Şairlerin izinde kelimeler biriktiren bir ressam Nicolas Pol

Nicolas Pol bir ressamdan çok daha fazlası. Kendisini öncelikle bir şair olarak tanımlıyor. “Çok fazla okuyorum, özellikle de şiir... Genellikle eserlerimin yaratım süreci bir kelimeyle başlıyor,” diyor Pol ve kendisinin kelimeler biriktiren bir sanatçı oluğunu söylüyor.
En çok okuduğu şairler arasında Arthur Rimbaud, Comte de Lautreamont ve Paul Verlaine olan Pol, bir ressam olarak çıkış noktasını şiirden aldığını özellikle vurguluyor. Pol’un resimleri de Rimbaud’nun şiirleri gibi sürreal akımın takipçisi. Sanatçının resimleri farklı katmanlarla bezenmiş renkler, kolajlar, baskılardan oluşuyor.

ORTAYA İYİ BİR RESİM ÇIKMIŞSA KAZARA OLMUŞTUR

Eserleri izleyiciyi Rimbaud’nun izinde, hem farklı zamanlara hem de farklı mekânlara götürüyor. “Rimbaud gerçek bir kaşifti. Eğer işlerim onun sanatına benziyorsa bu benim için en büyük iltifattır,” diyen Pol, bir ressamın kaşif kişiliğini ortaya çıkartmaya adamış kendisini.
Tıpkı bir şair gibi Pol de her işine bir kelimeyle başladığını anlatıyor: “Her şey kelimelerle başlar benim için ve asla planlanmış şekilde çalışmam. Sonunda ortaya çıkan şeye kendi portremmiş gibi bakarım.”
Kendi işlerini ‘ortalama’ olarak kabul eden ve bu şekilde gören Pol şöyle diyor: “Eğer iyi bir resim çıkmışsa ortaya, bu kesinlikle kazara olmuştur.”

KELİMELERLE OLUŞTU

Şu an İstanbul’da gösterilmekte olan Epektasis sergisi, yine Pol’un kullanmayı sevdiği tesadüfi kelimelerden biriyle ortaya çıkmış: “Epektasis diye bir kelime duydum ve çok hoşuma gitti. Ben kelimeler biriktiren bir ressamım, eğer bir kelime hoşuma giderse, o kelimeyi saklar sonra kullanırım.”
Istanbul74’ün yeni sergisine de ismini veren ‘Epektasis’te aynı adı taşıyan Epektasis felsefesine göndermelerde bulunuyor sanatçı. Peki, nedir bu Epektasis...
4. yüzyılda Kapadokya’da yaşamış
o dönemin filozoflarından ünlü
tanrıbilimci Nazianzuslu Gregory’nin ‘insan ruhunun ebedi gelişimi ve yükselişini’ savunduğu felsefesinin adı. Pol bu felsefeyi ‘tesadüfen’ kendi tarzıyla yorumluyor. Bunu yaparken de acımasız eleştirilerini ve gözlemlerini tanrıbilimciliğe ve popüler kültüre yükleyerek, yüksek popüler kültürü kendine özgü tarzıyla yeniden yorumluyor.
İşlerini genellikle büyük ölçekli tuvallere yapmayı tercih eden Pol, farklı teknikleri bir araya getiriyor. Sokak sanatını grafik tasarımla birleştiriyor, Rönesans dönemi ustaları ve Michel Majerus ve Jean–Michel Basquiat gibi daha yakın dönem sanatçıların eserlerine göndermeler yapıyor.
Çizgiler ve şekiller Pol’ün eserlerinde tesadüfen ortaya çıkıyor. “İzleyicilerin resimlerime bakarken tıpkı benim gibi düşünmelerini isterim. Her detayı keşfetmelerini ve resimle birebir ilişki kurduklarını umut ediyorum” diyor.
Her ne kadar resimlerindeki belirli işaretler ve detaylarda keşfedilecek birçok şey olduğuna inansa da, Pol ironik yaklaşımı asla elden bırakmayan bir sanatçı. İzleyiciye anlatmak istediği; artık günümüzde keşfedilecek hiçbir şeyin kalmadığı, gizemlerin ve sürprizlerin eski çağlarda kaldığı...

VAHŞİ SANAT ORTAMI

Pol’e göre kendisi vahşi sanat ortamı içinde çok şanslı birisi. “Olumsuz tepkiler ve eleştiriler almak insanı yıpratıyor ve ben de Paris’in vahşi sanat ortamında çok olumsuz tepkiler aldım ama şanslıydım çünkü Londra merkezli bir galeri benimle çalışmak istediğini söyledi” diyor.
Şu an, uluslararası sanat ortamında, Fransız Vogue dergisinin eski editörünün oğlu Vladimir Restoin Roitfeld’le çalışması da onun için büyük bir şans, Pol’e göre. “Beni anlayan birisiyle çalışıyorum ve bu benim için önemli,” diyor.
Şu ana kadar birçok karma sergiye katılmış olan Pol, artık uluslararası bir sanatçı. “Bundan sonra Berlin, Los Angeles, Beyrut gibi şehirlerde sergiler planlıyoruz,” diyen Pol için İstanbul henüz bir başlangıç.

Nicolas Pol’un ‘Epektasis’ adlı sergisi 17 Mayıs’a kadar Istanbul74’te görülebilir. (212) 243 39 48.