Sahi, Neyin "ANA"sı? "Aaaahh, anneciğim!!!Ah!..."Yorucu

Güncelleme Tarihi:

Sahi, Neyin ANAsı Aaaahh, anneciğimAh...Yorucu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2001 00:00

Sahi, Neyin "ANA"sı? "Aaaahh, anneciÄŸim!!!Ah!..."Yorucu ya da üzücü bir uÄŸraşın sonunda, kendini her koltuÄŸa atışında, babamdan hep bu umarsız feryat yükselir. "Umarsız" diyorum, çünkü, babaannemi kaybedeli neredeyse otuz seneyi bulması bir yana, babam, Konya Askeri Orta Mektebi'ne "leyli" gideli beri, anacığından hep uzakta idi. Feryatları ne kadar yürek delici olursa olsun, bu mesafeyi lahzada kısaltmayı baÅŸarabildiÄŸini de hiç sanmıyorum. Sözün özü, "AÄŸlarsa, anam aÄŸlar, gerisi yalan aÄŸlar." deyiÅŸini ilk kez babamdan iÅŸitmem de boÅŸuna deÄŸil. Bize, anne sevgisinin hikmetinden sual olunmayacak kadar sahici, katıksız, doÄŸal olduÄŸu kadar da kaçınılmaz, sabır ve meÅŸakkat yüklü, neredeyse nihayetsiz sevgi dolu, mazbut, sert davransa dahi müşfik olduÄŸu öğretilmiÅŸti annelerimizin. Babamın, kutsal analar üzerine saatlerce nutuklar atmasına hiç gerek yoktu; "yeri doldurulmaz"ı çaÄŸrıştıran, özleyen haykırışı özetle buydu zaten. Ama, geldik gidiyoruz, ne babamın ne de milletçe hepimizin "anasının aÄŸladığı" gerçeÄŸi deÄŸiÅŸemedi bir türlü! Anamız ya hep aÄŸlıyor, ya da başına olmadık, yakası açılmadık iÅŸler geliyor!!!Bunun en son örneÄŸi de, "Devlet Ana"nın başına gelenler. Son kriz yüzünden, sadece analarımızın deÄŸil, cümbür cemaat aÄŸlaÅŸmalarımız yetmedi, yıktığımız 16'ıncı devletin kuruluÅŸunu anlatan kitap da bin türlü dertli. Zira, filmin çekimi tam bir yılan hikâyesine döndü. Devlet, "ana"sının öyküsünü yazan Kemal Tahir'e sahip çıkıyor, eseri film yapmakla Halit RefiÄŸ görevlendiriliyor, bütçe çıkıyor; ancak, henüz seti kurulmadan bir kulis baÅŸlıyor ki, sormayın gitsin. Tersine tanıtım diye buna denir. Herkes sorumlu, ama görünürde kimse suçlu deÄŸil. Film ortada kaldı; aynen ekonomik kriz gibi!. Gündelik hayatımızda da, yıllardır, manzara öylesine iç karartıcı ki, sırf methiye düzmeye fırsat yarattığı için, Anneler Günü resmen ilaç gibi geldi. Tüm medya organlarında bol süslü ama içi kof, ballı börekli iltifatlar sıralandı; laf oldu, torba doldu; reklam servisleri bayram etti; piyasa az buçuk hareketlendi. Avuntu iÅŸte... Ama, bunların hiçbiri, Mehmet Ali Erbil'in "manken sevgilisi" Nefise Karatay'a doÄŸum gününde aldığı nefis at kadar konuÅŸulmadı. Ãœstelik, artık zamane anneleri de kuru iltifata pabuç bırakmıyor.Oysa, bizim çocukluÄŸumuzda öyle miydi ya? "Münevver Gülersoy...GeldiÄŸi meleklerdünyasına geri döndü"diye yazmıştı Çelik Gülersoy, validesinin vefatının ardından. Annesinin en küçüğü, en sevgilisi idi. Sahiden de nur yüzlü bir hanımefendinin fanilerin dünyasından ayrılışı, daha ince bir ifade bulabilir miydi? Annelerimizin hayatında meÅŸakkat hep vardı, fakat daima yüceltildiler. Anne kucağı, ömür boyu, deÄŸiÅŸik veçheleriyle hayatımıza hükmedecek "sığınılacak koy" arayışının baÅŸlangıç -ve de, bitiÅŸ- noktasıydı. Hep aynı "ev"i ararken...Mahatma Gandhi'nin dediÄŸi gibi:"Çok gezdim, çok dolaÅŸtım... Ama, sonunda hep evime döndüm."Umarım, kastımın, her fırsatını bulduÄŸunda, hane dışında kaçamak arayan uçkuru gevÅŸek kocaların uyduruk piÅŸmanlığı olmadığını anlatabilmiÅŸimdir. Derdim, daha doÄŸar doÄŸmaz kaybedince feryadı bastığımız huzur, güven. "Huzur" denen ÅŸey, yani kiÅŸinin kendi kendisiyle barışıklığı, ana rahminin bereketli, emniyetli kuÅŸatıcılığına avdetten baÅŸka bir ÅŸey olabilir mi? Evet... Bizler, dersimizi iyi öğrenmiÅŸtik; annemizi sanki bir nev'i "dokunulmazlık halesi" içinde imiÅŸler gibi sevdik, de büyüdük. Gelenek, din, kültür, gönlümüz, hep bu istikameti gösteriyordu... Aklımız erince, ayaklarımız suya deÄŸince de, tehlikeli sualler baÅŸladı: Anne nedir? Annelik nedir, niçin olunur? DoÄŸal mıdır, güdü müdür, yoksa sonradan mı öğrenilir? Sahiden annelik "mukaddes" midir? Anne olamamak günah mıdır? Anneler için her söylenen doÄŸru mudur? Yoksaaaa, "kutsallık efsaneleri" ile mi uyutuluyoruz, birileri ya da "dini-gayrı dini" ideolojiler üçkağıtlar mı atıyorlar? En vahim soru da ÅŸuydu: Anneler, gerçekten, NEYÄ°N anasıdır? Devirlere ya da medeniyetlere göre deÄŸiÅŸiklikler gösterse de, cevabı sayısız denebilecek, birkaç hayati sorudan biri olmalı bu. Hani, gel de çık iÅŸin içinden, dedirten türden. Ä°ÅŸin fenası, bizzatihi annelerin dahi, bu suale tereddütsüz ve net bir cevap verebildiÄŸini sanmıyorum. "DoÄŸurduk ya!..." cevabı yetersiz... 'Hamilelik çanakları'GeniÅŸ yığınları pek bilemeyeceÄŸim ama, magazin muhabirleri, "son moda annelik" eÄŸilimleri konusunda yeterince fikir (!?) sahibi görünüyorlar. Efendim, modern hayat metropolde oturan kadınları deÄŸiÅŸtirmiÅŸ!?...DeÄŸiÅŸiklik şöyle: hamile hanımlar artık kabarık karınlarını kapatmıyor, her fırsatını bulduklarında, Demi Moore misali pozlarla hatıra fotoÄŸrafı çektiriyorlarmış!!! Ä°liÅŸki terapistleri ile iliÅŸkilere meraklı araÅŸtırmacı sosyologların, nedense baÅŸka konu kalmamış gibi, araÅŸtırıp keÅŸfettiÄŸine göre, "ÅžiÅŸ karın"la iftihar eden bu hanımlar, hem bebekleri hem kendileri için alışveriÅŸ eden, iç çamaşırı alma keyfini henüz kaybetmemiÅŸ, Internet olayını çözmüş, flörte ihtiyaç duyan hatunlar imiÅŸ!!! Hayret bir durum! Benim bilmediÄŸim bir baÅŸka "metropol" gerçeÄŸi mi yaÅŸanıyor Türkiye'de? Hangi "metropol?" Hangi "metropol kadını?". Ä°stanbul bir metropol ise, Allah'ın günü elalemin kirini, pasını temizleyen gündelikçi kadınlar bu haber için ne düşünür? DeÄŸil yitirmek; gelmiÅŸ gidiyor, iç çamaşırı giymenin keyfi ile hiç tanışamamış hatunlar, bu haberle analarına küfredildiÄŸini düşünmez mi? Bu haberlerin yabancı dergileri makaslama geleneÄŸini sürdüren magazin muhabirlerince kaleme alındığını hep biliriz de, acaba sokaÄŸa da mı çıkmıyorlar? Hemen ertesi günü (13 Mayıs 2001) bir ikinci haber daha da müthiÅŸti: Efendim, ABD'de yeni bir "moda" ortalığı kasıp kavuruyormuÅŸ! Oldum olası, modalarla kasılıp kavrulmaya pek meraklı Amerikan kadınları, ÅŸimdi de, hamile iken bedenlerinin alçı kalıplarını aldırıp hatıra diye saklıyorlarmış!!! Bu saklanan kalıplar, Gani Müjde'nin deyiÅŸiyle, "yangında ilk kurtarılacak" mertebesine ulaÅŸmış mı, onu pek bilemiyorum. Ancak, rivayet o ki, "hamilelik çanakları" denilen bu kalıpların, kimisi beÅŸik yapılıyor, kimisi bahçede korkuluk oluyor, kimisi de saksıvazifesi görerek, hayatlarının geri kalan kısmını "faideli" bir ÅŸekilde tamamlıyorlarmış??? Çok-amaçlı hamilelik çanaklarının bir baÅŸka marifeti de, kalıp çıktığı anda, sahibelerinin kendilerini "modern kadın" gibi hissetmelerini saÄŸlamak! Yoruma gerek var mı, bilmiyorum. Amerikalı ya da Türk, tuzu kuru hanımları fazla boÅŸ bırakmaya gelmiyor, anlaşılan. Övgünün ardında gizlenen...Bu egzantirik giriÅŸin ardından, geçmiÅŸ Anneler Günü için "Damıtılmış Sözler"den seçtiÄŸimiz "analığa methiye"lerimiz şöyle:- "Cennet, anaların ayakları altındadır."Hz. Muhammed(Peygamber efendimiz, iÅŸi kestirip atmış, atmasına da, dünyanın gelmiÅŸ ve geçmiÅŸ ahvaline bakıldığında, cennete kolayca vize alabileceklerin sayısı hayli az görünüyor. Ãœstelik, ben bu vecizede, 'meth ederken zemm etmek' benzeri bir mahkumiyet havası seziyorum. Kutsanırken ömür boyu hapis kalmaktansa, övülürken yerilmek evladır.) - "Kadının en büyük vazifesi, analıktır."Atatürk(Aynı arkaik çizgi. CumhurbaÅŸkanı A. Necdet Sezer'in de, geçen haftalarda, annelik için, 'En mukaddes görev' dediÄŸini hatırlayınca, cumhurbaÅŸkanlığın "analık" mevzuunda, emir-komuta zinciri dahilinde fikir beyan ettiÄŸi anlaşılıyor.) - "Validelik en safalı gailedir."Tevfik Fikret(Gaile'nin 'sıkıntı' ile 'dert'in yanısıra, 'baÅŸ belası', 'savaÅŸ' manasına da geldiÄŸi hatırlanırsa, 'safa' + 'gaile' beraberliÄŸi pek ilginç.)- "Aç ki aÄŸuÅŸunu firar edeyimÇocuÄŸun mültecası maderidir."Muallim Naci(Ä°ltica edecek bir baÅŸka melce bulamayanlar düşünsün.)- "Kadınlar zayıftır. Ama, analar güçlüdür."Victor Hugo(Bu bir deÄŸer yargısı ise, yaktım çırasını. Yok, durum tespiti ise, objektif olarak, mesele yok. Zaten, kocanın pek bir hayrını görmeyen, zulmeti hep sineye çeken analar, sırtlarını saÄŸlam duvara dayamak için oÄŸul doÄŸurmak istemiyor muydu?)- "Eve gidince annelerinizle iyi geçinin... Ne de olsa, senelerdir babalarınıza tahammülediyorlar!"Alfred Hitchcock.(Aklı evvel birinin çıkıp da, 'Marifet olan tahammül etmek deÄŸil, uyum saÄŸlamak, gül gibi geçinmektir.' diyeceÄŸi günlere ulaÅŸabilecek miyiz?)- "Hiçbir süs ve tuvalet, bir kadını analık sevgisi kadar güzelleÅŸtiremez."Brachvogel(Kadında süs ve güzellikten ne anlaşıldığına baÄŸlı.)- "OÄŸlunun mutluluk ve ÅŸerefinin nerede olduÄŸunu kalbiyle sezemeyen bir kadının, kalbi yoktur."Tolstoy(Peki, kızlar ne olacak? Dünyanın, bence, en büyük romancısının, beni böylesine hayal kırıklığına uÄŸratmaya hakkı var mıydı yani?) - "Dünyada öğretilen bütün bilgilerin hiçbiri, bize bir ananın bir bakışının, bir kelimesinin verdiÄŸi ÅŸeyi vermeye gücü yetmez."Raabe(Tabii ki, annemden çok ÅŸey öğrendimse de, bu ifadenin mübalaÄŸa dozu fazla kaçmış.)- "Annelerin daima hakkı vardır."Sudermann(Analar ile çocuklar arasına, resmen ve alenen nifak sokucu. Ama, 'Ne yaparsak yapalım, anamızın hakkını ödeyemeyiz'i kastediyorsa, eyvallah.) - "Anne kalbi, çocuÄŸun okuludur."Henry Ward Beecher('Ä°lk okuludur' dense, galiba, daha doÄŸru.)- "Kaynanalara karşı deÄŸilim, ama anadan baÅŸka ana yoktur."Resul Hamzatov(Kaynanalara ben de katiyen karşı deÄŸilim. Ancak, kiÅŸinin, "öz" olan dışında bir kadını anne gibi hissetmesi pekala mümkündür; zira, tecrübeyle sabittir.)- "Bir kadın aynı zamanda hem sevdalı, hem anne olamaz."André Maurois (Haydaaaa..... Kim demiÅŸ? Kime demiÅŸ? Niye demiÅŸ????)- "ÇocuÄŸunu kaybeden bir anne için her gün, ilk gündür; bu ıstırap ihtiyarlamaz."Victor Hugo(Sahiden öyle... Çok genç yaÅŸta kaybettiÄŸim bir arkadaşımın annesinde yaÅŸadım bunu.Tam yedi sene geçti, en ufak bir iyileÅŸme yok!)- "Kızlarını anlayan anneler binde bir çıkar."Turgenyev(DoÄŸru ki, ne doÄŸru!)- "Anneler, doÄŸanın gereÄŸi taraf tutarlar."Shakespeare(Ä°yi de, bu arada babalar armut mu topluyor, pek merak ettim.)- "Ãœvey ana, kadın ruhunda ÅŸefkati idam eden bir sehpadır."Raif Necdet Kestelli(YeÅŸilçam filmlerini de geçti!...)- "Bir anne yüreÄŸi, dibinde daima af bulunan bir uçurumdur."Honore de Balzac(ÇocuÄŸun, annenin hayattaki uzantısı olduÄŸu doÄŸru ise, insanın dönüp dolaşıp kendini affedeceÄŸi de doÄŸrudur.)- "Ana, hayatın ebediliÄŸidir."Emile Zola(DoÄŸurmak, düpedüz hayata bir çentik atmak olduÄŸuna göre...)- "Ana kolları ÅŸefkatten yoÄŸurulmuÅŸtur, çocuklar orada derin derin uyurlar."Victor Hugo(HoÅŸ bir temenni.)- "Anneler her ÅŸeyi görmeseler bile, kalpleriyle duyarlar."Ostrovski(Böyle bir genel kaide vaz' edilebilir mi? 'Yürekten hissetmek', olsa olsa, ilgili iki kiÅŸi arasındaki yakınlığın bir tezahürüdür.)- "Anne sevgisi, bencil duyguların en üstünüdür."Alain(Kimin anne sevgisi, çocuÄŸun mu, ananın mı, yoksa ikisinin birden mi?) - "Bütün analar, yirmiüç yaşındaki kızlarına 'küçük kızım'derler."Honore de Balzac (Valla, bu örnek gene insaflı. Beni hep ense bücürü diye çağıran annem, 43'ümde bile aynı ÅŸeyi söylüyordu!)- "Bütün analar çocuklarını severler, özellikle yanlarında bulunmayanlarını."Ivan Turgenyev(Gerçekçi... Hilmi Yavuz'un kulakları çınlasın.)- "Bir kadın, anne olana kadar bir çocuktur."Strindberg(Tanrı aÅŸkına, kim sahiden büyüyor ki?)- "BaÅŸarısızlık ve felaketlere karşın, hayata karşı güvenlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar, daha çok, iyi bir anne tarafından büyütülmüş olanlardır."André Maurois(Tabii, uyum ve denge diye bir ÅŸey var hayatta. Peki, ya kiÅŸilik?)- "Memleketi kalbi ile deÄŸil, midesiyle sevenler, üvey analara benzerler."Raif Necdet Kestelli(Gene üvey ana edebiyatı. Daha da kötüsü, bugüne bakarak, maiÅŸetini yurt dışında temin ediyor diye, ülkemizi, bir tek Kemal DerviÅŸ'in öz anne gibi sevdiÄŸini mi düşünmemiz gerekiyor?)- "Analar olur yiÄŸidin kalkanı."SalburcuoÄŸlu(Olmadıkları bir kalkan kalmıştı!...)- "ÇocuÄŸunuza en saÄŸlıklı yemekleri piÅŸirirsiniz, 'Yemem de yemem...' diye direnir. Yirmi yıl sonra evlenir, 'Ah, ah, nerdeee annemin yemekleri!...' diye karısının başının etini yer."Lucille Kleist(Anaların vazgeçilmezliÄŸinin, bence, en önemli delillerinden biri. Bir talihsizlik neticesinde, meslek kadını olarak yetiÅŸen ben, hep, yemek konusunda annemin pek yükseklere yerleÅŸtirdiÄŸi çıtaya eriÅŸmeye çaba harcadım.)- "Babam niçin gelmedi?-Geldi, canım... Ona gerçeÄŸi anlattım. Gerçek bir sorunla karşılaÅŸan her erkeÄŸin yaptığını yaptı. Kaçtı!...""Gimme a Break" dizisinde, henüz 17 yaşında spiral takan genç kızın zenci annesi, babanın bir gece evvel girdiÄŸi ÅŸoku anlatıyor.(Erkekler .....yı görüp kaçınca, hakikatle yüz yüze gelmek de annelerin iÅŸi. Ancaaak,nedense, yiÄŸitlik hep erkeklerin üstüne kalıyor!? 'YiÄŸitliÄŸin onda dokuzu kaçmaktır.' sözünü fazla mı ciddiye alıyorlar acaba?) ArkadaÅŸlar,Bu iÅŸ burada bitmiyor!"Ä°ltifat"lar ile yetinemeyiz. "Ana"lığın tüm veçheleri ile kavranabilmesi için, annelerin assolist olduÄŸu küfürleri taramamız gerekiyor. Hulki Aktunç'un ünlü ve bir o kadar da "vazgeçilmez" argo sözlüğü, bu konuda "ana" baÅŸvuru kaynağımız.Azzzzzzzz sonra...........Jülide ERGÃœDER 28 Mayıs 2001, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!