Şairim, jigololuk da yaptım

Güncelleme Tarihi:

Şairim, jigololuk da yaptım
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2001 02:13

Türk edebiyatında ilk kez bir şair biyografisinde, yaptığı işlerin arasına jigololuğu da soktu. Şair Küçük İskender son kitabı Klarnet'te yer alan biyografisinde bugüne kadar ne yaptıysa açık açık yazdı. Ona göre fahişelik veya jigololuk birer meslek. Bunu saklamanın da bir anlamı yok.

KİTAP KAPAĞINDAKİ BİYOGRAFİ

Küçük İskender, 28 Mayıs 1964'te İstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra beş yıl İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde, ardından da üç yıl İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nde okudu. Okurla tanışması 1986'dır. Tezgahtarlık, düzeltmenlik, jigololuk, sokaklarda kartpostal satıcılığı, seslendirme, televizyona skeç ve senaryo yazarlığı, fotoroman oyunculuğu, reklam ajansında kostümcülük, mizah dergilerinde köşe yazarlığı, resepsiyon memurluğu, casting, barmenlik, meyhane işletmeciliği, erotik dergilerde köşe yazarlığı, televizyonda şiir programları, radyoda canlı program, şarkı sözü yazarlığı, telefon seks hatlarında yazarlık bulaştığı alanlar. Dört tane sinema filminde de rol alan küçük İskender, cesur söylemiyle edebiyatımızın hırçın şairi olarak tanınıyor.

ABD’DEKİ TERÖRLE İLGİLİ ŞİİR YAZDI

KAMİKAZE

Taklide gerek kalmadı, örgüt çökerten bir

ihanet gibi kımıldıyor toprağa saplı duran

yıldırım. Gözlerin ajan provokatör birkaç

damla yaşla yeni sulanmış bahçeler gibi

kımıldıyor yıldırıma saplı. Bu aşk hesaplı.

Bu intihar hesaplı. Bu böcek hesaplı.

Haplanmış bir anakaradayız, çocukların hepsi

torpil yemiş, 'baba' diyorlar, 'suçu kim

alacak üstüne?!' Can yakmaya çalışan

diş ağrılarıyla bakıyorum tezgahtaki mevsim

normallerine. Dudakları sırf apse birini

sevmiştim. Ciğerlerine hava çekti mi

atmosfer boşalırdı. Evet, bu aşk hesaplı.

Netice, kirli ve hınzır. Özveri, sıfır.

Köçekler, oynuyor. Vurmalı çalgılarda

adrenalin paniği. Evet, bu intihar hesaplı.

Sevgilim, bu şiiri sana ben

yere çakılmak üzere olan bir uçakta yazıyorum.

ben yazıyorum uçak düzeltiyor.

Uçak yazıyor ben düzeltiyorum.

Haplanmış,

bir anakaradayız, ayaklarımız tabanca.

Güneşin içinden geçip de düşeceğiz

yaz bunu bir kenara beni unutma!

İlk kez bir şair biyografisinde yapılan işler arasında jigololuğu da sayıyor. Neden böyle bir şeyi koydun?

-Bana göre Türkiye'de, dünyada da olabilir bu, hangi meslek grubunda olursa olsun insanlar hobilerini bir kara adam gibi sürdürüyor. Kimin doğru olduğunu anlamak gerçekten mümkün değil. Ben belki bir parça Türk edebiyatında dürüst olmayı tercih ettim. En iyi benim gibi bir tavrım da yok bu noktada. Ama net olmak, iyi ya da kötü olmak değildir. En azından okur beni olduğum gibi anlasın.

Bir iş olarak yer alıyor biyografinde. Sence meslek midir bu?

-Jigololuk bir meslektir. Fahişelik de bir meslektir. Ama iyidir kötüdür, bu çok ayrı bir tartışma konusu. Bunu yapan insanlara da bir iş insanı olarak bakmak gerekir. İşin kolayına kaçmıştır belki ama bu kolaya kaçışın nedenleri nedir? Hiç kimse sabah, ben jigolololuk yapayım ya da fahişelik yapayım diye uyanmaz. Hayat onu oraya sürükler. Oradan çıkış da çok güçtür artık. Uyuşturucu satıcılığı gibi aynı.

Edebiyatla bu işi nasıl bağdaştırıyorsun?

-Şiir yazmak da bana göre bir jigololuk ve fahişeliktir. Şiirini yazıyorsun, yayınevine verip kitap olarak çıkartıyorsun, satılıyor ve bu işten para kazanıyorsun. Bu da bir tür beyin fahişeliğidir. Zaten bunları görmek değil midir Rimbaud'nun şiiri bırakmasının nedeni? Türkiye'dedir öyle ölene kadar şiir yazmak. Benim en büyük arzum, umarım yapabilirim, belli bir yaşta kalemi kağıdı bir yana bırakabilmektir.

Bir şair bunu yapabilir mi sence? Düşünmekten, hissetmekten vazgeçemez insan.

-Yapmalı. Mutlaka yazarsın da yayınlamak durumunda değilsin. İsim vermek istemiyorum ama bir çok büyük şairimizin son dönemde yazdığı şiirlerin ne kadar kötüye gittiğini hepimiz biliyoruz. Cemal Süreya'nın hep sevdiğim ve hep de seveceğim lafı çok nettir. ‘‘Şiir genç işidir. Çocuk şiir yazamaz, yeteri kadar yeteneği yoktur. Yaşlı şiir yazamaz, yeteri kadar heyecanı kalmamıştır.’’

Biyografi notuna jigololuk yaptığını ekliyor, eşcinselliğini gizlemiyor ve marjinal bir hayat yaşıyorsun. Bu açıklık şiirinin daha iyi anlaşılacağı gibi bir düşünceden mi kaynaklanıyor?

-Ben marjinal ya da underground yaşamıyorum, normal yaşıyorum. Normal yaşadığını iddia eden insanlar bana göre underground yaşıyor. Çünkü onlar gizli kapaklı yaşıyor. Ne oldukları belli değil. Benim ne olduğum ise apaçık ortada. Ama ben normal yaşadığını iddia eden bir insanın neler düşündüğünü, ne dolaplar çevirdiğini bilmiyorum. Asıl tehlikeli ve underground onlar.

Cinsellik senin şiirini bilenler için olmazsa olmaz bir şey. Neden böyle?

-Ben cinselliği ve cinselliğin uç noktalarında seyretmeyi çok seviyorum. Türkiye'de cinsellik çok acıklı yaşanıyor. Bu hem düz cinseller hem de eşcinseller için böyle. Bu evli olanlar için de geçerli. Seks bir cinayet nedeni olabiliyor Türkiye'de. Bunu gurura, namusa, herşeye bağlamışız. Ama sokakta çiftleşen iki köpek gördüğümüzde gülümsemeyi de biliyoruz. Fıkralarımızın yüzde doksanı cinselliğe bağlı. Üzerimizdeki deli gömleğini çıkarıp atabilsek rahatlayacağız.

Klarnet kitabına gelelim mi?

-Klarnet ismi itibarıyla benim en sade isimli kitabım oldu. Diğer kitaplarımdan en büyük farklılığı da bana göre bir bütünlüğünün olması. Nazım'la başlayıp Edip Cansever'le devam eden şiirde hikaye anlatma geleneğini sürdürdüm bu kitabımda. Klarnet biraz varoştur. Varoştan kente kayan ve kente sokulan insanların şiirleri bunlar. Kitabın ikinci izleği de yol şiirleri olması. Köpeği ile yola çıkan bir şairin yol hikayeleri. Benim arabam ve köpeğim yok ama şiirlerim böyle bir hikayeyi barındırıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!