Sanatçıdan dost olmuyor

Güncelleme Tarihi:

Sanatçıdan dost olmuyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2012 00:00

Yıllarca magazin gazeteciliği yaptı, tanık olduğu olaylardan yola çıkarak kitaplar yazmaya başladı.

Haberin Devamı

ŞENAY DÜDEK FOTOĞRAFLARI 

“Yaşanmış Şehir Hikayeleri”, “Gölge Hayatlar” ve “Yüreğim Hâlâ Biten Aşkımıza Ağlıyor” romanları birbirini izledi. Derken hem aktif meslek hayatından hem de İstanbul’dan koptu, İzmir’e yerleşti. Daha sakin bir hayat seçen Şenay Düdek, şimdilerde dördüncü romanı “İki Sevda Arasında” ile gündemde...

Öncelikle yeni kitabınız hayırlı olsun. Bize içeriğinden biraz bahseder misiniz?
- Bu kitabın hikayesi, kız lisesindeki bir sınıf arkadaşım sayesinde ortaya çıktı. Daha doğrusu onun öyküsünden...
Nasıl yani?
- Aynı sınıftaydık... Zaman geçti, okul bitti, herkesin yolları ayrıldı. Derken bir gün annesi benim kitaplarımı “Şenay artık çok meşhur. Kitapları çıkıyor, televizyon programları yapıyor” diyerek o arkadaşıma göstermiş. Kız da kitaplarımı okuduktan sonra “Bir gün onunla karşılaşacak, Şenay’a kendi hikayemi anlatacağım” demiş. Bir gün kitap fuarındaydım, baktım o da geldi. Sarıldık, öpüştük. “Evlendim, çocuklarım oldu” dedi. Okul günlerini andık.
Hemen oracıkta hikayesini mi anlattı yani size?
- Hayır tabii ki... Sonrasında bir gün beni aradı, “Gel bana, oturup konuşalım. Benim çevremin bilmediği bir hayatım var. Bunları yıllarca psikologlar anlattım, ama içimdeki o hayat hâlâ bende baskı yapıyor. Ve ben her şeyi sana anlatıp kurtulmak istiyorum. Gel bunu kitap yap, başkalarına da ders olsun” dedi. Ben o kızdan öyle bir hikaye çıkacağını inanmamıştım açıkçası...

AİLE İÇİ CİNSEL İSTİSMARI YAZDIM
Gerçek bir hikaye olduğu için, kitaba konu olan kişiler durumu anlar diye endişelenmediniz mi hiç?
- Hikayenin sahibi olan kız “Ama annemden izin almalıyız” dedi zaten... Aradım, gidip konuştum. “Kitapta, bahsi geçen insanlara farklı isimler koyar, farklı mesleklerle anarsanız niye olmasın? Kızım istediyse anlatabilirsin” diye yanıt verdi. Yazdım hikayeyi, gönderdim. Bazı yerleri değiştirmek istediler. Onların istekleri doğrultusunda bazı oynamalar yaptım. Ve 2,5 sene sonunda son şeklini aldı. Çıkışları arkadaşıma gönderdim, “Çok iyi olmuş, okurken ağladım” dedi.
Biraz kitabın konusundan da bahsedelim mi?
- Bir aile içi cinsel istismar olayı. Kız, üvey kardeşinin cinsel istismarına maruz kalıyor, ama bunu saklamak zorunda kalıyor. Sonunda bu ortaya çıkıyor. Bir bölümde bu var.
Ya diğer bölümünde?
- Diğer bölümde gerçek aşk var... Kimsenin bilmediği oğluyla herkesin bildiği kızı arasında gidip gelen bir anne... O da bir sevda. Oğluna da sevdalı, kızına da... Ayrı babalardan oldukları için ikisi birbirlerini bilmiyor. Ve çocuk bilmeden kız kardeşini istismar ediyor.

BU KİTAP SİNEMA FİLMİ YAPILACAK
Bir de kitabınızın filmleştirilmesi söz konusuymuş...
- Doğru...
Kimlerle çalışacaksınız?
- Ben son dönem oyuncularından Beren Saat, Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Ezgi Mola ve Şebnem Bozoklu’yu beğeniyorum. Eskilerden de Oya Aydoğan, Perihan Savaş var. Yani kafamda bazı isimler uçuşuyor.
Peki kitabın film olmasını isteyen, bunun için yapımcı ve yönetmene teklif götüren siz miydiniz?
- Hayır, teklif benden gitmedi. Alfa Yayınları’nın sahibi Vedat Bayrak, “Ben romanı kitap çıktıktan sonra bir takım yapım şirketlerine göndereceğim. Bundan hem çok güzel dizi hem de çok güzel film olur” dedi. Derken bir yemekte Faruk Bayhan’a hikayeyi anlattım. “Kimse yapmadan biz yapalım” dedi. Belki sinema filmini Elif Dağdeviren’le yapabiliriz. Henüz belli değil. Yönetmenliğini de aslında kendim yapmak istiyorum.

ONLAR SANATÇI DEĞİL ŞARKICI, TÜRKÜCÜ
Magazini tamamen bıraktınız mı siz?
- Evet. Tekrar geri döneceğimi de zannetmiyorum. İzmir’e yerleştim artık. Oraya yerleşmemin nedeni hem bu kitabı yazmaktı, hem detoks yapmak, hijyen bir yaşam sürmek. Bir de ailemi çok özlemiştim. Yaklaşık 37 yıldan beri İstanbul’dayım. Annemi geride bıraktığım zaman 40 yaşındaydı. Şimdi 76’sında...
Televizyonlardan teklif gelse dönmeyi düşünmez misiniz?
- Her gün bir teklif geliyor zaten, çok şükür. Ama ben artık günlük program yapmak istemiyorum. İzmir’deki o huzurlu ortamdan şehrin kalabalığına dönmem. Ama haftalık bir program mutlaka yapacağım.
Sizi en çok yoran neydi?
- Magazin dünyası çok ışıltılı bir dünya. Birtakım insanlara inanıp yola çıkıyorsunuz. Onların söylediklerini delil ve belge kabul ediyorsunuz. Ama zaman geliyor, onların hiçbir işe yaramadığını görüyor, aldatıldığınızı hissediyorsunuz. İnanmışsınız, haber yapmışsınız, o kişinin şöhret olması için imkanlar yaratmışsınız. Ama bir bakıyorsunuz ki o kişi aslında başka bir hayatın içinde. O yüzden ben şöhretler dünyasında pek fazla dost olduğuna inanmıyorum.
Sanatçılar da kendi camiaları içinde pek dost olmadığını söylüyorlar...
- Sanatçı demiyorum ben onlara. Şarkıcı, türkücü olan insanlar... Onların arasındaki dostluğa da inanmıyorum. Siz de görüyorsunuz işte bir gün biriyle sarmaş dolaş olan, ertesi gün onun suratına tükürecek hale geliyor! Demet Akalın ile Alişan örneğinde olduğu gibi... O dünyada yaşanılan pek çok dostluk sahte...
Sizin o camiadan hiç mi dostunuz yok?
- Var ama sayılı... Mesela Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik... Hülya Avşar’ı çok akıllı ve başarılı bulurum. Kadir İnanır, her zaman saygı duyduğum bir isim. Birlikte büyüdüğüm bazı isimlerin benim hayatımda ağarlıkları ve saygınlıkları vardır tabii... İpek Tuzcuoğlu, Ajda Pekkan, Perihan Savaş, Yeşim Salkım, Yeliz gibi isimler de benim için farklı dünyaları olan isimler. Unuttuklarım varsa da kimse kusura bakmasın.

Haberin Devamı

KİTABIN GELİRİ İLE ANAOKULU YAPTIRACAĞIM
Kitabın geliri hayırlı bir iş için kullanılacakmış...
- Benim bundan önceki üç kitabımın geliri de hep bir yerlere gitti. İlkinin geliriyle Billur Alsancak Devlet Hastanesi’nde annem ve babam adına oda yaptırdım. İkincisiyle Adana ve Konya sığınma evlerini döşettim. Aynı zamanda Kemik İlik Vakfı’na gelen çocukların ailelerinin kalacağı bir yerleşim yeri yaptırdım. Adı Şenay Düdek konuk odası oldu. Üçüncü kitabımın geliriyle Menemen’de 5 bin kitap bulunan bir kütüphane yaptırdım. Bu kitabımın geliriyle de İzmir Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mithat Güzel ile bir çalışma yapacağız. İzmir’in gariban semtlerindeki iki okula anaokulu yaptıracağız. Açıkçası bütün çabalarım bunlar için. Nasılsa yediğimiz iki lokma ekmek. Bazı şeylerin bir yerlere gitmesinden yanayım. Beş tane araban olacağına bir tane olsun. Herkese de bunu öneriyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!