Güncelleme Tarihi:
New York’un orta yerinde bir gökdelen.
Yukarıdan çekimle çatıyı görüyoruz.
Çatıda bir havuz, havuzun zemininde yemyeşil bir dolar resmi.
Havuzdan çıkan yaşlı adam Arthur Shaw, gökdelenin içinde oturanların yatırımlarının da sahibi.
İŞÇİ VE İŞVEREN ARASINDAKİ UÇURUM
Arthur, gökdeleninin tepesinde dolarla süslü havuzunda yüzerken alt katlardaki dairelerde yokluk ve dramın yaşandığı evler de var.
Eğitimli, okumuş, çalışkan insanlar hayat mücadelesi vermekte.
Çalışanlar ve işveren arasındaki uçurum, filmin başında çeşitli detaylarla önümüze geliyor zaten.
ALDATILDIKLARINI ANLAYINCA PLAN YAPMAYA BAŞLIYORLAR
Arthur’un sağ kolu, apartmanın yöneticisi Josh Covacs, işinin ehli bir adam.
Hayatını Arthur ve onun binasında yaşayanların konforlu yaşamına adamış.
Onun ve diğer çalışanların rutin giden yaşamları, Arthur’un onların yatırımları üzerinden kendine servet yaptığı ve onların tüm geleceklerini ellerinden aldığını anladıklarında bir anda yön değiştiriyor.
Çalışırken mağdur durumuna düşen bu insanlar birleşerek hakları olanı Arthur’dan geri almak üzere planlar yapmaya başlıyorlar.
KÜÇÜK BALIKLAR BÜYÜK BALIĞA KARŞI
Brett Ratner’ın Kule Soygunu, ortaya karışık bir film.
Biraz soygun, hafif aksiyon, en çok da komedi.
Finaldeki çözümü çok tatmin edici degil, hatta biraz uyduruk olduğu bile söylenebilir.
Arada film hataları, mantık dışı sahneler de yok değil.
Ama tabii bunların hiç biri keyfe keder vermiyor.
Filmin konusu, ezilen orta direği gayet memnun edecek cinsten.
Çünkü burada alışılagelmişin tersi oluyor, küçük balıklar birleşerek büyük balığı yemeye çalışıyorlar.
Ben Stiller ve Eddie Murphy’nin başı çektiği kalabalık çalışanlar kadrosunun, Büyük Elma’dan en büyük ısırığı alan işveren, dünyanın sayılı zenginlerinden Arthur Shaw’un varlıklarından kendilerine düşen payı almak için birleşmeleri izleyenlerin soyguncuların tarafını tutmasıyla sonuçlanıyor.
HAFTANIN EN EĞLENCELİ FİLMLERİNDEN
Brett Ratner’ın filminin en büyük başarısı içindeki oyuncuların kimyalarının tutmuş olması.
Sermayeye karşı çıkan soyguncular çetesinin her elemanı ilgi çekici.
Acı Bir Hayat filmi ile Oscar’a aday olan Gabourey Sidibe’nin canlandırdığı Odessa’ya dikkat derim.
Ama tabii burada en fazla payı bu filmle özüne donen Eddie Murphy’ye vermek lazım.
Murphy’nin sahneye çıkmasıyla filmin havası birden değişiyor.
Eski formuna kavuştuğu gözden kaçmayan Murphy, ekibin diğer elemanlarıyla girdiği tüm diyaloglarda güldürmeyi başarıyor.
Kule Soygunu, haftanın en eğlenceli filmlerinden.
Hem alt metninin hissettirdikleri, hem de komedisiyle...
TOWER HEIST
KULE SOYGUNU
Yön: Brett Ratner
Oyn: Ben Stiller, Eddie Murphy, Matthew Broderick, Tea Leoni
Tür: Komedi-Macera
Eddie Murphy hoşgeldi
Kule Soygunu, yılın en şahane filmi olmayabilir ama Eddie Murphy’yi tekrardan lige döndürmüş olmasıyla bile alkışı fazlasıyla hak ediyor. Yakın zamanda obez olduğu ya da hayvanlarla konuştuğu rollerle karşımıza çıkan Murphy, bu filmdeki espri gücüyle Beverly Hills Cop günlerine geri dönmüş görünüyor.
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
THE ADVENTURES OF TIN TIN
TENTEN’İN MACERALARI
Yön: Steven Spielberg
Oyn: Jamie Bell, Andy Serkis, Daniel Craig, Nick Frost
Tür: Dram
Klasikleşmiş çizgi roman kahramanlarından Ten Ten, sinemanın iki dev ismi Steven Spielberg ve Peter Jackson ortaklığındaki bir projeyle beyazperdede. Tamamı performans yakalama tekniğiyle çekilen film, Ten Ten’in 3 ayrı hikayesini birleşmesinden oluşan bir senaryoya sahip. Beyazperdede türlü aksiyonlar, numaralar, sürprizler barındıran çizgi kahramanları görmeye alışık olduğumuz bir dönemde yıllarca tozlu raflarda kalan Ten Ten’le karşılaşmış olmak bizi şaşırtmadı değil. Böylesine modası geçmiş ve aslında Amerika’ya da uzakta duran bir kahramanı sinemaya taşımak ancak büyük bir ismin özel isteği ve çabasıyla olabilirdi. Öyle de oldu zaten.
Steven Spielberg, Ten Ten’in tüm maceralarının Fransızca baskılarını alıp, özellikle de çizimlerine hayran olduktan sonra Ten Ten’in film haklarını almayı kafasına koymuştu. Ten Ten’in yaratıcısı Herge, yarattığı karakterin sinema uyarlamasına kesinlikle karşı çıktı. Ten Ten’in film hakları ancak onun ölümünden sonra eşinin verdiği izinle satın alınabildi. Böyle uzun bir süreçten geçen Ten Ten filmi şimdi hareket yakalama tekniğiyle çekilen 3 boyutlu bir sinema macerasıyla karşımızda. Yapımcı koltuğunda Peter Jackson’ın olduğu filmi Steven Spielberg yönetiyor.
Gurbetçilerimizin sıcak hikayesi
ALMANYA’YA HOŞGELDİNİZ
Yön: Yasemin Samdereli
Oyn: Vedat Erincin, Fahri Yardım, Demet Gül
Tür: Dram
Türkiye’nin Almanya’ya işçi göçünün 50. yılında vizyona giren ve ilk gösterimini Berlin Film Festivali’nde yapan sıcak, samimi bir film. Almanya’da çalışan Hüseyin, ailesine Türkiye’ye döneceklerini açıklayınca ailede ateşli bir tartışma patlak veriyor. Ailenin torunu Canan’ın İngiliz erkek arkadaşından hamile kaldığının ortaya çıkması tansiyonu iyice yükseltiyor. Canan, ‘yabancı’ olduğu için diğer çocukların aşağıladığı küçük kuzeni Cenk’i rahatlatmak için Almanya’ya nasıl geldiklerine dair güzel bir hikaye anlatmaya başlıyor. Almanya’ya Hoşgeldiniz, Almanya’ya göçün insanlarımız üzerindeki etkisini esprili dille anlatan, yer yer güldüren ve bir dakika olsun can sıkmayan bir film.
Said Nursi’li animasyon
ALLAH’IN SADIK KULU: BARLA
Yön: Esin Orhan
Tür: Animasyon
Süre: 108 dk.
Allah’ın Sadık Kulu: Barla, geçen sezon vizyona giren Hür Adam’dan sonra karşımıza gelen ikinci Said Nursi hikayesi. Ancak bu kez hedef kitlesi çocuklar olan bir animasyonla karşı karşıyayız. Samanyolu televizyonuna bağlı bir ekip tarafından hazırlanan Allah’ın Sadık Kulu: Barla, Türkiye’nin hareket yakalama tekniğiyle çekilmiş ilk uzun metrajlı filmi. Yapımda,Said Nursi’nin sürgününe denk gelen 1927 - 1934 yılları arasındaki Barla hayatına bakan kısmı ele alınıyor. “Barla Fedakarları”nın, devrin sert esen rüzgarlarına karşı nasıl ayakta kaldıkları animasyon diliyle anlatılıyor.