Şahabettin kadar olamayacak mıyız?

Güncelleme Tarihi:

Şahabettin kadar olamayacak mıyız
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2004 01:43

Yukarıdaki yazı (Beni buna siz mecbur ettiniz) size garip gelmiş olabilir. Ne demek istediğim pek açık değil, farkındayım. İsterseniz “Yaratılış İnsan’a emanet edildi. Karanlıklar’ı geriletmek İnsan’ın görevi...” derken neyi ifade etmek istediğimi, gerçek bir örnekle anlatayım size. Şahabettin’den bahsedeyim.

Van’ın Çaldıran ilçesine bağlı küçük bir köy Burçakalan. Eski adı Sağırdeğirmenciler imiş. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bursuyla eğitimini tamamlayıp öğretmen okulunu bitirmiş Zeynel Öğretmen. Köyün küçücük ilköğretim okulunda üç sınıfı birden okutuyor. İki arkadaş, tek göz bir kulübede (lojman!!!) kalıyorlar. Görevini, öğrencilerini o kadar seviyor ki Ziver Öğretmen, çocukları voleybol oynayabilsin diye, eliyle bir ağ örmüş kış boyu, üşenmemiş. Şimdi de köye adam gibi bir okul kazandırmak için çırpınıyor.

Ama benim size asıl bahsedeceğim Zeynel Öğretmen değil, Zeynel, Anadolu’nun köy ve mezralarına dağılmış binlercesi gibi, idealist bir eğitimci, o bunu bir vazife olarak yapıyor.

Ama Burçakalan’da bir de Şahabettin Değercan adlı, 38 yaşında bir köylü yaşıyor. 7 erkek, 2 kız çocuğu var. Kızları okula göndermemiş nedense. Türkçe bile konuşamıyorlar. Kendisi de okumamış zaten. Ama diyor ki, “Ben okumadım, kızlarım, karım okumadı, ama köyün diğer çocukları okusunlar, öğretmen olsunlar, doktor olsunlar...”

Şahabettin fakir. İstanbullular’ın, Ankaralılar’ın, İzmirliler’in hayal bile edemeyeceğiniz kadar fakir.

Köyün kenarında, tek göz bir odada yaşıyorlar 11 nüfus. Ev dediğime bakmayın siz, hani içinde yaşayanlar yanlış anlamayacak olsa, “ahır” diyeceğim o kadar harap, rutubetli, perişan...

Ama Şahabettin, üzerine evini inşa ettiği bu küçük tarlayı da ... gözünü kırpmadan okul inşası için bağışlamış.

“Ben okuyamadım. Köyümün çocukları okusun...” diyor. Öğretmen olsunlar Zeynel gibi ve köye dönüp kardeşlerini yetiştirsinler, cehaletten kurtarsınlar...

Yukarıdaki yazım size tuhaf gelmiştir muhtemelen. “Ne demek istiyor Serdar?” demişsinizdir.

Elektiriği, suyu olmayan, tezekle ısınan tek göz bir odaya 11 kişilik aç bilaç nüfusu sığdıran Şahabettin, millî eğitim seferberliğine katılmak için, gözünü bile kırpmadan babadan kalma tek tarlasını bağışlıyor...

Hâlâ anlamadınız mı “o” garip yazıda ne demek istediğimi?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!