Sahnede yapboz gibi olmalısın

Güncelleme Tarihi:

Sahnede yapboz gibi olmalısın
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 27, 2011 00:00

Elvis Costello, dünyanın en bilinen aşk şarkılarından biri ‘She’nin yazarı ve böyle pek çok şarkıya hayat verdi. Kendi deyimiyle pek popüler değil, küçük bir kitlenin sevgilisi olmayı tercih ediyor. Önümüzdeki aylarda siyah takım elbisesi, siyah şapkası ve Buddy Holly’den özenerek taktığı gözlüğüyle karşımıza çıkacak ve kendi deyimiyle bir yapboz gibi işitme zevkimizi tetikleyecek

Elvis Castello’nun yumuşak sesini pek çoğumuz ‘She’yle tanıdık. Daha sonra ‘I Want You’yu keşfettik. The Beatles’ın anavatanı Liverpool’da doğup kısa bir süre yaşasa da, pek çok ülke dolaştı. Milyon dolarlık albümlere imza atan cazcı eşi Diana Krall ve ikiz oğullarıyla yaşadığı Kanada Vancouver’da bir evi ve New York’ta bir dairesi var.
“Eşim Diana (Krall) Kanadalı olduğu için bir evimiz burada. Kışı New York’ta geçiriyoruz çünkü orası dünyanın ve özellikle de işimizin merkezi gibi. Ayrıca Kanada’ya göre daha ılıman” diyen Costello, Liverpool’da doğup yirmi yıl İngiltere’de kaldıktan sonra farklı ülkelerde yaşadı.
“İnsan kendini nereye ait hissediyorsa oralıdır, hala büyük bir parçam İngiltere’de. Çünkü büyük oğlum, annem ve babam hala orada yaşıyor ve Liverpool’a onları ziyarete gidiyorum” diyen ve kısmen göçebe olduğunu anlatan Costello farklı coğrafyalarda yaşamanın müziğini pek etkilemediğini söylüyor. Ona göre müziği o çok küçükken şekillenmiş bile. Müziğe ilgi duymasının asıl sebebi küçücük bir konser salonunu andıran baba evi: “Büyükbabam müzisyendi. Trompet çalar ve şarkı söylerdi, annemse plak satardı. Evde sürekli caz dinlenirdi. 1954’te doğdum. Onların nostalji anlayışı 20’lerdi. Müzik benim için ruhani bir şeydi. Büyüdükçe dünyanın çeşitli müziklerinden etkilenmeye başladım. Temaların genelinden etkilendim durdum. Kilisede korodaydım, dillerini bilmesem de ilahiler benim için değişik bir deneyimdi” diyen Costello müziğine engel koymuyor. Her tarzı denemeyi seviyor ve setlerden hoşlanmıyor. Ona göre her tür ve dönemden hoşlanılabilir, hepsi farklı bir deneyim. Ve hiç ilgilenmediğimiz şeylerden bir anda etkilenmeye de başlayabiliriz.

EN İYİ DÖNEM DİYE BİR ŞEY YOK

Costello’nun müzikal bakış açısı çok geniş ve nostaljiden hoşlanıyor. 60’lardan bugüne en sevdiği dönemi merak ediyorum:
“60, 70, 80, 90 ve 2000’li yılları gördüm ve hepsini çok iyi hatırlıyorum. Bence, kesinlikle ‘en iyi dönem’ diye bir şey yok. Nostalji gereksiz yere romantize ediliyor. Tamam 60’larda The Beatles vardı ama o yılların tamamı da iyi değildi ki... Her dönemde iyi şarkıların yanında korkunç şarkılar da var. Hatta çoğuna rezalet bile diyebilirim. Eskinin hep iyi şeylerini görmek körlüktür. Mesela çocukluğuma döndüğümde, o zaman revaçta olmasına rağmen rock’n roll’u hatırlamıyorum bile. Çünkü evde sadece caz dinlerdik. Radyoda, o zamanki caz hitlerini yorumlayan babamın sesini duyardım. Biz Liverpoollular The Beatles’ın bu kadar popüler olmasını garipserdik. Çünkü bizim oralarda çok az bir kitlesi vardı. Liverpoolluların The Beatles’ı sevmelerinin de esası bence grubun bizim oralı olmasıydı. Rock’n roll değil The Beatles meşhurdu, radyoda asla Bill Haley (rock’n roll efsanesi gitarist) duyamazdınız. O dönem The Beatles’a özenen herkes onlar gibiydi. Bu yüzden rezalet kayıtlar da dinledik” diyen Costello’nun sürekli tekrarladığı şey başarısının da anahtarı: “Ne kadar çok şey dinlersen o kadar fikrin olur. Sevip sevmediklerini o kadar iyi ayırırsın.”

HERKES BENİ TANIMAK ZORUNDA DEĞİL

Costello’nun her zaman küçük ama kemik bir kitlesi oldu. Ama bu kitle de pek çok şarkısını dinleyip sözlerine dikkat edenler ve sadece ‘She’ ile ‘I Want You’yu bilenler olarak da ikiye ayrılır. Öyle ki önceki İstanbul konserinde ‘She’yi çalmadığı için bozulan hayran sayısı az değildi. Bu durumu şöyle yorumluyor Costello:
“Nasıl ilk zamanlarında rock’n roll’un bizim oralarda küçük bir kitlesi varsa benim de küçük bir kitlem var. Beni mutlu edense turne yapıp dünyanın pek farklı şehrine gidebilmek. Bu kadarı hep yetti. 34 yıldır profesyonel olarak müzikle ilgileniyorum. Buna rağmen yeni çıkacağım turnede hiç gitmediğim beş şehir var. Her yerde çalmış olsaydım kendimi tanıtacağım insan sayısı az olurdu. Neticede herkes beni tanımak zorunda değil. Bir yere ikinci defa gitmek de ilk kez gibi heyecanlandırıyor. Sahnedeyse her şeyi unutup şarkılarımı söylüyorum. Şarkı söylemek için yaşıyorum. Şu ana kadar yaptığım en tatmin edici şey sahne ışıklarının altında olmak. Fakat bu sadece kendimi düşündüğüm anlamına da gelmiyor. Müzikte öznellik ve hatta yalnızlık insanı kamçılar ama onu başkalarına sunuyorsan çok da basit şeylerden bahsedemezsin. Sözlerim çok karmaşık demiyorum ama özellikle uluslararası bir sanatçıysan insanların işitme zevkini tetikleyen yapboz gibi olmalısın.”

İKİZLERE ŞAKLABANLIK YAPIYORUZ

“Sıradan bir aileyiz. Caz piyanisti ve şarkıcısı eşim Diana’yla klasik bir aile yapımız var. 3,5 yaşında ikiz oğullarım var. Evde bazen piyano çalarız, sesimiz evde yankılanır. Genelde çizgi film ve animasyon müzikleriyle ilgilenirler fakat artık bizim şarkılarımıza da alışıyorlar. Çocuklar için diğer ebeveynlerin yaptığı salakça hareketleri de yapıyoruz. Diğer ailelerden farkımız çocuklarla daha fazla vakit geçirebilmemiz. Hatta bazen onları küçük turnelere çıkarıyoruz. İstanbul’daki turneye çocuklarımı götüreceğim. Ben turnedeyken onlara annesi bakıyor. Diana turnedeyse ben ilgileniyorum” diyen Costello, UniLife organizasyonuyla 2 Kasım’da Türker İnanoğlu Maslak Show Center, İstanbul’da bir konser verecek. 45-195 lira arasındaki biletler Biletix.com’da.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!