Hakan GENCE
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2007 00:00
Neslihan Özyiğit, The Marmara Oteller Grubu’nun Kongre ve Ziyafet Müdürü. Papa 16. Benedict’ten Monako Prensi Albert’e, Kraliçe Raina’dan Bush’a kadar dünyaca ünlü pek çok isim onun ekibinden yemek hizmeti aldı. Çalışmalarına hayran oldu, birebir tanıştı. Bush, Beyaz Saray amblemli çikolata ve şampanya gönderdi. Papa 16. Benedikt ayağa kalkıp tokalaştı.
Beşiktaş’ın 100. yıl kutlamalarında 1600 kişiye, Harvey Nichols açılışında 2 bin kişiye hizmet verdi. Strateji ve koordinasyonu 300 kişilik ekibiyle planladı. Özyiğit’le ziyafet işine nasıl başladığını ve renkli davetlerde yaşadıklarını konuştuk.
Neslihan Özyiğit’in çalışkanlığı ve iş konusundaki yeteneği genetik. Konyalı Lokantası’nın kurucusu babaannesinin babası Ahmet Doyuran.
Küçük yaşlarda iş hayatına başlamak aslında aile gelenekleri. Kendisi de bu geleneğe uyuyor, 14 yaşından itibaren yaz tatillerinde babasının sahibi olduğu Sirkeci Konyalı’da çalışıyor. Bir yandan da eğitimine devam ediyor. Notre Dame de Sion lisesini bitirip, iktisat eğitimi alıyor. 1972’de mimar ve turizmci Kemal Özyiğit’le evleniyor.
Kayınpederinin sahibi olduğu Erdek Pınar Otel’de 13 sene yöneticilik yapıyor. Bir gün The Marmara’nın banket müdüründen iş teklifi alıyor ve 13 senedir süren The Marmara macerası da böylece başlıyor.
Özyiğit’in başarısı zamanla kulaktan kulağa yayıldı, önemli davetlerin aranan ismi haline geldi. Başarısında, çalıştığı 300 kişilik ekibin özverisinin ve ailesinin anlayışının fazla payı olduğunu da belirtiyor. Çünkü evinden çok otelde vakit geçiriyor. Geceyarısı bile işlerin başında durmaktan mutluluk duyuyor. Misafirleri kapıda karşılayıp güle güle demeden işini bitmiş saymıyor.
Davetli listesini organizasyondan evvel görmeye dikkat ediyor. Çünkü misafirlerin tarzına ve isteklerine uygun özel mönü değişiklikleri yapıyor. Örneğin; NATO için verilen 850 kişilik yemeğin davetli listesinde Hahambaşı Ekselans İshak Haleva’yı görünce, koşer kurallarına en uygun mönünün vejetaryen mönü olduğuna karar vermiş ve özel mönü hazırlamış. İshak Haleva, eşine dönerek "Sana evde mönü bize uymaz aç kalabiliriz ama bakarsın bir melek yardım eder demiştim. Allah bize o meleği gönderdi" demiş.
Papa espresso istediPapa 16. Benedikt daveti beni çok heyecanlandırdı. Saat 7.00’ye kadar öğle yemeği için Fener Patrikhanesi’nde olmamız gerekiyordu. Geç kalırsak içeriye giremezdik. Bu yüzden en ufak şeyi bile unutmamak için çalıştık. Bir gün önceden her şeyi Patrikhane’ye götürdük. Oruç günleri olduğu için
balık yiyebileceklerini öğrendik. Her ihtimale karşı yedek yemekler hazırladık. Papa 16. Benedikt yemekten sonra, bu güzel yemekleri yapanlara teşekkür etmek istiyorum, dedi. Ayağa kalkarak bana elini uzatınca inanılmaz heyecanlandım. Bütün mutfak ve servis ekibini salona davet ettim. Hepimizle tek tek tokalaştı. Kardinallerle birlikte bizi alkışladı. İtalya’da yaşadıklarını düşünerek cappucino ve espresso makinelerini de yanımıza almıştık. Tahmin ettiğim gibi yemeğin ardından "Espressonuz var mı?" diye sordular. Hemen servisleri çıkardık. Farkı da zaten bu ayrıntıları yakalayabilmek yaratıyor.
Finger Food modaBu sene ayakta yenilen, ama kokteyl gibi olmayıp doymanızı sağlayan "Finger food" oldukça moda. Gece 22.00’den sonra başlayacak partilerde misafirlerin daha tok geleceklerini düşünerek ufak somonlu kumpirler hazırlıyoruz. Risottoyu martini bardağında sunuyoruz. Artık eskisi gibi mönülerde birçok
yemek istenmiyor. Sağlıklı, zarif ve şık tatlar tercih ediliyor. Ön kokteyllerde hafif doyurucu kanepeler, tatlılarda meyve büfeleri ön plana çıkıyor. Başlangıçlarda en çok ılık keçi peynirli salatalar ilgi görüyor.
15 gün oval ofiste oturdumTürk sivil toplum örgütleri Avrupa Parlamentosu’na kendilerini tanıtmak için 500 kişilik davet verecekti. Brüksel’den bizim yemek hazırlamamızı istediler. Servisi Avrupa Parlamentosu’nun kendi elemanları yaptı. Yemekleri 12 kişilik ekiple birlikte şefimiz Sedat Özkan hazırladı. Türk yemekleri servis ettik. Davet çok başarılı geçti. Bush’un Türkiye’deki davetini de biz gerçekleştirdik. Beyaz Saray, Amerikan Konsolosluğu vasıtasıyla teklif getirdi. 15 gün boyunca oval ofiste oturdum, kalktım. 500 kişilik bir resepsiyon oldu. Başkan Bush resepsiyondan sonra teşekkür etmek için iki Beyaz Saray amblemli şampanya ve Beyaz Saray armalı çikolatalarından verdi. Ardından teşekkür mektubu yolladı.
1600 kişiye aynı anda servis verdikBeşiktaş’ın 100. yıl balosu ilk defa stadyumda verilen yemekli bir davetti. 1600 kişiye bir anda hizmet vermemiz gerekiyordu. Stadı önce kağıt üzerinde dörde böldük. Yemekleri herkese aynı anda servis etmek için her bölüme bir mutfak kurduk. Hepsinin başında şeflerimiz vardı. Aynı anda dört farklı yerde yemek veriyormuşuz gibi çalıştık. Altyapı çalışmalarımızla birlikte 15 günümüzü aldı ama çıkan sonuca değdi.
Prens Albert, dürüme Antep köfte sardı
En son yemek verdiğim isimlerden biri Monako Prensi Albert. "Finger food" denen ve elde taşınan tabaklarda yemek servisi yaptık. En çok etrafında küçük dürümler olan Antep köfteyi sevdi. Köfteleri yanındaki dürümlere sararak yedi. Minik bakır sahanlarda servis ettiğimiz kepekli mantıdan üç porsiyon yedi. İçecek tercihi Türk şarabı oldu.