Arzu AKBAŞ
Oluşturulma Tarihi: Ocak 25, 2005 01:41
Aptal sarışın tiplemesinin Türkiye’deki en son ve en başarılı örneklerinden biri olan Evrim Akın, bilinmeyen tüm yönlerini Kelebek’e anlattı. Sarışınlığa bir türlü alışamadığını vurgulayan Avrupa Yakası’nın Selin’i, ‘Dizi tatile girdiğinde hemen saçımı koyu renk yaptırdım. Gözlerim ortaya çıktı yeşil yeşil’ dedi.
O kadar kısa sürede içimize aldık ki onu, belki de umursamazlığı hoşumuza gitti. Avrupa Yakası’nın Selin’i Evrim Akın, zaman zaman Selin’e özendiğini söylerken, kendini çok iyi bir oyuncu olarak bulmadığını da itiraf ediyor. ‘Yeteneksiz’ diye Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nden atılan Evrim Akın, artık 70 milyonun takip ettiği bir oyuncu.
- Hayattaki dönüm noktan neydi senin?
Benim dönüm noktam ‘Estağfurullah Yokuşu’dur. Çünkü ‘Avrupa Yakası’ndaki rolümü bana o getirdi. Dönüm noktamın temelleri, Estağfurullah’ta atıldı, burada da döndü. Çark harekete hazırdı ve daha hızlı dönmeye başladı. O diziye başladım, oranın yardımcı yönetmeni iş bittikten sonra buraya başladı ve beni görüşmeye çağırdı.
SİYAH SAÇLI ZENGİN KIZ YOK
- Görüşmeniz nasıldı, karakter anlatıldığı zaman nasıl buldun?
Bana konu ve karakter anlatıldı. Bir kız var, patronun kızı. Son derece sonradan görme, zengin, yurtdışında saçma sapan bir okuldan mezun. Burada üniversite okuyamayıp da, yurtdışına giden zengin çocukları vardır ya. Orada saçma sapan okullardan mezun olurlar, hiçbir şey yapmazlar onlar gibi. Tın tın bir kız. Bana bir kaç tane isim verdiler, şuna benziyor diye. Deneme çekimi yaptık. ‘Saçlarını sarıya boyar mısın?’ dediler. Hep öyledir ya, o tipler hep sarışındır. Siyah saçlı kadın yok artık, siyah saçlı zengin yok. Hepsi sarışındır, hepsinde Avrupa özentisi. Avrupai olma durumu ve biz de saçları doğal olarak boyattık. Onlar gibi olalım diye. Ben de birkaç tane onların kullandığı kelimeleri ekleyince, rol bu noktalara geldi. Başta küçük bir roldü. Bu iki bölümde bir olur demişlerdi. Maşallah her bölümde varız ve bundan da büyük mutluluk duyuyorum.
- Bunu umuyor muydun?
Ben aslında dizinin tutacağını bile ummuyordum. Bu dizi çok fazla demiştim. Çünkü çok kaliteli, elit bir işti. O dönem ağa dizileri revaçtaydı. Asmalımescitler, Kurtların Dansı, Mihriban gibi diziler tutuyordu. Gitmez diyorduk. Maşallah çok iyi gidiyor.
- Saçların çoğunluğa uydu ve sarı oldu. Peki sen kendini nasıl hissediyorsun?
İnanılmaz rahatsızım aslında, alışamadım. Dizi tatile girdiğinde hemen saçımı koyu renk yaptırdım. ‘İşte budur’ dedim. Gözlerim ortaya çıktı yeşil yeşil.
- İnsanlar seni komik bir karakterle tanıdı. Senin istediğin canlandırmak istediğin bir karakter var mı?
Ben farklı roller gelsin istiyorum ama Selin’i insanlar o kadar çok sevdi ki, gelen tekliflerde bu yönde oluyor. Üzerime bir şeyin yapışmasını istemiyorum. Çünkü iyi bir oyuncu olmak istiyorum ve yaptığım iş beni zorlasın, kendimi geliştirmenin derdindeyim.
AİLEM BENİ İYİ YETİŞTİRDİ
- Selin karakterini tanımlamak gerekirse biraz içi boş biri. Bundan dolayı sokakta seni görüp, sana Selin gibi davrananlar, o şekilde yaklaşanlar oluyor mu?
İlk başlarda öyle eleştiriler gelmişti. İçi boş bir kız Selin. İnsanlar bazen o kadar inanıyorlar ki, seni de öyle zannedebiliyorlar. Ama çok bozulacağım bir şey yaşamadım. Annemle babama teşekkür ediyorum ki, beni iyi yetiştirmişler. İyi ki öyle biri değilim.
- Peki sen nelere ‘oha falan oldum’ diyorsun? Slogan haline geldi.
Ben daha çok ‘oldu gözlerim doldu’yu kullanıyorum. Bir arkadaşım anlattı bir öğretmen sınıfta ders anlatırken öğrencisi soruya yanlış cevap vermiş, öğretmen de ‘oldu’ dediğinde, tüm sınıf ‘gözlerim doldu’ demiş koro halinde. Bunu duyunca çok mutlu oldum açıkcası.
- Selin ile Evrim çok ayrı iki karakter. Selin kimliğine büründüğünde, kendi hayatında yapamadığın bazı şımarıklıkları yaparak tatmin oluyor musun?
O kadar rahat ki, hayatta hiçbir şey umurunda değil. Cır cır cevap veriyor. Sorumsuzca bir hayat yaşıyor. Kendimle kıyasladığımda inanılmaz hafif yaşıyor. Belki de insanlar bu noktayı sevdi. Çünkü hafif ve umursamaz. Düşünce yapısı, hayata bakış açısı, giyindikleri her şeyi hafif. Ben arızalı çok da geçimli olan bir insan değilim, sinirliyimdir ve tahammülsüzümdür. Çok farklı karakterleriz. Keşke Selin gibi olsam, daha gamsız olurum bilemiyorum ki. ‘Oldu gözlerim doldu’ diyerek geçebilsem keşke.
- Özel hayatında da güzel bir ilişkin var sanırım?
Bir süredir Ali Savaş Celasun’la birlikteyim. Ama insanların bununla ilgileniyor olmalarına bile anlam veremiyorum. Özelime girilmesini sevmiyorum. Ben bakkal amcanın ne yaptığını merak etmiyorsam, onlar da beni etmesinler.
- Evliliği bir daha düşünmediğini söyledin. Peki çocuk sahibi olma fikri de mi çok uzak senden?
Çocuk aaaa... Ben kendim de dahil, bir çok insanın çocuk sahibi olmasına karşıyım. Herkes anne baba olmamalı bence. Anne olmak 9 ay karnında taşımak değil bence. Belli bir maddi rahatlığa eriştikten ve belli bir akli olgunluğa eriştikten sonra biraz da eğitimli olduktan sonra olmalı. Ben çok düşünmüyorum çocuk sahibi olmayı. Şu an böyle düşünüyorum ama maddi ve manevi olarak kendimi oldum diye görürsem çocuk sahibi olabilirim.
Kendimi güzel buluyorum
‘İnsan kendini beğenmezse mutlu olamaz. Allahıma şükür ediyorum, beni böyle yarattığı için’ diyen Evrim Akın, Avrupa Yakası’ndaki Selin’in çok tutmasından dolayı gururlu.
Hümeyra bir okul gibi
- İzmir’den oyuncu olabilmek için büyük bir umutla İstanbul’a geldin. Peki ne umuyordun neler buldun?
İyi bir tiyatrocu olmak vardı. Hümeyra ve Tilbe Saran gibi duruşu sağlam, kaliteli işler yapan bir kadın olmaktı hayalim. Hümeyra benim çocukluğumdan beri hayranlık duyduğum bir sanatçı. Hümeyra bana babamın bir hatırasıdır. Bana ilk babam tanıştırdı kendisini. Benim için Hümeyra ile bir arada olmak okul gibi. Oyunculuktan değil, hayattan bir şeyden bahsetse hepsi bir ders benim için. Çünkü o kadar dolu ve o kadar dişe dokunur bir kadın ki, anlattığı her şey benim için önemli. Gazanfer Bey aynı şekilde, Ata, Gülse Birsel...
- 17 yaşına çok şey sığdırmışsın, bir de evlilik geçirmişsin. Neden bu kadar erken bir evlilik?
Benim de, karşımdaki insanın da hatalı davranışı sonucu bitti. Hatırlamak bile istemiyorum işin doğrusu.
- Keşke bunu yapmasaydım dediğin işlerin içinde bulunmak zorunda kaldın mı?
Oldu tabii. Onlardan bahsetmiyorum bile. Bir leke gibi duruyor hayatımda ama yapmak zorundaydım. Kardeşimle annemi yanıma almıştım ve çalışmak zorundaydım.