Güncelleme Tarihi:
İnfuenza A, B ve C olarak adlandırılan virüslerin etkisiyle ortaya çıkan grip, sonbahar ve kış mevsiminde en sık görülen sağlık sorunlarından biri olarak kabul ediliyor. İnfluenza A, hem insan hem hayvanlarda hastalık yapabilirken, influenza B ve C sadece insanlarda hastalığa neden oluyor.
İnfluenza C enfeksiyonu daha hafif seyrediyor ve büyük salgınlara yol açmıyor. Özellikle 65 yaş üzerindeki kişileri, kronik sağlık sorunları olanları ve çocukları etkileyen gripten korunması için risk grubundakilerin aşılanması öneriliyor. Araştırmalar, dünyadaki işe devamsızlıkların yüzde 10-12’sinden gribin sorumlu olduğunu gösteriyor.
Acıbadem Ha
Yol açtığı sorunlar
Grip enfeksiyonunun dikkat edilmediğinde ciddi sorunları da birlikte getirdiğini unutmamak gerekiyor. Bronşit-zatü
Prof. Dr. İlgün, şunları söylüyor: “Grip mevsimlerinde ve salgınlar döneminde özellikle, erişkinlerde görülen enfeksiyonun uzaması durumlarında dikkatli olmak ve diğer virüs enfeksiyonlarıyla, atipik zatü
Hangi yollarla bulaşır?
Virüs, insandan insana öksürük ya da hapşırık sonrası havaya saçılan damlacıklar yoluyla bulaşıyor. Damlacıklar havada 3 gün süreyle kalabiliyor. Örneğin bir odada gripli birisinin öksürmesi, aynı odaya 3 gün sonra giren birisini etkileyebilir. Bu yüzden hastalık son derece bulaşıcı özellik taşıyor ve büyük salgınlara yol açabiliyor. Kuzey yarım kürede Ekim ayının başından, Nisan ayının ortalarına kadar influenza virüsü görülüyor. En sık salgın yaptığı dönem Aralık ayı ortası ile Mart ayı başları olarak kabul ediliyor.
Özellikle kimler aşılanmalı?
İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Grip aşısı gripten korunmak isteyen herkese öneriliyor.Çü
Prof. Dr.İlgün, grip aşısı olması gereken risk grubuyla ilgili şu bilgileri veriyor: “2000 yılında 50-65 yaş gurubu arasındaki insanlar da kuvvetle grip aşısı önerilen gruba dahil edildi. Çü
Grip aşısı yeterince koruyor mu?
Grip aşısının etkinliği kişiden kişiye göre değişiyor. Genç erişkinlerde aşının hastalığı önleme oranının yüzde 70-90 arasında olduğu belirtiliyor. Yaşlılarda aşının ha
Prof. Dr. İlgün, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor: “En sık neden, grip aşısı yapıldıktan sonra gribe benzer bir üst solunum yolu enfeksiyonunun ortaya çıkmasıdır. Unutulmamalıdır ki, influenza virüsünun neden olduğu grip, toplam üst solunum yolu enfeksiyonlarının sadece yüzde 40’ını oluşturur. Oysa başka virüslere ve bakterilere bağlı olarak ortaya çıkan grip benzeri üst solunum yolu enfeksiyonları da vardır. Aşı bunlara karşı koruyucu değildir. Ancak çoğu zaman bu enfeksiyonların seyri gribe göre çok daha hafiftir. Grip aşısı yapılmış birisinde influenza virüsüne bağlı gerçek grip de ortaya çıkabilir. Grip virüsü antijenik yapısını değiştirebilen bir virüstür. Grip aşısındaki influenza virus suşları grip sezonundan 9-10 ay önce belirlenir. Eğer bu süre içinde virüsün antijenik yapısında değişiklik olursa aşının oluşturduğu antikorun virüse karşı koruyuculuğu azalır. Diğer tüm aşılar ya da ilaçlar gibi virüs aşısı da alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor. Ancak bu aşıya bağlı olarak bildirilen ciddi alerjik reaksiyonların oranı son derece düşük.En sık görülen yan etki enjeksiyon bölgesinde ağrıdır. Bu ağrı bazen 2 güne kadar uzayabilir. Ancak genellikle hafiftir ve kişinin günlük aktivitelerine engel olmaz. Nadiren çocuklarda aşı sonrası 6-12 saat kadar sürebilen ateş ve vücut ağrıları görülebilir. Grip aşısı 6 aydan büyük olan herkese güvenle yapılabilir.”
Korunmak için neler yapılmalı?
Gribe neden olan influenza virüsü son derece bulaşıcı bir virüs olduğu için gripli kişilerden uzak durma, sağlıklı beslenme gibi basit önlemlerle önüne geçilmesinin mümkün değil.
Prof. Dr. İlgün, şu önemli noktalara dikkat çekiyor: “Hastalığı önlemek için aşılanma, antiviral ilaçlarla korunma ve hastalığın erken başlangıç döneminde antiviral ilaç kullanma yöntemleri arasında karşılaştırmalı çalışma yapılmış ve aşılanma en etkili yol olarak bulunmuştur. Bir başka konu da vitaminlerin koruyuculuğu. Sadece ülkemizde değil dünyanın her yerinde vitaminlere altından kalkabileceklerinden çok daha ağır misyonlar yükleniyor. Vitamin sözcüğünün kökeni vital amindir, yani protein yapısındaki yaşamsal maddeler. Ancak zaman göstermiştir ki, bu bileşikler ne amin yapısındadır ne de o kadar yaşamsal işlevleri vardır. Vitaminimiz eksik olmasın mutlaka, ancak vitaminlere güvenerek hem aşılanmayı hem de gerektiğinde ilaç kullanmayı aksatmayalım.”
Daha fazla bilgi için : Alo Acıbadem : (212/216) 544 44 44