Sakızı Marmara ve Ege çiğniyor

Güncelleme Tarihi:

Sakızı Marmara ve Ege çiğniyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2007 00:00

Süpermarkette ya da bakkalda genellikle kasanın hemen yanında duran sakızlardaki farklılaşmanın ve çeşidin farkında mısınız? Ambalajları da son derece sofistike hale geldi. Plastik şişeler, akıllı kapaklılar, metal kutular, snap-top isimli üstten açılan pratik kapaklı metal kutular...

Bunların içinde saymakla bitmez çeşitte sakız var: Drajeler, xylitollu sakızlar, karbonatlı beyazlatıcılar, keskin naneler, tatlı naneler, karpuz, muz, frambuaz, kivi, çilek, ahududu, damla sakızı ve kapuçino aromalılar, mevye suyu etkisi verenler, sıvı dolgulular, fışkıran sıvı dolgulular... Bu rengarenk pazarın Türkiye’deki önemli markaları hangileri, en çok kimler sakız çiğniyor, hangi aromalar seviliyor, sakızla ilgili mitler nelerdir, araştırdık.

 Türkiye’de yılda yaklaşık 4 milyar adet sakız tüketiliyor. Devlet Planlama Teşkilatı’nın 2005 Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler raporuna göre Türkiye’de 90 bin ton sakız üretiliyor. Bunun 31 bin tonu ihraç ediliyor.

 Tüketilen sakızın yüzde 51’ini kadınlar, yüzde 49’unu erkekler çiğniyor.

 Sakızın hedef kitlesi 15-44 yaşlarındaki kişiler ama en çok sakız çiğneyenler 15-24 yaş grubu öğrenciler.

 Tüketilen sakızın yarısına yakını draje sakız, pazarın yarısı bu alanda dönüyor.

 Sakızların yüzde 24’ü süpermarketlerden, yüzde 60’ı bakkallardan alınıyor. Draje sakızlarda oran değişiyor: Yüzde 33’ü süpermarketlerden, yüzde 49’u bakkaldan.

 Sakız çiğneyenlerin yüzde 25’i haftada bir kez, yüzde 24’ü haftada 2-5 kez, yüzde 12’si ise günde bir veya daha fazla kez sakız tüketiyor.

 Günde bir veya daha fazla sakız tüketenlerin tamamına yakını Marmara Bölgesi ve Ege Bölgesi’nde yaşıyor. Onları Karadeniz Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi izliyor. Tüketimde lider şehir İstanbul.

 Türkiye’deki sakız pazarının dört büyük aktörü var: Yüzde 50’lik pazar payıyla First sakızını üreten Intergum birinci sırada. Önceki yıl dünyaca ünlü şekerleme ve sakız şirketi İngiliz Cadburry tarafından yüzde 95 hissesi satın alınan ve Trident sakızlarının üreticisi Kent’in yüzde 14, Vivident’in üreticisi Perfetti van Melle’nin pazar payı yüzde 17, Ülker’in yüzde 8. 

Intergum’ın ürettiği Falım, araştırma şirketi AC Nielsen’in yaptığı Markalar 2005 araştırmasına göre sakız kategorisinde yüzde 51 yardımsız hatırlanma oranıyla sakız denince ilk akla gelen marka. Şeker veya yapay tatlandırıcı içermediği için tamamen Türkiye’ye özgü. Bu tür şekersiz sakızlara dünya pazarında rastlanmıyor. O yüzden ABD’de okuyan öğrenciler ve Avrupa’da çalışan Türklerin yanlarında Falım götürdüğü biliniyor.

4 Ülker şirketi Baycan 38 ülkeye sakız ihraç ediyor. İhracatın büyük bölümünü Chewydent sakızı oluşturuyor. Bu ülkelerden bazıları şöyle: ABD, Almanya, Özbekistan, Fas, Libya, İran, Kıbrıs, Makedonya, Çek Cumhuriyeti, Güney Afrika, Doğu Türkistan.

SAKIZ ÇİĞNERKEN BUNLARI YAPMAK AYIP!

7 Ağız açık çiğnemek

7 Geviş getirir gibi hiç durmadan çiğnemek

7 Telefonda konuşurken çiğnemek

7 Balon patlatmak. Özellikle şişirip patlatmasanız da sakızın içine hava sıkışmamasına dikkat etmek gerekiyor çünkü o da küçük bir patlama sesi çıkarıyor ağzın içinde.

7 Ağzı şapırdatmak

7 Uzun süre çiğnenen sakızın dişlere temas ettiğinde çıkardığı süngersi "vick" sesi çıkarmak.

BİR SAKIZ 12 SAATTE YAPILIYOR

Şekersiz tatlandırıcılı draje sakızların içeriği kısaca sakız mayası, şeker yerine kullanılan tatlandırıcılar, renklendiriciler ve çeşidine göre nane, meyve suyu gibi aromalardan oluşuyor. Karışım sıcak mikserlerde karıştırılarak hamur haline getiriliyor. Sakız hamuru küçük dikdörtgenler şeklinde kesilip dinlendiriliyor. Dinlendirilen sakızlar drajeleme makinelerinde tatlandırıcılar ile çeşidine göre drajelenir ve cilalanarak parlatılır. Parlatılan drajeler son olarak ambalajlanır. Bu işlem başlangıçtan bitimine kadar en az 12 saat sürer.

SAKIZLA İLGİLİ TUHAF BİLGİLER

 İngiltere’de yılda 3.5 milyar adet çiklet yere tükürülüyor. Bunların temizlenmesi için 300 milyon dolarlık tazyikli kimyasal maddeye ihtiyaç var. Fakat bu iş için ancak 9 milyon dolar harcanabildiği için de caddeler çiklet lekelerinden geçilmiyor.

 2004’te sakızların sokağa atılmasından bunalan Londra Belediyesi ilginç bir kampanya başlattı. Billboard’lara "Bana yapıştırın" sloganı taşıyan ünlü fotoğrafları yerleştirdi. Londralılar sakızlarını fotoğrafların üstüne konulan temizlenebilir plastiğe yapıştırdılar.

 Jessica Simpson’ın çiğnediği sakız geçtiğimiz kasım ayında eBay’de açık artırmayla satışa sunuldu. Olay şöyle gelişti: Simpson, "Employee of the Month" adlı filmin çekimlerinde öpüşme sahnesinden önce ağzındaki sakızı çıkarıp yanında oturan figüran kıza verdi. Çöpe atması için! Sonra ne oldu anlatmaya gerek yok. 

ABD’li basketbolcu Michael Jordan konsantre olmasına yardım ettiği düşüncesiyle maçlarda hep sakız çiğnerdi.

 Şikago Müzikali’nde hapishanedeki kadınlardan biri kocasını öldürme sebebini adamın sürekli sakız çiğnemesi ve balon yapması şeklinde açıklar.

 Saça yapışan sakızı parmağınıza süreceğiniz bir miktar fıstık ezmesi yardımıyla çıkarabilirsiniz.

 Manchester United futbol takımının antrenörü Alex Ferguson her maçta sinir atmak için saha kenarında sakız çiğner. 

Müteahhit Kemal Uzan ilk parasını İstanbul-Adapazarı treninde sakız satarak kazandı. 

ABD Başkanı George Bush, Putin’le görüşürken ağzında sakız olduğu için ayıplandı. 

Halk arasında sakız yutanlara "Midende sakız ağacı çıkacak" denir. Yine bir halk inanışına göre de sakızın sindirimi 7 sene sürer. İşin aslı şudur: Sakız sindirilmeden aynı şekilde dışkıyla atılır.

 Ordu’nun Fatsa ilçesindeki 23 Nisan törenlerinde sakız krizi yaşandı. AKP İlçe Başkanı Veysel Dalcı, törenlerde sakız çiğneyerek Atatürk’e hakaret ettiği iddiasıyla tutuklandı. Dalcı, "Sarmısak yediğim için çiğnedim. Tören sonrası fark ettim, çok üzgünüm" dedi ama fayda etmedi.

 ABD ordusu, konsantrasyonu artırdığı, stresi azalttığı gerekçesiyle I. Dünya Savaşı’ndan beri askerlere sakız temin ediyor. 2005’te Irak’taki askerleri için özel olarak anti-bakteriyel bir sakız üretti. 

Dünyadaki sakız pazarının üçte birinden fazlasına hakim olan Amerikan Wrigley markası bir yılda ürettiği naneli sakız için toplamı 30.550 futbol sahası büyüklüğünde yer kaplayan tarlalarda nane yetiştiriyor.

 İlk sakız reklamı 1850’de yapıldı.

SiNGAPUR SAKIZI YASAKLADI AMA WRIGLEY İZİN VERMEDİ

Sakız 1992’de Singapur’da yasaklandı. İthalat durduğu gibi kişilerin kendileri için bile satın aldıkları sakızları ülkeye sokmaları yasaklandı. Sebebi dünyanın en büyük sakız üreticisi Amerikan markası Wrigley 80’lerde Singapur’u hedef almış, sakız tüketimini son derece yükseltmişti. Fakat insanlar sakızı çöpe atmak yerine sokaklara tükürüyor, anahtar deliklerine, posta kutularına, metro kapılarının ve güvenlik turnikelerin çalışmasını sağlayan sensörlere yapıştırıyorlardı. Devlet pes etti ama 2004’te ABD ve Singapur arasında imzalanan ticaret anlaşmasında yine Wrigley’nin kulisiyle sakız ithal edilmesine karar verildi. Yani artık Singapur’da sakız çiğnenebiliyor.

NEDEN ÇOK FARKLI AMBALAJLAR VAR

Bu soruya Vivident’in üreticisi Perfetti şöyle cevap veriyor: "Büyüklükleri ve formları itibarıyla tasarlanan her bir ambalaj esasında ulaşılmak istenen yaş, gelir, cinsiyet, hatta bölgesellik gibi tüketici gruplandırmalarına zemin hazırlayan kriterlerin birer anahtarı konumunda. Farklı ambalajlar, içeriğindeki farklı adetler sayesinde farklı fiyat kategorisinde ama aynı kalitede ürünleri piyasaya sunmamıza yardımcı oluyor." Sakız firmaları ambalajların maliyetinin ve özellikle ürün içindeki maliyet payının her geçen gün biraz daha arttığını kabul ediyor. Örneğin First sakızı için metal kutular tasarlayan Intergum firması bu kutuların yüksek katma değerli ve maliyetli olduğunu, öbür yandan aradaki farkı kapatmak için sakızı yüksek fiyatla tüketiciye ulaştıramayacaklarını söylüyor. Bu fedakarlığın sebebi ise basit: Ürünlerde farklılaşma artık doyuma ulaşmak üzere. Bu anlamda buluşlar azalıyor. Ambalaj ve tasarım rafta farklılaşmanın tek yolu. O yüzden ambalajı bir süs gibi görmek doğru değil.

Ezgi BAŞARAN
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!