Şahane varlıklarla tanışın

Güncelleme Tarihi:

Şahane varlıklarla tanışın
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2012 00:19

Her filmi ayrı bir şölen olan Ferzan Özpetek bu kez farklı türleri biraraya getirdiği, hayal ile gerçek arasında gidip gelen, gerilimi ve fantastik ögeleri de olan Şahane Misafir ile karşımızda.

Haberin Devamı

Film yeni evine taşınan genç bir adamın geçmişten varlıklarla karşılaşması ve onlarla geçirdiği vakit sonundaki değişimini konu alıyor. Şahane Misafir, ürkütüyor, güldürüyor, duygulandırıyor, hüzünlendiriyor, hatta arada ağlatıyor ve finalde ilginç bir karşılaşmadan çıkmışcasına uğurluyor izleyicisini. Filmin başrolünde Cannes’dan En İyi Oyuncu ödüllü Elio Germano var. Cem Yılmaz yan rollerden birinde olsa da varlığıyla filme ağırlığını koymuş. Kalabalık sahnelerin hemen hemen hepsinde gözleri üstüne çekmeyi başarıyor.

Şahane Misafir’i izlediğim günün gecesinde yatağa gitmeden önce gözleriyle beni takip eden kedi ve köpeklerime uzun uzun baktım.
Benim evimdeki varlıklarım, şahane misafirlerim de onlardı.
Varlıklarından mutlu olduğum, eve geldiğimde gözlerimle aradığım, etkileşim içine girip hayatımı daha iyi hale getirdiğim, mutluluğa uzandığım, bazen geçmişe gidip, bazen geleceğe uzandığım, sayelerinde değiştiğim...
Ferzan Özpetek’in filmindeki başka dünyadan olan aileye ‘hayaletler’ değil de ‘varlıklar’ demesi de bundan herhalde.
Onlar klasik hayalet kavramından çok daha ötedeler.
Var oluşlarıyla hem filmin ana karakteri Pietro’yu hem de perdeden onları izleyenleri etkiliyor, duygulandırıyor ve değiştiriyorlar.
PIETRO’NUN HAYALİ OYUNCULUK
Ferzan Özpetek, Şahane Misafir’in konusunu uzun süre saklı tuttu. “Hayaletleri olan bir eve taşınan bir adamın hikâyesi” gibi basit bir cümleyle anlatmak istemiyordu, ki filmi görünce ne kadar haklı olduğunu anlıyorsunuz.
Çünkü ortada bir hayalet hikâyesinden çok daha fazlası var.
Ana karakterimiz Pietro, bir pasta evinde takıntılı bir şekilde aynı boyda kruvasanlar yaparak hayatını kazanan ama asıl hayali oyunculuk olan bir genç adam.
Eşcinsel, ama düzenli olarak birlikte olduğu bir sevgilisi yok.
Biraz da özel hayatını düzene koymak adına kuzeniyle yaşadığı evden çıkarak Roma’da yalnız yaşayacağı binaya taşınıyor.
O arada oyunculuk için seçmelere de gidip geliyor.
VARLIKLAR HAYALET OLDUKLARININ FARKINDA BİLE DEĞİLLER
Pietro’nun yalnız hayatına renk getiren, yeni taşındığı ev oluyor.
Daha doğrusu evin içindeki geçmişten gelen tuhaf aile.
Sadece Pietro’nun görebildiği bu hayaletler eski bir tiyatro grubu. Hayalet olduklarının bile farkında değiller, kostümleri ve makyajlarıyla oyuna çıkmaya hazır bekliyorlar.
Arada sırada prova yapıyorlar.
Hatta Pietro’ya oyunculuk dersi bile veriyorlar. Bu sahneler filmin en ince dokunuşlu ve orijinal anlarına gebe.
GERİLİMDEN SONRA ALIŞKANLIK GELİYOR
Bu varlıkların Pietro’yla ilk karşılaşmaları en başta korku dolu sahnelerle oluyor.
Bu gerilimli anlar Pietro onlara alışmaya başlayınca kendini keyifli, komik sahnelere bırakıyor.
Bu yeni ve tuhaf dostluk, varlıkların geçmişlerine uzanan bir yolculuğa ve Pietro’nun korkularıyla, hayatla, kendisiyle yüzleşmesine gebe.
Şahane Misafir, hem Pietro hem de bu tiyatro grubunun hikâyesini paralel olarak getiriyor beyazpereye.
Geçmiş ve günümüz arasında köprüler kurarak yapıyor bunu.
FANTASTİK ORTAM BAŞARILI
Ferzan Özpetek filmlerinin vazgeçilmezleri güzel sofralar (Pietro bana da böyle bir sofra hazırlasa diyeceksiniz), eşcinsel karakterler, duygulu müzikler (tabii ki Sezen Aksu imzalı) burada da var.
Bunları her zamanki gibi çok iyi işliyor ve kullanıyor.
Ama bu filmle birlikte yönetmen farklı bir yola da girmiş.
Fantastik dokunuşlar, gerilimli sahneler, hikâyenin alt metnindeki tarihi ve politik göndermeler farklı rüzgarların estiğinin habercisi sanki.
Filmin politik söylemi hayli yüzeysel kalmış olsa da gerilim, dram ve komedi konusunda dengeleri oturttuğu ve her birinde ayrı ayrı etkileyici olduğu bir gerçek.
Yarattığı fantastik boyut ise olabildiğince çarpıcı ve çekici.
SEZEN AKSU OLMADAN OLMAZ
Gelelim müziklere ve oyunculara.
Öyle hâl aldı ki, bir Ferzan Özpetek filmini Sezen Aksu’suz düşünemez hale geldik.
Bekliyoruz ve o ses duyulduğunda filmle daha da bir bütünleşiyoruz.
Filme damgasını vuran Sezen Aksu’nun ‘Gitmem Daha’ adlı şarkısı.
Başroldeki Elio Germano, 2010 yılında Cannes Film Festivali’nde ‘La Nostra Vita’ filmi ile En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü almış, son derece iyi ve parlak bir aktör.
Bu filmde sosyal hayata uyum sağlamakta zorlanan, takıntılı ama evindeki hayaletlerle sıcak bir ilişki kuran eşcinsel Pietro rolünde harikalar yaratıyor.
VARLIKLARDAN BİRİ DE CEM YILMAZ
3. kez Ferzan Özpetek filminde oynayan Margherita Buy’a da dikkat çekmek gerek.
Ama tabii bizim için varsa yoksa Cem Yılmaz.
Evdeki varlıklardan birini, 1930’larda Türkiye’den gitmiş bir ailenin oğlu olan Yusuf Antep’i canlandırıyor.
Türkiye’de billboard’ları süsleyen afişlerdeki kadar büyük değil rolü. Ama kendi içinde büyük, hatta kocaman.
Star ışığının ne demek olduğunu Cem Yılmaz’ın kalabalık sahnelerini izleyince anlıyorsunuz. Gözümüzün onda olmasında onu tanıyor olmamızın rolü vardır tabii ama ben burada daha büyük bir güçten ve varlıktan bahsediyorum.
Mimiklerini geçtim, hareketsiz duruşu bile etkileyici.
Maktajın ayrı bir hava kattığını da söylemeden geçmeyeyim.
İtalyanca bilmiyorum ama bilenler Cem Yılmaz’ın kısa bir süre çalışarak kotardığı İtalyancasının ve vücut dilinin de çok iyi olduğunu, doğru kullanıldığını söylüyorlar.
Cem Yılmaz’ın Şahane Misafir’e katkısı, emeği, artısı gerçekten de büyük.
Ferzan Özpetek’in fantastik dünyalarda geçmiş ile günümüz, gerçek ile hayal, korku, komedi, dram arasında gezinen bu şahane hikayesini, hissettirdiği tiyatro kokusunu ve yarattığı atmosferi ben çok sevdim.
Karşı karşıya getirdiği ve birleştirdiği farklı dünyaları da.
Her eve şahane misafirler gerekiyor diye düşünerek çıkacağınız ve hikâyesiyle, müziğiyle yanınızda götüreceğiniz bir film izleyeceğinizi söyleyebilirim.

Haberin Devamı

MAGNIFICIENT APPEARANCE
ŞAHANE MİSAFİR
Yön: Ferzan Özpetek
Oyn: Elio Germano, Margherita Buy, Cem Yılmaz
Tür: Dram-Komedi-Gerilim-Fanastik

Haberin Devamı

Cem Yılmaz
BEĞENDİĞİM İŞLERİN İÇİNDE OLMAK İSTERİM

Elimden geldiğince kendi yazdığım, oynadığımın dışında şeylerde olmaya çalışıyorum. Arkadaşlarım film yaptığı zaman ya da arkadaş olmasam da filmlerini görüp beğendiğimde “Ben de oynasaydım” derim hep. Ferzan’ın da artık dokuzuncu filminde, “Yeter artık ben bunun içinde olmak istiyorum” dedim.

Ferzan Özpetek
CEM BENİ ÇOK MUTLU ETTİ

Cem, özel hayatta rahattır. Sette korkuyordum acaba kaçta kalkar, geç gelir mi diye. Ama mükemmeldi, bir asker gibi, çok saygılı ve düzenli. Bir de bir dans sahnesi vardı, çok önemli bir kareograf çalıştırdı bizi, Cem’in o tavrı, bakışları muhteşemdi, ben çok çok mutlu oldum, beni çok mutlu etti Cem.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!