Güncelleme Tarihi:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı CRR Konser Salonu, 20 yıl önce Aydın Gün ve Filiz Ali’nin yönetmenliğinde faaliyete geçmiş, şehrin kültür hayatında önemli bir boşluğu doldurmuştu. Belediyedeki yönetim değişince, sonraki yıllarda üvey evlat muamelesi gören kültür merkezi 2000’lerin başında Kırgızistan halk dansları topluluğu, Türmenistan piyanolu üçlüsü gibi grupların sahneye çıktığı sıradan bir salona dönüşmüştü.
2005’te CRR Sanat Yönetmenliği’ne Haliç Üniversitesi’nde tasavvuf müziği üzerine dersler veren, Yeni Şafak ve Zaman Gazetesi yazarlarından Dr. Yalçın Çetinkaya atandı. Klasik Türk müziği ve halk müziği ağırlıklı program yapması beklenen Çetinkaya, kötümserleri şaşırtıp klasik müzik, caz, flamenko, fado, klezmer gibi çok farklı türlerin en iddialı isimlerini İstanbul’a taşımayı tercih etti. Bu arada CRR’de sık sık konser veren, muhafazakâr kesime yakın Hasan Cihat Örter, Tuluyhan Uğurlu gibi isimlere programlarda rastlanmaz oldu. Onların yerini Fazıl Say, Meral Uğurlu, Erkan Oğur, Münip Utandı gibi isimler aldı. Yurtdışından Chick Corea, Lorin Maazel, Yo-Yo Ma, Vadim Repin gibi sanatının zirvesindeki efsanevi isimler geldi. 2007’de Hürriyet’in “En İyi 10” jürisinin oylarıyla CRR, Türkiye’nin en iyi 10 kültür merkezinden biri seçildi.
İşte sorunlar da tam bu günlerde başladı. Belediyenin son dakika salon tahsisi talepleri nedeniyle, gösterileri iptal edilen ya da geciken Zeynep Tanbay gibi sanatçıların protestoları basına yansıdı. Ardından, artık CRR sahnesine çıkamayanların protestoları geldi. Hasan Cihat Örter bir konserde gitarını kırdı, Fazıl Say’a konser veren Yalçın Çetinkaya’nın kendisine CRR sahnesini kapatmasını protesto etti. Bu eylemi Youtube’de izleyebilirsiniz.
Duyduğuma göre, belediyenin salon tahsisi talepleri Çetinkaya ile belediye yönetimi arasında gittikçe büyüyen sorunlar yaşanmasına neden olmuş. Ardından CRR sahnesinden uzaklaştırılan sanatçıların AKP içindeki kulis faaliyetleri gelince Yalçın Çetinkaya’nın suyu ısınmış. Şikâyetçilerin yoğun kulis faaliyetinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş bile bunalmış. Hatta bir seyahat sırasında yine şikâyetler gündeme getirilince “Bu adam hâlâ görevden alınmadı mı” diye feryat ettiğini duydum. Nihayet beklenen gerçekleşti, Yalçın Çetinkaya görevinden alındı. Kırık gitarın laneti mi desem, bu memlekette iyi iş yapan mutlaka cezasını bulur mu desem, bilemiyorum.
Neyse ki Çetinkaya 2010 sezonunun programlarını hazırlamıştı. Yeni yönetim iptal etmezse, İstanbullu müzikseverler hiç değilse bir sezon daha festival gibi programı garantiledi.
MUAZZEZ ABACI'DAN NASIL TOKAT YEDİM
Olay Muazzez Abacı’nın kemancı tokatlaması.
Abacı, Civanım Bar’da şarkıları iyi takip etmeyen genç kemancıyı azarlayıp tokatlamış ya... Müzisyen ekibine karşı bu tavrı çok eskilere dayanıyor.
Yok, bir dönem arkasında çalan bir kemancı falan değilim. Ama yine de fırçamı yedim.
Yıl 1998, Akdeniz seferini yapan Ankara Feribotu’ndayım bir grup gazeteci ile birlikte.
Mersin limanında Muazzez Abacı konser verecek. Meydan dolmuş. Abacı kulis olarak feribotu kullanıyor, biz de oturmuş kendisini bekliyoruz.
Sahne kıyafetini giymiş halde kamarasından çıktığında bizi görünce başladı bağırıp çağırmaya: “Siz neden hâlâ giyinmediniz, bu ne laubalilik, kendinizi ne sanıyorsunuz.”
Biz daha ne olduğunu anlamadan yardımcısı kulağına eğilip arkasında çalacak müzisyenler değil basın mensupları olduğumuzu hatırlatıyor.
Çok özür dilerim diyerek gönlümüzü alıyor Abacı.
İşte böyle. Ben de Muazzez Abacı’dan fırça yemiş biri olarak genç kemancıyla aynı kaderi paylaşmış oluyorum.