Güncelleme Tarihi:
Tamer Karadağlı, biliyorsunuz, yeni evli bir erkek. Kafeteryada tanıştığı iki kadını önce kuzeniyle paylaşmış, ardından bu kadınlardan birinin bulduğu Rus fahişelerle otel odalarında, haberler doğruysa ki nadirdir, ciplerde miplerde ‘fanzââzi’ yapmış...
Çıktı, kendi deyimiyle ‘delikanlılık’ yaptı, polise başvurup şantajcıları bir güzel yakalattı. Şimdi gerçekten anlamıyor Karadağlı, böyle bir ‘delikanlılık’ yaptığı halde, Türk basını, kamuoyu ve hatta karısı niye kendisine teşekkür edip alkış tutmuyor diye... ‘Eksik şantaj mağduru’ olduğu halde sygaya çekiliyor adeta... Tek kabahati birazcık argonot tabiatında olduğundan, kurulan tuzağa balıklama dalması, o kadar!.. (Argonot: bakınız yazının dibindeki bilgi notu.)
Halbuki, diyor Karadağlı, bir çeteyi çökertmek için kendimi feda ettim, sadece bana değil, daha birçok ünlü erkeğe böyle tuzak kuruldu.
Bu arada, gazetelerdeki haberlere ve kulağıma gelenlere bakılırsa, gerçekten de daha 8-10 kişinin böyle seks kasedi ele geçmiş operasyon sırasında. (Polis genelde yaptığı büyük çaplı operasyanlara Bufalo, Balina, Matador, Kasırga gibi alafortinfonili isimler verir. Bu seferki operasyonun adı ne acaba?)
“Burcu konuşacak, çok kişi yanacak” diyordu bir gazete.
ERKEK DEĞİL MİYİZ (ACABA?)
En iyisi, Tamer Bey gibi bir delikanlılık yapıp “Ne var ulan, bıçaktan korksaydık kasap olmazdık! Erkek değil miyiz, yaptık işte, şeyimin yani hatamın arkasındayım...” diye ortaya çıkmak...
İşte itiraf ediyorum. Ben de böyle bir şantaj çetesinin kurbanıyım ve bir sürü para kaptırdım.
Sevgili karım beni affet, güzel oğlum, tatlı kızım, sizi de arkadaşlarınızın karşısında rezil ettiğim için beni affedin!
Benim de böyle bir seks kasetim var. Yıllardır bu utançla yaşıyorum. Kaseti kütüphanedeki Meydan Larousse’ların 7.cildinin arkasında saklıyorum, en emin yer orası, yirmi senedir sözlüğe veya ansiklopediye baktığınızı görmedim çünkü evde...
Karaköy Vapur İskelesi’nin önündeki gazete bayiinden alınmış, Feri Cansel ile Mete İnselel’in başrollerini paylaştığı Beş Dakkada Beşiktaş filminin video kaseti yıllardır orada duruyor...
Benim de bir seks kasetim var yani, polis ifşa etmeden, gazetelere konu olmadan erkek gibi itiraf ediyorum!
Ne? Tamer Karadağlı’nın seks kaseti böyle bir kaset değil mi?
Ne? Kendi mi oynuyormuş kasette...
Hastiiir! (...deyince aklıma Rama Lezzet testi geldi, ne alakası var, diyeceksiniz, unutturmayın bir ara anlatayım size...)
Evet hastiiir! diyorduk, yani şimdi ben sazan gibi boşuna mı açık ettim kendimi?
Ulan asıl şimdi rezil olduk işte...
Asıl şimdi özür dilemem gerekiyor:
Sevgili karım beni affet, güzel oğlum, tatlı kızım, sizi de arkadaşlarınızın karşısında rezil ettiğim için beni affedin!
Sevgili okurlarım, sizler de beni anlayışla karşılayın ne olur...
Kocanızın, babanızın, yazarınızın Tamer Karadağlı gibi bir seks kaseti bile yok. Bana olsa olsa “Ulan sen ne ot gibi adamsın, sabah işe, akşam eve...” diye şantaj yapılabilir... “Kılıbık bir herif olduğunu yedi düvele ilan ederiz, seni rezil ederiz ha!”
Sizlere söz veriyorum, ilk fırsatta ben de nefsime uyacağım, ayacağım da, bizim nefiste iş yok, şerrrefsiz!
(*) Söz verdiğim gibi ARGONOT nedir, anlatayım, niye Tamer Karadağlı’ya argonot benzetmesi yaptım, söyleyeyim. Aranızda, sayıca az da olsa ki nerede azlık orada nedret, Argonot’un .... olduğunu bilenler çıkacaktır. Bu argonotun adı da o Argonot’tan mı geliyor, olabilir, muhtemeldir. Argonot dedikleri az bilinen bir deniz canlısıdır. Hani deniz anemonu gibi, bitkiye benzeyen ve deniz dibinde kayalara tutunarak yaşayan bir hayvan türüdür. Argonotun çok orijinal bir döllenme yöntemi vardır. Spermlerini, yumurtalarını diğer birçok deniz canlısı gibi suya, nasılsa birbirlerini bulurlar, diye salıvermez argonot. İşi sağlama bağlar, tabiri caizse! Erkeğin cinsel organı, çiftleşme mevsiminde, bedenden ayrılır, gider başka bir kayada yaşayan dişi argonotu bulur, döller ve sahibine geri döner. Böyle, onunla bununla yatıp kalkıp, sonra “Vallahi haberim yoktu, cinsel organım benden habersiz yapmış” ayaklarına yatan erkeklere ben ARGONOT derim, işte bu yüzden.