Sahnede içimden bir hayvan çıkıyor

Güncelleme Tarihi:

Sahnede içimden  bir hayvan çıkıyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2008 00:00

Yeni albümünü çıkaran Duru, hayatı hakkında bilinmeyenleri Kelebek okurlarıyla paylaştı.

Haberin Devamı

- Daha önceki albümlerinize baktığınızda “Durup Dururken”in öncekilerden ne gibi bir farkı var?
Hiçbiri diğerine benzemez benim albümlerimin. Gariptir ki; hep bir arayış, hep iyi bir şey daha katma kaygısı ile sürekli değişim halindeyim. Hani klişe bir söz vardır ya: "Değişmeyen tek şey değişim” diye. Bu cümle benim için biçilmiş kaftan. Fakat yaptığım işte değişime ne kadar açık bir insansam, yaşam biçimimde kolay kolay değişiklikler olmaz.

- Ne gibi mesela?
Sevdiğim insanlara bağlıyımdır. Mekanlara bağlıyımdır. Modada belli tarzım vardır. Geçen sezon klasik giyinmeyi sevip, bu sezon uçuk kaçık giyinmem. Nasıl başladıysam öyle devam ederim. Ünlü bir mekandan çok bildiğim insanların olduğu mekanlar bana güven ve huzur veriyor. Kendimi oralarda daha iyi hissediyorum. Ayağı yere basan ve istikrarlı biriyim. Kendimle barışık, huzurlu ve sakin bir insanım. Bütün taşkınlığım sahnede şarkı söylerken ortaya çıkıyor. Duygularım açısından o kadar tatmin oluyorum ki; belkide bu yüzden özel hayatımda sakin ve sade biriyim.

- Son albümde değişen neler olmuş peki?
O kadar klasik ve oturmuş bir ses rengim var ki; “Acaba gidecek mi, gitmeyecek mi, olacak mı, olmayacak mı? Bana uygun olan şarkıyı yakalayabilecek miyim” diye düşünmeye fırsat olmadan albümün adı gibi “Durup Dururken” konumunda buldum kendimi. Mesela “Organik” diye bir şarkı yazdım. Gazeteleri açıyorum, organik şeylerden bahsediliyor. Televizyonları açıyorum, bu konuyu duyuyorum. Bir arkadaşıma rastlıyorum: “Ay vallahi nedir senin bu güzelliğin, ne yapıyorsun” diyor. Öbür tarafa dönüyorum; “Yıllara meydan okuyorsun” diyorlar. Ben de diyorum ki; “Ben yıllara meydan okumuyorum. Ben yıllarla iyi geçiniyorum, kavgam yok.” Zamanın yaşatacaklarına hiçkimsenin yapacak bir şeyi yok. Ben, bana ayrılan zamanı dolu dolu yaşamaya gayret gösteriyorum. Yoksa inan bana ne güzellik, ne gençlik, ne de bu şarkıda yazdığım gibi; “Dayanılmaz şahaneyim” iddialarım olmadı.

Haberin Devamı

- Ama güzelliğinize özen gösteriyorsunuz değil mi?
Doğru ama bunu en güzel olmak ya da güzel kalmak için yapmıyorum. Beni mutlu eden şey neyse ben onu yapmaya çalışıyorum. Yani ben sabah kalkınca, bir arkadaşıma oturmaya giderken ya da ne bileyim bir alışveriş merkezinde ayakkabı bakacaksam bile sahneye çıkar gibi özenle hazırlanıyorum. Giysilerimi bir gece öncesinden hazırlarım, askıya asarım. Pazar günü kahvaltıya arkadaşlarım geldiyse ben yataktan kalktığım gibi karşılamam onları. Bence bu insanlara ve kendime verdiğim özeni gösteriyor. O kadar kolay bir şey olmadığı için kendimle böbürlensem yeridir.

- Mesela ünlü bir isim değil de, bir ev hanımı olsaydınız yine böyle olur muydunuz?
Kesinlikle olurdum. Annem de öyledir. Mesela ben anneme telefon etmeden, haber vermeden pat diye gidemem. Bir hazırlığı vardır mutlaka. Zaten modelim annem ve anneannemdi. Anneannem her zaman hacdan gelen sürmelerini çekerdi gözlerine. Küçük inci küpeleri vardı. Yatarken bile çıkartmazdı onları. Ben de anneannemden alıştım, yatarken küpelerimi çıkartmam! Benim içimden gelen bu duruma farklı gözle bakanlar oluyor. Tabii ki kalbim kırılıyor ama vereceğim cevap da şu: Ne kimsenin oğlunda, ne kimsenin kardeşinde, ne de kocasında hiç gözüm olmadı. Ben ne yapıyorsam kendim ve beni yıllarca seyreden seyircim için yapıyorum.

Haberin Devamı

- Siz yıllardır ‘kadın kadın’ diye tabir edilen isimlerdensiniz. Genç kız Nükhet Duru hiç canlanmıyor insanın gözünde...
Eski plaklarımın kapakları var. İnan bana o fotoğrafta 17 yaşındayım. Bir tabureye oturmuşum. Hayatımda sigara içmedim. Sigara ağızlığıyla poz vermişim. Gece kulüplerindeki kabare programlarında çalıştığım için tarzımız böyleydi. 14 yaşında çalışmaya başlayınca genç kız olma şansım da olmadı benim. Tek derdim; “Aman küçük görünmeyeyim de işleri kaçırmayayım elimden” oldu hep.

- O yılları düşününce yapmayı en çok arzu edip, yapamadığınız ne kaldı içinizde?
E tabii her genç kız gibi bir çıktığım çocuk olsun ve o gün beni alıp sinemaya götürsün isterdim. Gezip tozmak, gizliden buluşmak, el ele tutuşmak, belki ilk öpücük... Bunları hayal etmiştim ama yaşayamadım.

KIZILDERİLİLER GİBİYİM

- Neden bunları yaşayamadınız?
Benim anladığım manada bir aşk, çalıştığım ortamda mümkün değildi. Sahneye çıkan bir genç kıza en çok müzisyenler yakınlık gösteriyordu. Onlar da daha serbest olan kızlara alışkındılar. Direkt sonuca gitmek istiyorlardı. Uzun süre bu benim için uygun değildi. Onun için hiç flört yaşayamadım.

- İnsanlar sizden hâlâ “Melankoli” tadında şarkılar bekliyor...
Evet ama o şarkılar o zamanın şarkılarıydı ve benim o zamandaki ruh halimi anlatıyordu. Hırpalanmış bir genç kız kendini onarıp toparlarken o şarkılar çıkıyordu ondan. Bugüne kadar söylediğim birçok şarkı zaten benden yola çıkmış şarkılardı. Benden yola çıkmamış şarkılarım da tutmamıştır. İşte bu albümde onu yakaladım. Bu albüm tamamen içime sindi.

Haberin Devamı

- Daha önceki albümlerinizde içinize sinmeyen şarkılar seçiyordunuz peki?
Ben seçmiyordum ki! Çalıştığım grup seçiyordu. Bana; “Kendinden yola çıkmayı bırak. Halk neyi istiyorsa, ne tip şarkılar tutuyorsa onları söyle” dediler. Ben müzik dışında bir iş yapamam. Sahnede bambaşka birine dönüşüyorum. Sezen bana; “Hayvan” diyor; “Sahne hayvanısın sen!” Gerçekten de sahnede bir hayvan çıkıyor içimden. Sanki orada doğmuş ve orada büyümüş. Mesela günlük hayatımda sakarımdır. Sahnede hiçbir şey kırıp dökmüyorum. Yüksekten korkarım. Ama sahnede korkmuyorum.

- Sizin çok daha farklı bir noktada olmayı hak ettiğinizi düşünenler var. “Daha da yukarıda olmalıydım” dediğiniz oldu mu hiç?
Bu benim tercihim. Çünkü ben hayatımı mesleğim için feda etmedim. Aynı zamanda yaşamayı seçtim. Mesleğimle ilgili hırslarım olmadı. Ben iyi şarkı söyleyebiliyorum. Ancak kendimi sınadığım zaman zevk alıyorum. Kendimle yarışmayı seviyorum. Hiç öyle bir derdim yok; “Daha üste çıkayım. Servet kazanayım. Herkes benden bahsetsin.” Bunlar beni beslemiyor. Benim; “Tamam şimdi her şeyi bırakıyorum. 3 gün bu işi yapmayacağım veya 3 gün türkü söyleyeceğim” diyecek kadar özgür olmam gerekiyor. Ben Kızılderililer gibiyim. Yani toprakla ilişkim, doğayla ilişkim, insanlarla ilişkim bambaşkadır. Sokakta benim kadar rahat konuşulan bir ünlü daha yoktur! Ama bu benim seçimim.

Haberin Devamı

- Bodyguardlarınız olmadı mı hiç?
Benim özgüvenim biraz fazla galiba. Sahneye çıktığım zaman ya da günlük hayatımda şöhretli biri gibi dolaşmıyorum. Ben de senin gibi bir kadınım, ablanım. Dışarıdaki biri gibi bir kadınım. Emekçi biri olarak yaklaştım mesleğime. O kadar yukarılarda olmak bazı şeylere boyun eğmeyi gerektirir. Eğer eğseydim, aynaya baktığımda kendimi bu kadar sever miydim! Sadece oğlumun çocuklarına matrak bir babaanne olmak istiyorum.

ZERRİN ÖZER  KARİYERİNİ HEBA ETTİ

- Sizinle Türk Hafif Müziği döneminden gelip, bugün pop söyleyen arkadaşlarınızın yıllarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bize “4 yapraklı yonca” derler ama Ajda Pekkan en eskimizdir. 10-12 yıl önce başladı müziğe ve bize öncü oldu. Büyük cesaretti onunki. 1960 Türkiye’sinde dekolteyi de taşıyan, film de çeviren şarkıcılık da yapan ve Türkiye’nin de ilk moda ikonu olan sahne sanatçısıydı. 1975 yılı itibariyle ben ve Sezen Aksu çıktık. Nilüfer de bizden önceydi. 1972-73 yıllarında “Dünya Dönüyor”la çıkmıştı. Ben o zaman ortaokuldaydım. Nilüfer çağlayan gibidir. Ben ona; “Güvercinim” derim.

- Zerrin Özer de sizin gruba dahil mi?
Tabii ki dahil sayılır. Ama o bizden 1-2 sene sonra çıktı. İnanılmaz güzel bir ses, inanılmaz kalite. Ama işte o da özel hayatına çok takıntılı olduğu için kariyerini heba etti.

- Kayahan’la iş ortaklığı bittikten sonra Nilüfer’in eski şarkılarını yakalayamamasına ne diyorsunuz?
Evet öyle tutkulu ve sağlam besteler yakalayamadı. Onların doğal bir uyumu vardı. Ama yazık oldu.

Haberin Devamı

- Sezen Aksu’nun en büyük avantajı da beste yapmak herhalde...
Sezen Aksu aynı zamanda müzisyen grubunu etrafından eksik etmeyen bir üretimci. Yani ne oluyor, ne bitiyor takipte... Sezen bunu yiyip, bunu içip, bunu yaşayıp, bunu uyuyan bir insan. Bana sorarsan o da yaşamına çok fazla şey sığdırabilmiş biri. Hem özel hayatını, hem de iş hayatını çok iyi oturtabildi. İkisini de aynı hızda götürebildi.

- "4 yapraklı yonca"nın diğer üyelerini kıskanmaz mıydınız hiç?
Belki de uykusuz kaldığım dönemler olmuştur; “Onun şarkısı daha güzel” diye. Ama gidip dinlediğimde hüngür ağladığımı bilirim sevincimden, alkıştan. Çok başkaydı o zamanlar her şey.

SOKAKTA KİM VARSA ÖPMEK İSTİYORUM

- Siz Nükhet Duru’yu tamamen çözdünüz mü, yoksa sizi şaşırttığı da oluyor mu?
Büyük ölçüde açtım sayfalarımı. Ama kalabalık bir kişilik yaşıyor bu bedende. Zaman zaman inanılmaz anaç olup, sokakta kedi, köpek, çocuk, insan... Kim varsa öpmek istiyorum. Bazen 16-17 yaşlarında bir delikanlı görüyorum. Oğluma benzetiyorum ve sevmek istiyorum. Fakat bizim kızların arızalarından ve sabıkalarından yanlış anlaşılacak diye korkuyorum.

- Sezen Aksu sizin için; “Elinden gelen her şeyi yaptı kendisini bitirmek için. Gene de dipçik gibi” demiş. Ne yaptınız kendinizi bitirmek için?
Sezen’e göre daha fazla bir şeyler yapmam gerekiyordu. Değişen ortama, yapıya ayak uyduramadım. Geri adım attım. “Böyle olmamalı” derdi arkadaşım benim. Ama yine söylüyorum; hayatta her şeyin bir sebebi ve sonucu var. Benim bu kadar pozitif, insanlara neşe bulaştıran halim, kendimi sokmadığım sıkıntılardan dolayı.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!