Ali Dağlar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 25, 2011 00:00
İstanbul’un en eski semtlerinden Samatya hummalı bir çalışma içinde. Tarihi semte eski kimliğini geri kazandırmak için, yapılar boyanıyor, meyhaneler ve sdiğer mekanlar elden geçiyor, kültür turları, söyleşiler düzenleniyor. Semtin sakinleri ve esnaf kendilerini Kumkapı’dan üstün görüyor: “Biz bu işi eski Rumlardan öğrendik!”
Hamiyet Yüceses’in deniz ortasında konser verdiği gazinoları, Rum meyhaneleriyle meşhur Samatya yine kıpır kıpır. Kadim halklarının büyük bölümünü zoraki göç nedeniyle yitirse de izlerine en fazla rastlanılan semtlerden hala. Ayasofya’dan sonraki en eski kilise Surp Kevork dahil sekiz kilisesi, Mimar Sinan eserleri, eski konakları, lezzetleri ve nostaljik dokusuyla ölü toprağını atıyor, 24 saat yaşayan günlerine dönüyor. Tarihi meydanı da, Samatyalı Zilciyan Ailesi’nin 400 yıl önce keşfettiği zilin hatırasına 29 Haziran-1 Temmuz arası ‘Zil ve Caz’ festivaline hazırlanıyor. Samatya’yı canlandıran projenin mimarlarından TURAD Başkanı Bahattin Yücel turizmin bilgi ihtiyacını yönetecek bir sivil girişim başlatma kararıyla TURAD’ı (Turizm Araştırmaları Derneği) kurduklarını söylüyor. Derneğin 26 kurucusunun sektörde en 25 yıl deneyimi var. Samatya’nın eksiklerini gördükten sonra semtteki hayata müdahale etmeden çalışmaya başladıklarını söylüyor: “Eğitimle başladık, işletmelerin durumunu saptadık. Beyaz örtüler, tenteler geldi, yapılar boyandı. Bir güzelleştirmeden çok, kültür projesine dönüştü. Samatya’nın tarihi İstanbul’dan eski. Akşam açılıp içilen, gece kapatılan bir yer değil, 24 saat yaşıyor. Trenle gidilip gelinen, meydandan çıkınca evlerin olduğu yaşam alanı. İnsanlar trenden inip, balık, meze alıyor, manavdan alışveriş yapıyor,
yemek yiyor. Bir kültür projesi yapmak istiyorsanız burada süren hayatla, belli bir süre ortak olmaya gelenlerin kaynaşmasını sağlamalıyız. Seyahat acentaları meydandaki eski yeme-içme kültürünü programlarına ekledi. Farklı meyhanelerde meze nedir, kimler yapar, rakı nasıl içilir diye konuşuluyor. Samatyalı Aydın Boysan da rakı ve meze kültürünü anlatıyor.”
SAKİNLERİ ANLATIYOR
MURAT KAYA (GÜNBİLİR
BALIK RESTORANI): Varujan Usta’dan öğrendim meyhaneciliği, burayı da ondan devraldım. Hafta içi durgunluk vardı, TURAD’ın girişimi sonrası canlandı.
SÜLEYMAN SARIGÜL (SARIGÜL RESTORAN): Eniştem Kuleli Restoran’ın sahibiydi. Ben Tekel bayiyken, “Oğlum bunlarla uğraşma, gel seni meyhaneci yapayım” dedi. Bir meyhane kültürü vardı, biz birbirimizi yetiştiriyoruz. Kumkapı’dan daha iyi olmamız lazım. Rum meyhanesi dedin mi, Samatya. Mezede Kumkapı bizimle baş edemez. Eski Rum insanlarımızdan öğrendik çünkü.
SADUN SÜREKLER (SAMATYA PARK MEYHANESİ): Samatyalıyım. İnşaat mühendisliğini bırakıp meyhaneciliğe başladım. Çünkü iyi bir meyhane müşterisiyim. Bizim eğlenmemiz şart, eğlenmiyorsak grubu dağıtıyoruz. Yoksa niye meyhaneye para versin insanlar? Bizim grup halay çekerek meydana taştı bir gün, sonra yarısı kaçtı, hesap da alamadık.
YORGO ESKARBELİS: Doğma büyüme buralıyım, Samatya’da bizden eskisi yok. Dedelerim meyhaneciydi, şarap da yapardı. Patroti idi meyhanemizin adı. Zeki Müren rakısını, şarabını içer, arabasına biner giderdi. Çok doldu Samatya, şimdi yabancı biz olduk.
PARUNAK TUNCEL: Dedem Hovsep Küçük, TURAD’ın bastırdığı ‘Renkleri, Lezzetleri ve Nostaljik Dokusuyla Samatya’ kitabında da var. Gamsız Reis derlerdi ona. Samatya’nın en ünlü balıkçılarındandı, 99 yaşında vefat etti. Uğur Dündar röportaj yaptı. 30 yıldır Almanya’daydım, dört yıl önce ata semtine döndüm.
ALİ HAYDAR (ALİ HAYDAR - İKİNCİ BAHAR RESTORAN): Bizi insanlar marka yapıyor. Kaliteli hizmet, sevgi ve saygıdan geliyor bu. TURAD’ın çalışmaları etkili oldu. Daha çok yerliye hitap ediyoruz, 12 ay müşteri istiyoruz. İstesek de bir yabancıya damak tadını sürekli veremeyiz.
DERVİŞ AYAN (KAHVECİ): Bu kahvenin 100 yıllık mazisi var. Samatya eskiden küçük Paris’ti, pazar içini andırıyordu. Gün aydınlanana kadar sahilde sevgilinizle gezerdiniz. Rumu, Ermenisi ve Türkü bir arada otururdu sabahlara kadar kapı önlerinde. Eskiden ailede biri çalışır, on kişi yerdi. Şimdi on kişi çalışıyor, onu da aç.
MEHMET ALİ ÇETİN (TARİHİ SAMATYA MİDYECİSİ): 1965’ten beri buradayız, baba mesleğim. 34 yaşındayım ve 23 senedir çalışıyorum. Boyum yetmezdi, babam ayağımın altına sandık koyardı, günde 5 bin midye satardık. Paşalı değil Samatyalıyız biz. Çarşıya midyeyi biz veriyoruz. Bizde dolu giden, boş gelmeli. Yiyemediğini satmayacaksın. 35 senelik müşterisi var buranın.