Güncelleme Tarihi:
Performans sanatı, biçimselliğe bir tepki ve alternatif olarak 1960 ve 70’li yıllarda ortaya çıktı. Amaç; sanatçının ve izleyicinin rolüyle sanatın ve sanat eserinin tanımını kalıplardan çıkarmaktı. Müzik, dans, şiir, tiyatro ve video gibi farklı alanları bir
araya getiren performans sanatında özellikle canlı sanatçı eylemlerine yer veriliyor.
2000’li yıllardan beri altın çağını yaşayan performans sanatının Türkiye’deki en önemli temsilcilerinden Nezaket Ekici, Tilda Swinton’un MoMA’daki performansını bizim için halk diline çevirdi: “Eskiden uyku performansları çoğunlukla müze, galeri ve festivallerde gösterilirdi. Aslında hepsinin temelinde Pamuk Prenses masalı yatar. Burada da yaşam ve güzellik; yaşam ve ölüm arasındaki sınır üzerinde gösteriliyor. Cam motifinin özel bir önemi var. İzleyici, öbür dünyanın korunmuş bir manzarasını görüyor. Cam, duyguları engelliyor. Bunu televizyondan da biliriz. Aksiyon filmleri cam televizyon ekranı ardından bakıldığında gerçekte olduğundan daha az vahşi görünür. Medyadan bildiğimiz kadarıyla Tilda Swinton da toplum utangaçlığına sahip biri. Bu durumda cam onu halka karşı koruyor. Bana kalsa cam olmadan bir yatakta uyusaydı izleyiciye daha yakın olurdu. İzleyici onun nefesini hissedip hareketlerini daha doğrudan duyabilirdi. Kendi de izleyiciyi doğrudan hissederdi. Cam koruma, izleyiciyle Tilda arasına bir mesafe koyuyor. Oysa performans sanatında bu mesafenin olmaması önemlidir.”
En çarpıcı örnekler
Nezaket Ekici, performans sanatının Türkiye’deki temsilcilerinden. ‘Domuz değil domuzeti’ performansında gözleri kapalı domuz parçalarını koklamıştı.
Köpek olup halkı ısırdı
Oleg Kulik de performans sanatı denince ilk akla gelen isimlerden. En meşhur eseri yarattığı köpek kişiliği. Rus sanatçı performansında elleri ve dizleri üzerinde duruyor. Amacı, ‘çağdaş kültür krizi’ diye tanımladığı, aşırı rafine kültür dilinin bireyler arasına bariyerler koymasına dikkat çekmek. 1996’da Stockholm’de bir performansında ‘tehlikeli’yazılı bir tabela önüne kendini zincirlemişti. Sanatçı, tabelayı dikkate almayıp yanına yaklaşanları ısırarak uluslararası bir skandala yol açmıştı.
Abramovic ve ziyaretçileri
MoMA, 2010’da tarihinin en büyük performans sanatları sergisini yaptı. Bu sergide ‘performans sanatının babaannesi’ lakaplı Marina Abramovic ‘The Artist is Present (Sanatçı Burada) için 736 saat boyunca, hiç konuşmadan ve hareket etmeden bir sandalyede oturdu. İzleyiciler, Abramovic’in karşısındaki sandalyede ona eşlik etti.