Güncelleme Tarihi:
(Aşağıda okuyacağınız, Milliyet Cumartesi ilavesinde Sarıkızın Anıları köşesinde yayımlanmış bir yazıdır. Milliyet’in ve yazarının hoş görüsüne sığınarak, aynen apartıyorum, çünkü çok hoşuma gitti, gözünden kaçan olursa diye, sizinle paylaşmak istedim. Görmeyen kalmasın!)
Sarıkız hazırlan, dayak geliyor
Sarıkız'ın Anıları (Milliyet Cumartesi, 8 Kasım)
Bu yazıdan sonra, yasa koyucular ve kafasından tecavüz geçen erkekler, beni yalnız yakalarlarsa başıma geleceği biliyorum. Habertürk'te bir açık oturum izledik. Konu "Tecavüz ve kadın". Prof. Doğan Soyaslan kadın yazarlara ve avukatlara cevap verdi. Türk Ceza Kanunu'ndaki "Tecavüze uğrayan, tecavüzcüsüyle evlensin" maddesi tartışıldı. Sayın Soyaslan da bu kurulda yer alanlardan biri. Diyor ki; "Yasalar Türk toplumunun bugünkü durumu göz önünde bulundurularak çıkarılmalı. Aksi takdirde uygulamada zorluk çekeriz. Bizim kadınımız, Avrupalı kadının şartlarına gelene kadar aradan 30-40 yıl geçmesi gerekir."
Bizim kadınımızın halihazır durumu nedir? Cevap veriyoruz:
*
Önce, tecavüz edilince bu etkinlikten çok memnun kalırız. Hatta hoşumuza bile gider. Böyle bir muameleyi başkası ile yapamayacağımızı anlayıp, bir de müstamel sayılacağımızdan ömür boyu -ya da adamın bizi istediği süre - o adamın koynuna gireriz.
Tecavüz sırasında canımız yanmaz, tiksinmez, kusmaz, o adamı öldürmek filan da istemeyiz. Hatta bir kere deneyince alışacağımız için, her gece her gece isteriz.
Bizim bu defolu şeklimizle evlenme bonkörlüğünü gösterdiği için de ayaklarını yıkarız. Dayaklarını yeriz. Üstümüze kadınlar gelir, onların da ayaklarını yıkarız.
Aman Allahım, hele de hayat kadınıysak! Tecavüz etmezseniz ayıp. Hem öyle teker teker değil gruplar halinde gelin. Aramızda bir şeyin lafı mı olur! Nasıl olsa kanunlar sizden yana. "Günde bin kişiyle yapıyor hakim bey" deyip yırtarsınız. 80 yaşındaki ninenin evine hırsızlık için girip tecavüz eden ve öldüren cani kendini, "Kadının dostuydum, dört aydır cinsel ilişkimiz vardı, beni evine alan odur" sözleriyle savunmamış mıydı!
Habertürk'te tartışma devam ediyor. Bu kez Duygu Asena anlatıyor: "Kıza tecavüz ediliyor, hamile kalıyor. Bebek sezaryenle doğuyor. Kızlık zarı zedelenmediği için, tecavüzcü ceza almıyor." Bunun üzerine Prof. Soyaslan soruyor: "18 yaşından küçük mü?" Sakin kalıyoruz, yine cevap veriyoruz:
Büyük ya da küçük ne fark eder? Bu zihniyet galiba, erkeğin 50 yaşında bile olsa, 15 yaşındaki kızı, rızası var diye rahatlıkla koynuna alabilmesinden kaynaklanıyor. Veya bir kere bile olsa tecavüze uğramamasından. Ya da "Kadın her yaşta kadındır" düşüncesinden. Haklısınız beyler:
*
Bizler zaten 12 yaşından itibaren kadın oluruz. 85 numara sutyen takıyorsak, göğüslerimize dokunulunca hoşlanıyorsak, denetleyemediğimiz cinselliğimizi şuursuzca ve cahilce hissetmeye başlamışsak; ne duruluyor hemen tecavüz edilsin efendim. Nasıl olsa hiç kimse ömür boyu hapislerde çürümeyecek. Alt tarafı bir nikahla kurtulacaklar.
Siz kanunları sadece kendi ruh yapılarınız ve eğilimleriniz doğrultusunda çıkarınız. Bizlerin sonuçlarını düşünmeden etrafa saçtığımız bu cüce-kadın rayihasını ciddiye alınız ve yasaları düzenlerken, "Aman bu kızları hem erkeklerden hem de kendilerinden koruyalım" diye sakın kaygılanmayınız.
Dahası biliniz ki, gerek bir çeşme başında gerekse Akmerkez'de, gözlerimizde bin bir gençlik pırıltısı etrafa gülücükler saçıyorsak, bu mutlaka bir tecavüz istediğimiz içindir.
İmalar bir yana demek istediğimiz, 15 yaş cinsel arzuların bilinçsizce yaşandığı bir yaştır. Rızasıyla veya değil, çocuk sayılabilecek bir kızla ilişkiye giren herkes bilmelidir ki, bunun yaptırımları ağır olacaktır. Şu köşelerde neredeyse amuda kalkarak anlatmaya çalıştığımız da budur.
Biliyoruz ki yasalar, geneller göz önünde bulundurularak düzenlenir. Toplumumuzda, jigolo tutan kadınlar veya köylerde 17 yaşında erkek çocuğunu koca olarak seçen 35'lik kadınlar... Bunlar yaygın olmayan münferit olaylardır. Kadının erkeğe tecavüzü bu yüzden toplum sorunu değildir ve açıkoturumlarda tartışılmaz. Sadece, erkekler arasında geyik muhabbeti olarak veya bir garip özlemle anlatılır kalır. Kadın olarak arzum, sünnet gibi, kız çocuklarının da kızlık zarlarının doğar doğmaz alınması yönünde. Böylece zarımıza göre tarif edilmez, zar öncesi-zar sonrası gibi kavramlarla insanların kafalarını meşgul etmeyiz. Kadın ancak cinselliği bir bütün olarak kabul edilirse birey olabilir çünkü.
Sonuç olarak ne acıdır ki; tecavüzcünün cezasını kanun koyucular yerine, cezaevlerinde tecavüzcüyü şişleyen mahkumlar veriyor. Bu utanç da hepimize yeter sanırım.