Güncelleme Tarihi:
Ortalama bir seyircinin bile en az üç beş filmini seyrettiği ya da en azından adını duyduğu ender yönetmenlerden biri Alfred Hitchcock.
Biraz gecikmeli de olsa ülkemizde vizyona giren ‘Hitchcock’, ustaya öyle bir saygı duruşunda bulunuyor ki, bir seyirci olarak film bittikten sonra bile aklınızda sahneleri tekrar tekrar canlandırıyorsunuz.
Büyük yönetmen ise yine büyük bir oyuncu, memleketlisi Anthony Hopkins can veriyor. Karısı Alma rolünüyse Helen Mirren üstleniyor.
Bu iki ustaya Scarlett Johansson, Toni Collette, Danny Huston ve Jessica Biel gibi isimler eşlik ediyor.
Rock müzik tutkunlarının bayıldığı bir belgesel olan ‘Anvil: The Story of Anvil’in yönetmeni Sacha Gervasi ise ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesinden alnının akıyla çıkmış.
ÇEKİM SÜREÇLERİ
Film, dünya sinema tarihine adını ölümsüz harflerle kazımış olan ustaların ustası sinemacı Alfred Hitchcock’un sıradışı filmi Sapık’ın (Psycho) çekim sürecinde geçiyor.
Hikâye ünlü yönetmenin sadece özel değil, filmde de göreceğiniz gibi profesyonel hayatını da etkileyen bir ilişkiye, Hitchcock ve eşi Alma’nın aşklarına odaklanıyor.
Filme kaynaklık eden kitap ise Stephen Rebello imzalı ‘Alfred Hitchcock and the Making of Psycho’ adlı eser.
Hitchcock, çektiği filmlerle adını tüm dünyaya duyurmuş olmasına rağmen yeni filmi için ilham sancısı çekmeye başlıyor.
Bu sırada, filme almayı bir kenara bırakın senaryosunu bile yazmaya kimsenin yanaşmadığı Sapık adlı romanla yolları kesişiyor.
Bu noktadan sonra büyük yapımcılar başta olmak üzere neredeyse çevresindeki herkesin temkinle yaklaştığı filme girişiyor.
Bir yandan da çok sevdiği karısı Alma Reville’in kendisini aldattığı şüpheleriyle cebelleşmekte.
Filmin yaratım süreci boyunca da Hitchcock’un hayata ve sinemaya bakış açısına yakından tanık oluyoruz.
KISKANÇ VE TAKINTILI
Her ne kadar büyük bir Hitchcock fanı da olsanız, filmde yer yer şüphe duyuyorsunuz bu sevginizden.
Zira Hitchcock’un bilinmeyen kötücül taraflarını da ortaya koyan yapım, Hitchcock’un gereksiz tepkiler verdiği sahnelerde seyircide şok etkisi yaratmayı başarıyor.
Özellikle de kadınlara yaklaşımı konusunda...
Çok sevdiği karısı Alma’nın, birlikte senaryo yazdığı Whitfield Cook ile olan yakınlaşmasına aşırı tepkiler veriyor. Ancak bu aşırı tepkiler, kıskançlık ve içine düştüğü mali krizin yarattığı psikolojik baskılar sayesinde Sapık’ı bu denli güçlü bir eser olarak sinema tarihine emanet ediyor.
Zira ‘Sapık’ filmi, dönemine göre bir hayli öncü, korkutucu ve seyirciyi ters köşeye yatıran bir gerilim.
Filmi izlenir kılan en büyük etkenlerden bir diğeri de müthiş oyuncu kadrosu.
Alma Reville’i canlandıran Oscar’lı oyuncu Helen Mirren, Hopkins’le muazzam bir ikili olmuş.
Karı koca arasındaki bu tatlı gerilimi seyirciye çok iyi aktarıyorlar.
Sapık filminin oyuncularından olan Janet Leigh’i Scarlett Johansson, Anthony Perkins’i ise James D’arcy canlandırıyor. Yeri gelmişken Scarlett Johansson’ın bir adım önde olduğunu söylemek isterim. Zira bulunduğu her sahnede dikkati üstüne çekmeyi başarıyor. Son olarak Jessica Biel ise Hitchcock’un bir türlü göklere çıkaramadığı Vera Miles’i canlandırıyor. Filmi izlerken ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
BİYOGRAFİ FİLMLERİ ZORDUR
Biyografi filmlerinin ne kadar zor olduğunu yapanlar da izleyenler de bilir. En büyük tehlikelerden biri tüm objektifliğiyle söz konusu şahsı beyazperdeye aktarmaktır. Hele ki söz konusu olan artık aramızda olmayan bir şahsiyetse...
Hitchcock’un bunu gayet iyi başardığını söyleyebilirim. Öngörülü ve titiz bir yönetmenin tüm zaaflarını, takıntılarını ve yeri geldiğinde nasıl hırslı ve kıskanç biri olduğunu da tüm çıplaklığıyla sunuyor bizlere.
1960’ların başında geçen bu görkemli biyografi, eşsiz bir sanat yönetimine sahip.
Dönemin arabaları, kıyafetleri, evlerin dekorasyonu sayesinde hemen havaya girebiliyorsunuz.
Henüz genç bir oyuncuyken Alfred Hitchcock ile bir restoranda tanışma şerefine erişen Anthony Hopkins’in başarılı makyajını da göz ardı etmemek gerek.
Zaten bu yılki Oscar’da filmin en iyi makyaj ve saç tasarımı dalında adaylığı da vardı.
Hatırlayacaksınız, Hopkins ‘Picasso ile Yaşamak’ filminde de süper bir performans sergilemişti. Onun biyografi filmleri için biçilmiş kaftan olduğu aşikâr.
Yapımın belki de en büyük eksikliği film çekim sahnelerinin azlığı.
Keşke daha çok ve detaylı olsaydı bu sahneler. Sapık’ın en ünlü duş sahnesi bile göz açıp kapayıncaya dek bitiyor maalesef.
Ama bu kadarı bile Hitchcock’un nasıl film çektiğini merak eden sinefiller için büyük bir fırsat. Biyografi ve kurmacaların birleşiminden gerçekten hoşlanıyorsanız bu Hitchcock filmi sizin için ideal.
Üstelik bazı biyografik filmlerde olduğu gibi hiç de uzun ve sıkıcı değil. Birçok adaylık ve ödül kazanan Hitchcock, beş kez Oscar’a aday olmasına rağmen hiç kazanamamış olan ünlü ustaya hakkını teslim ediyor.