Şampiyon doğanlar

Güncelleme Tarihi:

Şampiyon doğanlar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 1998 00:00

Haberin Devamı

Engel atlama genetik

Atlar doğar doğmaz hemen ayağa kalkıyor ve yürümeye başlıyorlar. Üstelik oldukça iri cüsseli bu bebekleri gördüğünüz zaman sizi yanıltabilirler. Kocaman bir at sandığınız bu tay henüz iki yaşında. Ve iki yaşına gelinceye kadar çalıştırılmıyorlar. İki yaşından itibaren ‘‘serbest çalıştırma’’ denilen bir yöntem uygulanıyor. İlk önce lonj ipiyle kontrol ederek değişik tempoda çalışmayı öğretiyorlar. Atlar sonra engel atlamaya başlıyor. Engel atlama bilgisi ise genetik olarak anne ve babadan kalıtım yoluyla geçen bir bilgi.

HER ZAMAN BAŞARILI Miss Ferrier adlı bu kısrak binicisi

Mehmet Karasaban ile katıldığı Balkan Şampiyonası'nda takım halinde ikinci olmuş. Koştuğu bütün yarışlarda ilk üçe girmeyi başarmış. Babası Fransa'nın en meşhur safkan aygırlarından biri.

İKİZLER YAŞAYACAK MI

Dünya at tarihinde ikiz doğumların çok ender rastlanan bir durum olduğu biliniyor. Ayrıca, ikiz doğumlarda bebeklerin yaşama şansı yok denecek kadar az. Üstelik ikizlerin her ikisi birden ölüyor. Fakat, Kazdağları'nın havasından mıdır, suyundan mıdır nedir, annelerinin ilk doğumu olan bu ikizlerin her ikisi birden yaşıyor.

Konkur atları, namı diğer engel atlama atları, görünümleriyle diğer bütün atlardan çok daha heybetli. Duruşları, yürüyüşleri öylesine ihtişamlı ki, baktığınız zaman içiniz titriyor, heyecanlanıyorsunuz.

Düz koşu atlarının asaletine sahip, yani safkan değiller fakat, onları konkur atı yapan özellik de bu zaten. Kanlarının karışık olması, onlara böylesine muhteşem bir görünüş sağlıyor. İstenilen biricik şart ise engel atlamayı biliyor olmaları.

Fiziksel özelliklerinin başında kalın kemikli, güçlü adaleli, kocaman ayakları ve kuvvetli görünümleriyle cesur ve serinkanlı olmaları geliyor. Bütün bu özellikler birleştiği zaman dengeli atlayışlar yapabiliyor ve manevra kaabiliyetlerinin yüksek olması sayesinde kısa sürede birçok engeli aşabiliyorlar.

Hızlı koşmak yerine hızlı manevra

At, bir metrelik engeli aşabilmek için saatte yaklaşık yirmibeş kilometre ile koşuyor. Maniayı atladığında ayaklarının her birine yüklenen ağırlık tam beş ton. Bunca yükü kaldırabilmek için atın ayaklarının büyük olması gerekiyor. Yoksa, sakatlanması işten bile değil. Tabii kemik yapısı ve adalelerinin de güçlü olması şart. Üstelik engeli aştıktan sonra dengesinin ve manevrasının yüksek olması gerekiyor. Çünkü, atlayacağı daha çok engel var. Konkur atlarının özelliği, hızlı koşmak yerine hızlı manevra yapıp peş peşe bir çok engeli atlayabilmesi.

Osmanlılar'ın Avrupa'yı titrettiği dönemlerde yapılan savaşlar, konkur atının doğmasına neden olur. Avrupalı süvarilerin ağır zırhlarını taşıyabilmek için katana gibi ağır ve hantal atlara binmeleri savaşları kaybetmelerinin en büyük nedeni olarak ortaya çıkar. Çünkü, o sırada Osmanlı süvarilerinin savaş donanımları çok daha hafif ve bindikleri atlar da daha küçüktür. Böylece çok daha hızlı koşucu ve yüksek manevra yeteneğine sahip atlarıyla Avrupalı süvarilere büyük bir üstünlük sağlarlar.

Kazdağları ideal bitki örtüsü

Bunun üzerine Osmanlılar'ın bindikleri atlara büyük bir talep doğar. Zamanın padişahı birkaç aygır hediye eder ve ortaya çıkan melez atlar, görünüşleri ve güçleriyle Avrupalı atlara, hareketlilikleriyle Osmanlı atlarına benzerler. Ağır Avrupa atı ile seri ve kıvrak Türk atının birleşiminden bugünkü konkur atı doğar. Hem serinkanlı ve cesur, hem de duyarlıdır.

Şimdi bu atlar Türkiye'de hem de Avrupa standartlarında en modern ekipmanla donanmış Kazdağı'ndaki harada yetiştiriliyorlar. Çiftliğin sahibi Hasan Cansever'in asıl mesleği mimarlık olduğu için, çiftliğin yerini büyük bir özenle bizzat kendisi araştırmış, çizmiş ve inşaatını denetlemiş. Şu anda çiftlikte tam 94 at bulunuyor. Bunların sekizi aygır, 30 tanesi damızlık kısrak, 48'i tay ve ayrıca sekiz adet pansiyoner kısrak ve tay. Zaman zaman taylar ve aygırlar yarışlar için İstanbul'a geliyorlar.

Kazdağı için, Feride-Hasan Cansever çifti şunları söylüyor; ‘‘Yabani atların da yaşadığını tesbit ettiğimiz bu alan atlarımız için çok uygun iklim ve çevre koşuluna sahip. Bitki örtüsü ve arazinin yapısı atların gelişmesi için mükemmel bir ortam sağlıyor. Zaten bu yıl damızlık kısraklarda yüzde yüze yakın bir gebelik sağlamış olmamız ve tayların sağlıklı olması da bunun en iyi göstergesi.’’

Kazdağı'ndaki konkur atı çiftliğinin sahipleri Feride-Hasan Cansever çifti, çocukluk hayallerini gerçekleştirmiş

İKİSİ DE İYİ BİNİCİ

Çiftliğin sahipleri Feride-Hasan Cansever çifti, çocukluk hayallerini gerçekleştiren ender kişilerden. Hasan Cansever daha minik bir çocukken ilk çizdiği resmin, anne at ve yavrusu olduğunu söylüyor. Ve ilave ediyor, ‘‘Her gece uyumadan önce Siyah İnci adlı bir tayın hikayesini anlatan kitabı okuttururdum.’’ Anlayacağınız at öyküleri ile büyümüş. Feride ise nedenini anlayamadığı bir duyguyla atları düşlermiş. Neredeyse onları birleştiren unsurun at sevgisi olduğunu söylemek mümkün. Üstelik her ikisi de çok iyi binici.

GERÇEK ŞAMPİYON

Kiss me adlı bu kısrak İrlandez. Yani bir İrlanda atı. Biraz huysuz. Kendine dokunulmasından ya hoşlanmıyor ya da yavrusunu kıskanıyor. Yağız tabir edilen bu kısrak Ata Zorlu ile katıldığı Balkan Şampiyonası'nda ferdi üçüncülük elde etmiş. Türkiye Ustalar Şampiyonası'nda birinci olmuş. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Genel Kurmay Başkanlığı Kupaları galibi. Nuri Oğlakçı Kupası'nın da birincisi ve saymakla bitmeyecek pek çok derecesi var.

YAKINDA BEYAZ OLACAK

Rengine bakıp aldanmayın. Yakın bir gelecekte bembeyaz bir at olacak. Adı Tufy. Henüz üç yaşında. Ve harada bulunan diğer atlardan farklı bir özelliğe sahip. Çünkü, annesi soylu bir İngiliz atı olmasına karşılık babasının ne olduğu belli değil. Yani babası, annesi gibi asil değil. Fakat, serbestte çok iyi engel atladığını saptamışlar ve ünlü Galandela Cour adlı aygırın donmuş spermleriyle tohumlamışlar. Şimdi yavrusunun nasıl bir at olacağı merakla bekleniyor.

ATLAR ONDAN SORULUYOR

Çiftlikteki atların hepsi Hikmet'ten soruluyor. Bütün atlarla tek tek ilgilenen Hikmet İflazoğlu çok ilginç biri. Daha önce kasaplık yaparken bir gün aniden karar veriyor. ‘‘Bundan sonra hayvan kesmeyeceğim ve et yemeyeceğim’’ diye. Ve dediğini de yapıyor. O gün bugündür atlarla öyle bir iletişim kuruyor ki, sanki atlar onun ne demek istediğini anlıyorlar. Ve onun üzerlerine binmesine ses çıkartmıyorlar. Çalışma zamanı gelen tayları o çalıştırıyor ve ilk kez o biniyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!