Deniz İNCEOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2008 00:00
İstanbul’da sokak sanatı gitgide yaygınlaşıyor. Son bir haftadır da Maçka’daki Küçük Çiftlik Eğlence Parkı’nda, çağdaş sanat ve fikir üretme platformu Tershane’nin hazırladığı enstelasyon ve video çalışmaları sergileniyor. Sanat Benim Oyun Alanım adlı serginin proje tasarımcısı Uğur Köse, sokak sanatının açıklamasını çok net bir şekilde yapıyor "Önceden sanat, hayatı taklit ediyordu. Şimdi hayatın ta kendisi."
2006’da Tuzla’daki bir kiremit fabrikasında örgütlenen çağdaş sanat ve fikir üretme platformu Tershane’nin üyeleri, lunaparkta açılacak sergi için önce farklı bir davet çalışması yaptılar. İstanbul sokaklarına seksek oyunları çizdiler, kafelerdeki masalara origami davetiyeler bıraktılar, bazı bölgelerde de insanlara tebeşir dağıtıp seksek çizdirdiler. Tüm bunları, herkesi oyun oynamaya çağırmak, Sanat Benim Oyun Alanım’ı göstermek için yaptılar.
Sergide multimedya, yerleştirme ve performans alanlarında, yerli ve yabancı 30 sanatçının çalışması var. Proje tasarımcısı Uğur Köse’nin bir yıldır üzerinde çalıştığı fikrin gerçeğe dönüştürülmesine üç ay önce başlandı. Videolar, heykeller ve enstelasyonlar hazırlandı. Her eserin lunaparktaki yeri, hayali bir seksek krokisi üzerinden belirlendi.
HASAR YOK, HERKES ESERLERİ SAHİPLENMİŞTershane’nin amacı, sanatı yapanlarla onu izleyenler arasındaki duvarı kaldırmak. Her kesim ve yaştaki insanı sanatla bütünleştirmek. Bunu fazlasıyla başarmış gibi görünüyorlar. Geçen yıl şehrin sokaklarında sergilenen ineklere uygulanan vandalizmin ve verilen hasarın en ufağını görmek mümkün değil. Lunaparka gelenler eserleri görünce ister istemez dikkat kesiliyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Bazıları onların lunaparkın yeni bir oyuncağı olduğunu düşünüyor, bazıları yanlarına geçip fotoğraf çektiriyor. Kimisi ne olduğunu anlamayıp eserin önündeki açıklama metnini, uzun olsa da sıkılmadan okuyor ve çalışmayı bir daha yakından incelemeye başlıyor. İnsanlar meraklı olduğu kadar duyarlı da. Ardan Özmenoğlu’nun üzerine padişah portreleri basarak hazırladığı post-it’lerden biri uçmaya görsün, hemen biri dünyayı kurtaracakmışçasına koşuyor ve onu yerine yapıştırıyor. En çok ilgi görenlerden eserlerden biri, Sena Çevik’in hazırladığı içine girilebilen ayna. Gelenler bunun içinde vakit geçirmeye bayılıyor.
30 YILLIK LUNAPARK
Son padişah Vahdettin’in av alanında kurulmuş olan Küçükçiftlik Eğlence Parkı, yaklaşık 35 yıl önce gazinocu Osman Kavran tarafından satın alındı. Bölgeye ilk önce bir gazino kuruldu. Sonra da lunapark. İstanbul Dolmabahçe’de İnönü Stadı’ndan Teşvikiye’ye doğru çıkarken sağ tarafta, Maçka Parkı’nın altında yer alan 12 dönümlük alandaki lunaparkta, 40’a yakın eğlence ünitesi var. Atlı karınca, dönme dolap, çarpışan otomobiller, ahtapot, kamikaze, gondol, trambolin, sihirli aynalar, korku tüneli, kayıklar ve uçaklar... Her oyun 3 ya da 4 YTL. 09.30 - 23.30 saatleri arasında açık olan mekandaki çay bahçesinde
yemek yiyebilir, otomobilinizi önündeki İspark’a gönül rahatlığıyla bırakabilirsiniz. Kadırgalar Yokuşu No: 5 Dolmabahçe İstanbul. Tel: (212) 247 39 19
KÜMESTE YAŞAMAK GÜZEL AMA HOROZ SABAH 5’TE UYANDIRMASAPetrit Halilaj (22), Kosova’da doğup 18 yaşına kadar orada kalmış genç bir sanatçı. 90’larda savaşın vahşeti içinde büyüdü. İtalya’ya gidip Fine Arts Academy’de eğitim aldı. Lunaparktaki sergide oyun içinde farklı bir oyun yaratmak istedi. Bu yüzden çocukluğunda yaşadığı evi seçti: "İstanbul’a ilk gelişim. Ama en önemlisi bir lunaparka da ilk kez geliyorum. Bu kadar oyunun içinde dikkat çekecek bambaşka bir oyun yaratmalıydım. Kümeste yaşama fikri Kosova’daki hayatımdan canlandı belki de. Orada da evimizin bahçesinde tavuklar vardı. Zaten lunaparktaki kümesin içinde de çocuk gibi göründüğümü düşünüyorum. İçinde tasarladığım oyuncaklar da var. Beni görenleri izlemek de çok eğlenceli. Yüzlerinde inanılmaz ifadeler oluşuyor. Benim burada nasıl yaşadığımı ve neden burada olduğumu sürekli soruyorlar. Hava sıcak olduğu için şanslıyım ama horozla sürekli problem yaşıyorum, çünkü her sabah 5’te uyandırıyor."