Sakarin savaşları

Sit-com tarihinin en komik dizisi olarak kabul edilen Seinfeld’in bir bölümünde baş karakter Jerry’nin New York’taki mahallesine yağsız dondurma satan bir dükkan açılır. Jerry ve arkadaşları dahil herkesin çok rağbet ettiği bir yere dönüşür kısa zamanda. Çünkü ‘hem tadı çok güzel olsun hem zayıf kalayım rüyası’nın gerçek olduğu bir dükkandır. Fakat bir süre anlaşılır ki dondurmanın bu yağsız-kalorisiz olma durumu yalandır. Herkes giderek şişmanlamaya başlar, dükkan yoğun istek üzerine kapanır.

Obezitenin ölüm nedenleri arasında 3. sırada yer aldığı Amerika’da hem tüketiciler hem üreticiler sonu aynı böyle dizideki gibi olsa bile şişmanlatmayan ürünlerin, daha doğrusu rüyanın peşine düşmekten bıkmıyor. Süpermarketlerin rafları 0 kalori bisküvi, puding, kek, meşrubat, süt ürünleri, sakızlarla dolu. Hepsinde şeker yerine sakarin var. Bu da sakarin markaları arasında özellikle son iki senede şiddetlenen bir rekabet yarattı.

New York’un sokakta görüldüğünde imza istenen ünlü şefleri geçen ay New York Fransız Mutfağı Enstitüsü’nde toplanıp son marifetlerini gösterdi. Hepsi yemeklerinde Splenda kullanmıştı. İçlerinden bir tanesi ‘Merhaba Splenda, Hoşçakal Şeker’ derken diğeri Splenda sayesinde üç ayda 8 kilo verdiğini söylüyordu. Hamur işindeki marifetleriyle tanınan Rebecca Rather ise durumu abartıp, üründen çok etkilendiğini ve atına Splenda adını verdiğini açıkladı.

VÜCUT TANIMADIĞI İÇİN SIFIR KALORİ

Sakarin savaşını bir anlamda başlatan kişi ünlü Atkins diyetinin mucidi Robert Atkins. Çünkü basınla her temasında Splenda adlı ürünün hem sıfır kalori olup hem de şeker kadar doğal olduğunu söylüyordu. Bu ve bunun gibi sözü dinlenir birkaç insanın daha Splenda tavsiyleri ve yoğun reklam kampanyaları sayesinde ürünün son 12 ayda perakende satışları 188 milyon doları buldu. En yakın rakipleri Sweet’n Low ve Equal’ın toplamından fazla.

Splenda’nın diğer sakarinlerden farkı etken maddesinin sukraloz olması. Sukraloz aslında doğal olmaktan uzak sentetik bir kimyasal. 3 klorin molekülü bir şeker molekülüyle kimyasal etkileşime giriyor ve sukraloz oluşuyor. Bu doğada bulunmayan bir madde olduğu için vücut bunu nasıl işleyeceğini bilmiyor, dolayısıyla sindirilmiyor ve metabolizmaya karışmıyor. Zaten onun sıfır kalori olmasının sebebi de bu.

Splenda’nın aslında hiç de söylediği gibi doğal olmadığını anlatmak için başta Amerika’daki Şeker Derneği (Sugar Association) seferber oldu ve ‘Çocuklarınızın ne yediğini biliyor musunuz’ başlıklı bir makale yayınladı. Sağlıkla ilgili bir çok web sitesi de bu yazıya atıfta bulundu.

YAKINDA PEMBE PANTERLİSİ VE VANİLYALISI ÇIKIYOR

Tatlandırıcılar piyasaya çıktıkları günden beri yani neredeyse son 10 yıldır güvenli olduklarına dair savunmalar yapıyorlar. Ama Amerika’da son yıllarda hayvanlar üstünde yapılan deneyler bu ürünlerin kesinlikle kanser riskini artırdığını söylüyor.

Söz konusu web sitelerine göre çok doğal olduğu söylenen sukraloz ise migren, karın ağrısı, gaz, mide bulantısı, ishal, kalp çarpıntısı, nefes darlığı ve eklem ağrısı yapıyor.

Splenda’nın üreticileri McNeil Nutritionals ise ürünlerinin son derece güvenlikli olduğunu ve bu tür web sitelerinin kendilerine karşı kıskançlık dolu zalim bir kampanya başlattığını söylüyor. Market satışlarında Splenda’dan sonra gelen Sweet’n Low ve Equal adlı
tatlandırıcılar ise savaşı sağlık korkusuyla, yani Splenda’ya karşı açılmış web siteleriyle kazanamayacağını düşünüyor. Pembe bir paketi
olan Sweet’n Low 2006’da vizyona girecek Pembe Panter filmiyle anlaştı. Vizyonda olduğu süre New York taksilerinde ürün müşterilere bedavaya dağıtılacak. Equal ise sakarin pazarına çeşni getirerek var olmayı deneyecek. Bu kış vanilyalı, limonlu ve şeftalili sakarinlerini
piyasaya sürecek.