Güncelleme Tarihi:
Siz hiç Hanami yaptınız mı? Hanami, çiçeklerle süslenmiş yalancı kiraz ağaçlarının (sakura) altında piknik yapmaya denir. Yaptıysanız bilirsiniz bunun ne kadar keyifli olduğunu. Sakura zamanı Japonya’da olduysanız sizi kıskanırım, bilesiniz.
Bana aynı soruyu sorarsanız, yanıtım “yapmadım” olur. Bunca yıl ömrüm yollarda geçti gitti de, bir kere olsun sakura ağaçlarının altında kendimden geçemedim. Halbuki ne kadar da çok arzuladım, o pembe çiçeklerin kar gibi yağdığı parklarda yürümeyi, tablo gibi fotoğraflar çekmeyi, piknik yapmayı. Bir sakura ağacının gövdesine yaslanarak sıcak sake içip, sarhoş olmayı. Sake’nin o sinsi sarhoşluğunu iyi bilirim, pembe hayallere daldırır, hınzırca düşüncelerle insanın başını döndürür.
YANLIŞ ZAMANLAMA
Japonya’ya bir kez gittim, Tokyo’ya. O da sakura mevsimine denk gelmemişti. Gittiğimde kar yağıyordu, soğuktu, ağaçlar, yapraksız dallarına biriken kar yığınlarının altında üşüyordu. Ben de üşümüştüm.
Japonya uzak. Öyle, bir koşu gidip, kiraz çiçeklerini görüp dönmek olmuyor. Arada koca bir kıta var. Bildik bilmedik onca ülkenin, yüzlerce şehrin üstünden akıp gitmek gerekiyor. Japonya, dünyanın öte yanındaki bir ülke. Oraya gittiğinizde uykunuz şaşırıyor, geceniz gündüzünüz karma karışık oluyor. Görüntüler şaşırtıyor sizi.
Yolculuk rotalarını biraz da tesadüfler oluşturuyor. Neye niyet, neye kısmet misali. Ben Japonya’ya gidiş hakkımı bir sakura zamanına saklamıştım. Olmadı. Japonya, bir başka gezinin peşine takıldı. Ama ben sakura sevdamdan hiç vazgeçmedim. Bir fırsatın çıkacağını umuyorum hâlâ.
Tokyo beni şaşırttı, demiştim biraz önce. Kalabalığına şaşırmıştım ilk görüşte. Halbuki İstanbul gibi kalabalık, karmakarışık bir kentten geliyordum, yadırgamamam lazımdı. Gündüzleri 30 milyon kişinin koşuşturduğu, geceleri ise 13 milyon kişinin uyuduğu bir dev kentti burası. Her akşam iş bitiminde, 17 milyon kişinin Tokyo’yu terk edişi, metroları, trenleri, otoyolları doldurup, kenti oluşturan kasabalara, köylere, banliyölere akışı, ertesi sabah aynı kalabalığın gerisin geri Tokyo’ya dönüşü... Tokyo’da kaldığım süre içinde bu gerçeküstü görüntüler sık sık karşıma çıkmıştı.
Otomobil seli, ışıklarla boyanmış gökdelenler, binaların arasında yılan gibi kıvrılan hızlı trenler, dev video ekranları, yanıp sönen renkli neon ışıkları, bir yerlere yetişmeye çalışan maskeli, telaşlı insanlar... Tokyo’yu böyle düşlememiştim hiç. Tokyo denince aklıma, Sumo güreşçileri, Kabuki tiyatrosu, geleneksel kıyafetli utangaç kadınlar, geyşalar, çay seromonileri, sessizce yana açılan oda kapıları, yer yatakları üşüşmüştü.
Bir acele İmparatorluk Sarayı’na gittiğimi hatırlıyorum. Sanırım sakura ağaçları çağırmıştı beni oraya. Halka şeklindeki üç hendekle çevrili olan sarayın kar altındaki bahçesi yapayalnızdı. “Nisan’da gelmeliydim” buraya diye hayıflanmıştım. Beyazlı, pembeli kiraz çiçekleri, açelyalar, mor salkımlar, süsenler, gardenyalar, ortancalar, nilüferler, gündüzsefaları ve diğer çiçeklerin bu bahçeyi cennete çevirdiğini tahmin edebiliyordum.
KUZEYDEN GÜNEYE İKİ AY ŞÖLEN VAR
Tokyo’ya daldım gittim. Halbuki size Sakura’dan bahsedecektim.
Japonya’da sakuralar önce en güneydeki Okinawa Adası’nda açar. Bilirsiniz belki, dünyanın en uzun ömürlü insanları bu adada yaşar. Yani en çok Hanami’ye onlar katılmıştır. Oradaki çiçekler yaprağa dönüşmeye başlayınca Kyoto ve Tokyo’daki ağaçlar çiçeklerini salar. Daha sonra da Hokkaido çevresi beyaz ve pembe çiçeklerle bezenir. O çiçekler de döküldükten sonra bahar biter yaz başlar. Bu şölen ülkenin güneyinden kuzeyine iki ay sürer, şehirlerin festivalleri birbirini izler.
Kiraz çiçeğinin ömrü iki haftadır, onun için şenlikler, ağaç altında sarhoş olmalar, dökülen çiçeklerin altında elele yürümeler de bu kadar sürer. Sonra kış biter, bahar gelir. Japonlar her Sakura’dan sonra hayatın geçici olduğunu bir kez daha anlayıp, hırslarından sıyrılmaya çalışır.
Eğer Japonya’da güzel gözlü, upuzun bacaklı, renkli saçları olan çok güzel bir kız görürseniz, bilin ki onun adı Sakura’dır. Belki de bu güzelin ilk tohumları bir Hanami akşamanda atılmıştır. Hanami akşamları baştan çıkartıcıdır. Çünkü gündüz, pembe çiçekli bir sakura ağacının gölgesinde yemekler yenmiş, sıcak sakeler içilmiş, kafalar bir hoş olmuştur. Onun için bir çok genç kız, doğum gününü bir sakura ağacının altında kutlar. Sevgililerin çoğu, bahar ayında bir kiraz ağacının altında tanışır. Birbirlerinin saçlarına konan pembe çiçekleri seyrederek “seni seviyorum” der. Hanami’de sadece aşk fısıltıları olmaz, yeni bir işe başlama da, evlenme tarihleri de çiçeklerin açış gününe göre ayarlanır.
Pembe çiçekleri sadece romantikler sevmez, acımasız Japon savaşçıları Samuraylar da, bu narin çiçeklere hayrandır. Çünkü kiraz çiçekleri onlara, hem yaşamı hem de ölümü hatırlatır. Çiçeklere bakıp ölümü hatırlayanlar arasında, intihar pilotları Kamikazeler de vardır. Onların bir çoğu, kendilerini ölüme götüren bomba uçakların gövdesine kiraz çiçeği resmetmiştir.
Her baharda benim Sakura sevdam depreşir. Rüyalarıma pembe çiçekli kiraz ağaçları girer. Sake içerek Japonya’ya gitme hayalleri kurup dururum. Sonra bir şey olur gidemem. O zaman soluğu, Baltalimanı’ndaki Japon Bahçesi’nde alırım. Meyve vermeyen kiraz ağaçlarının altında kendimi Japonya’da sanırım.
ZÜĞÜRT TESELLİSİ
Veya alır başımı, İzmir’e, Denizli’ye, Manisa’ya, Çanakkale’ye, Bursa’ya, Konya’ya, Afyon’a, Isparta ve Tekirdağ’a giderim. Çünkü buralarda da bahçeler kiraz çiçekleriyle süslenir. Hele Kemalpaşa’nın çevresi baharda bir tabloya dönüşür. Yiğitler, Bağyolu, Yukarı Kızılca, Ulucak ve Vişneli gibi birçok köyde ağaçlar beyaz çiçekleriyle gelinlik giymiş gelinleri andırırlar. Bu arada Salihli’nin de hakkını yememek gerekir. Orada da kiraz ve vişne bahçelerinin sunduğu manzaralar insanın aklını başından alır.
Herşeye rağmen kiraz ağaçları en güzel çiçeklerini Japonya’da açar. Bu güzelliğin ardında festivaller, gelenekler, inanışlar, felsefeler, şiirler, öyküler, aşklar, söylenceler vardır. Olanağınız varsa bu güzelliği gidip Japonya’da izleyin. Yoksa siz de benim gibi Türkiye’deki bir kiraz ağacının altında kendi sakura şenliğinizi kendiniz yapın.
Tekirdağ ve Konya bahçeleri
Trakya’da kiraz çiçeği ile yaşamı keyiflendirmenin adresi Tekirdağ’dır. Yöreyi bilenler, kiraz çiçeği görmek isteyenlerle, tura Tekirdağ merkezinden başlamalarını önerir. Şarköy’e doğru bahçeler artar. Barbaros beldesinde, Kumbağ ve Naip’te çok sayıda kiraz bahçesi bulunur. Yörede önce alkiraz çiçek açar. Ardından karakiraz ve altıparmak dallarını çiçekle süslemeye başlar.
Konya’da kiraz bahçeleri Hadim tarafında yoğunlaşır. Havalar normal seyrinde gittiğinde tüm ağaçların çiçeklenmesi 20 Nisan’ı bulur. Bu yılki gibi havalar sıcak gittiğinde mart sonunda tüm ağaçlar beyaza boyanabilir.
İstanbul’dakiler çiçeklendi
İstanbul’da da mini bir sakura bahçesi vardır. 1890’da Sultan II. Abdülhamid’in emriyle Japonya’ya gönderilen Ertuğrul Firkateyni’nde yaşanan facia, 115 yıl sonra İstanbul’da bir Sakura bahçesi kurulmasına vesile olmuştur. Japonlar, oşima Adası açıklarında batan firkateynde hayatını kaybeden denizcilerin anısına, Türkiye’ye sakura fidanları göndermiştir. Şehit deniz piyadelerini simgeleyen 587 fidanın toprağa, tutunmayı becerenleri, TEM Otoyolu kıyısındaki Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde tüm güzeliklerini sergilemektedir. Parktaki sakuralar bu yıl 10 gün erken açtı. Önümüzdeki iki hafta boyunca gidebilir, görebilirsiniz (www.ngbb.org.tr).
Dünyanın önemli festivalleri
* Japonya’nın 16 kentindeki festivaller hakkında bilgiyi Turizm Dairesi’nin web sayfasından alabilirsiniz (www.jnto.go.jp). * Washington’ın Sakura Festivali, 20 Mart’ta başlıyor (www.nationalcherryblossomfestival.org). * New York’ta sakura çiçekleri Brooklyn Botanik Bahçesi’ndeki Hanami Festivali’le kutlanıyor (www.bbg.org). * Hamburg, kiraz ve elma çiçeklerini Çiçeklenme Festivali’yle kutluyor. (www.tourismus-altesland.de) * Kanada’nın Vancouver kentindeki konser, dans ağırlıklı Kiraz Çiçeği Festivali 3 Nisan’da başlıyor (http://vcbf.ca)