Güncelleme Tarihi:
Bütün sanat camiası Londra, New York, Paris gibi metropollere akın edip kendine yer ararken, Münih kırsalında göl kıyısında inzivaya çekilmek midir, ’rüzgârın tersine’ gitmek? Rüzgâr varsa nereden nereye esmektedir? Bir sanatçının rüzgâra kapılmasını haklı çıkaracak tek şey onun kendi rüzgârı olması mıdır?
Genç sanatçı İrem Tok’un Pilot Galeri’deki son kişisel sergisi ‘Rüzgârın Tersine’de sanatçının bu tür sorulara cevap arayışını görür gibiyiz. Üretmek için şehrin kaosundan kaçmak, sanat tarihi düşünüldüğünde çok bilindik ama günümüz sanatsal pratiğinde pek alışık olmadığımız bir yöntem olarak karşımıza çıksa da, bu durum Tok’un sergisinde bir romantik manifestodan ziyade, sanatçının ‘romantizm’le imtihanı olarak kendini gösteriyor.
Bir sanatçı yerleşim programı kapsamında gittiği Münih’teki üretimlerini sergileyen Tok’un işlerinde tekrarlayan tema ve motifler dönüp dolaşıp hep aynı saplantılı sorgulamaya işaret ediyor: Sanatçı kimliğini nerede bulur. Bir genç sanatçı için bu son derece doğal olan sorgulamaların içinden Tok, derdini çok iyi ifade eden ürünlerle çıkıyor.
Sergileme alanına girer girmez bizi karşılayan ‘Aynalı Otoportre’ fotoğrafında sanatçının suratının, önünde durduğu fonu yansıtan (ve tamamlayan) bir ayna ve onda yansıyan manzara görüntüsüyle yer değiştirildiğini görüyoruz. ‘Mekân ya da ortamın içinde yok olma’ fikriyle, sanatçı otoportresinin temsil ettiği ‘kendini sanat eseri olarak yeniden üretme’ dinamiği arasındaki zıtlığa dokunan bu iş, serginin tümünü karakterize eden ‘sanatçının kimliği’ meselesini somutlamak açısından kuvvetli bir görsellik içeriyor.
Sergileme alanını ortalayacak biçimde yerleÅŸtirilmiÅŸ ‘Zaman Makinası’ isimli hareketli heykel, sanatçının yolunu bulma çabası üzerine düşünen bir iÅŸ. Kendi etrafında dönen bir rüzgârgülü olarak tasarlanan heykelin dört kolu farklı bir yöne iÅŸaret ediyor. Ancak bunlar bildiÄŸimiz dört coÄŸrafi yön deÄŸil, geçmiÅŸ ve gelecek gibi zamansal noktalara iÅŸaret eden yönler. Dört kolun kesiÅŸtiÄŸi orta noktadaki koÅŸan kadın figürü ise Tok’un kendine bir referansı olarak okunabilir.       Â