Güncelleme Tarihi:
Bu sefer değişik bir çalışmayla, “Trio” isimli albümle karşımıza çıktınız. Neden üç şarkılık bir albüm çıkarmayı tercih ettiniz?
- 2009’un eylül ayında “Buz” ile başladığım single serisi, aslında “Trio”nun ilk parçasıydı. Ve sırayla altı tane videolu single projesi gerçekleştirdim. Hatta bunlara ek olarak Murat Boz’la da bir düet çalışmamız oldu. “Trio”, elimdeki büyük resmin eksik olan son üç parçasıydı. Aynı anda üç şarkıyı da beğeninize sunmak istedim. Çünkü mevsim değişiklikleri yaşıyoruz. Bu gibi durumlar, büyük duygu değişimleri yaşatıyor. Yani “Trio”yu herkesin kendisini daha doğru tanımladığını düşündüğü şarkıyı dinleyebilmesi için yaptım. Çok da keyifli bir çalışma oldu.
Bu albümde kimlerle çalıştınız?
- Albümün yapımcılığını Samsun Demir, prodüktörlüğünü ise Javier Limon yaptı. Sayelerinde dünyanın şu ana kadar hiç bulunmadığım yerlerinde; Madrid, Boston ve New York’ta, bana ve müziğime yabancı insanlarla çalışabildim. Yeteneğime inandıkları için çok mutluyum. Onlarla bir araya gelebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum, çünkü ikisi de müziğe çok aşık.
Javier Limon ile nasıl bir araya geldiniz?
- Bizim tarafımızda böyle bir istek oluştu, çalışma arkadaşlarımın bu konuda ilerlemesi sonucunda şarkılarımı onunla buluşturdum. Ben zaten onunla çalışmayı istiyordum ama önemli olan onun da bunu benim kadar istemesiydi. Çünkü ben şarkılarımı sevmeyen birisiyle çalışamam. Bu açıdan benim için risk taşıyordu. Onun da şarkılarıma inanmasıyla birlikte çalışmaya karar verdik. Ben bu zamana kadar hep Mert Ali İçelli ile çalışmıştım. Ama tanımadığım bir ülkeden, tanımadığım biriyle çalışmak da her anıyla çok keyifliydi. Gönlümden ne geçirdiysem o oldu.
Limon, müziğinizle ilgili neler söyledi?
- Güzel şeyler söyledi. Çok az zaman geçirmemize rağmen yeteneğime bu kadar inanan birini daha görmemiştim. Projeme çok değer verdi. O kadar mutlu etti, o kadar onurlandırdı ki beni...
KARTONETE BAKTIĞIM ZAMAN DAYANAMAYIP GURUR DUYUYORUM
Albümün kapağı üç boyutlu tasarlanmış. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
- Bu fikir tamamen GD Ofset’e ve Ali Mustoğlu’na ait. Ben farklı bir şey yapmak istiyordum. Ona boyutlu bir şey istediğimi anlatmaya çalıştım ve o bu isteğimi birden buna dönüştürdü. Fotoğraf ve görsel konsept için de Murathan Özbek’le çalıştık. Kendi projemle ilgili güzel bir şey söylemem doğru olmaz, bunun gayet farkındayım ama kartonete baktığım zaman dayanamayıp gurur duyuyorum.
İlk klip hangi şarkıya gelecek?
- “Trio”da üç orijinal şarkı, üç tane de remiks var. Hepsini aynı anda kliplendireceğim. Bu beni çok heyecanlandırıyor.
Yaz şarkıları çabuk tüketilen şarkılar olarak görülür ya, sizin için de “Yaz geldi, Soner Sarıkabadayı mevsimi açıldı” demişler. Ne diyorsunuz buna?
- Ben Mersin’de büyüdüm. Mersin güneşin doğduğu yerdir. O yüzden sıcağa karşı çok arzuluyum. Albüm yapsam da yapmasam da yazın gelmesi beni etkiler, tetikler. Benim öncelik verdiğim şey, üretim ve başkaları ile paylaşımdır. İnşallah yazın her yerde şarkılarımı duyabiliriz. İnsanlar dinlerken benim hissettiğim hazzın yarısını alsalar bile yerlerinde duramayacaklar. Ayrıca bir şeyin hangi hızla tüketilip hangi hızla algılanabileceğini hesaplayabilecek varlıklar değiliz. Ben sadece şarkı yazmaya aşık bir insanım. Şarkılarımı dinleyenler “Nereden biliyor benim yaşadığım şeyi? Beni bana nasıl anlatabildi?” desinler istiyorum.
Siz bir şeyler yaşayıp da mı şarkı yazanlardansınız, yoksa etrafınızdan da ilham alıyor musunuz?
- İkisi de... Yaşadığım, benim elimdeki en önemli veri oluyor. Senin yaşadığın da senin için önemli. Senin duygunu algılamaya çalışır ve çözümüne ortak olursam, o zaman o benim de duygum oluyor.
Bir şarkınızda “pişman değilim” diyorsunuz. Hiç pişmanlığınız yok mu?
- Hayır. Çünkü gerçekleri yaşıyorum.
Pişmanlık duyanlar gerçekleri yaşamıyor mu?
- Hayır. Sadece kendin olabilirsen gerçekleri yaşıyorsun. Gerçekleri yaşayıp elinde olanı paylaştığında ne gibi bir problemin olabilir ki?
DUYGUSALIM AMA ROMANTİK DEĞİLİM
“Upuzun hedeflerim var” demişsiniz. O hedeflerin uç noktasında ne var?
- Ben varım.
Nasıl bir ‘siz’ var?
- Süper bir ben var! O kadar kendimim, o kadar rahatım ki... O güzel enerjiyi, olumlu ya da olumsuz hisseden insanlarla paylaşmayı çok seviyorum. Beni en mutlu, en kuvvetli, en iyi hissettiren şey paylaşmak.
Dışarıdan baktığımızda gayet ağır, oturaklı bir imajınız var. Şimdiye kadar yaptığınız en büyük çılgınlık neydi?
- Kendim olmak. Bundan daha çılgın bir şey düşünemiyorum.
Aşkta duygusal, romantik biri misiniz?
- Çok duygusalım ama romantik değilim.
Zaman zaman bu durumdan sıkıldığınız oluyor mu?
- Hayır. Kendi hayatımdan şikayet etmem. Ben hep olumsuzluğun içinde olumluyu görmenin peşindeyim. Hayatımızda her şey olumluyken olumlu olmak marifet değil. Mevzu, her şey olumsuzken olumlu olabilmekte. Ben güzeli, çalışmayı, sunmayı, paylaşmayı ve gerçekleri yani kendimi seçiyorum.
KENDİMİ ADAYA KAPATACAK BİR RUH HALİNDE DEĞİLİM
Sizinle ilgili “İlişkisi bitince kendini adaya kapadı” diye bir haber çıkmıştı. Bu işin aslı nedir?
- Kendini adaya ya da herhangi bir yere kapatacak ruh halinde olan biri değilim. Ben sadece müziğimle ilgilenilmesinden hoşlanıyorum.
KAFAYI KONDİSYON SPORLARINA TAKTIM
Bir gününüz nasıl geçer?
- Çok güzel geçer! Bir gününe özel bir gün muamelesi yapmayı seven bir insan değilim. Ne yapmak istiyorsam onu yapıyorum. Bu ara kafayı kondisyon sporlarına taktım, ek olarak pilates ve stretching yapıyorum. Çok esnek değilim, o yüzden keyifli oluyor.