Neredeyse her hastalıktan kötü beslenmenin sorumlu tutulması, modern hayatın etkisiyle bellerin giderek kalınlaşması, neyi yiyip neyi yemeyeceğimizle ilgili mesaj bombardımanına tutulmamız sonucu nurtopu gibi bir hastalık doğdu. Uzmanlar "ortoreksiya"nın gelecek 10 yılda hızla yaygınlaşmasını bekliyor.
Sağlıklı beslenmenin insan yaşamı üzerindeki olumlu etkisi tartışılmaz elbette. Ancak bunu abartan, yemeğin lezzetinden çok "doğru"luğunu gözeten, hayatı zindana çevirip sosyal ilişkilerini zedeleyen bireylerin sayısı artıyor. Amerikan Diyetisyenler Derneği’nin son yayınlarında, sorunun 10 yıl içinde yaygınlaşacağı belirtiliyor. İngiliz Beslenme Bozuklukları Derneği’ne göre ortoreksiya gelecek yıllarda insanlığı tehdit eder boyutlara ulaşacak.
Ortoreksikler için yiyeceklerin saf, katkısız ve işlenmemiş olması önemli. Bu yüzden çoğu sebze ve meyveyi çiğ yer, vejetaryenliği seçer. Bildiklerinin tek doğru olduğuna inanırlar. Şişenin etiketindeki kalsiyum miktarını çok bulup, içmekten vazgeçebilirler. Yaşamları kısır döngüye girmiştir: Bir sonraki öğünü planlamak, sağlıklı yiyecek satan marketleri dolaşmak, ürünlerin etiketlerini dikkatle incelemek, kara listeler hazırlamak hayatlarının merkezine yerleşir.
Sağlıklı gıdalara bağımlılık geliştiren kişilerin,
diyet yapanlardan farkı yok. İlerlemiş vakalarda hastalar, tıpkı anoreksiya nervoza hastalarında olduğu gibi hızla kilo kaybedebiliyor. Zararlı maddeye karşı duyulan derin korku sebebiyle çok sayıda gıda ve yiyecekten vazgeçiyor. Gide gide beslenme listelerinde sadece bir-iki tür yiyeceğe yer kalıyor. Vücut günlük alması gereken kaloriden mahrum kalıyor. Güçsüzleşiyor. Aynen sağlıksız ve kontrolsüz yapılan diyetlerde olduğu gibi ciddi sağlık sorunları beraberinde geliyor.
Bahçe kiralayıp gübresiz hormonsuz sebze yetiştirdi
59 yaşındaki ev hanımı A.K., kendi farkında olmasa bile tipik bir ortoreksik. Sağlıklı
yemek yeme ve yaşama takıntısı kendini bildi bileli var. Eski evinin karşısındaki boş arsayı kiraladı, bahçe yaptı. Sekiz yıl boyunca, domates, salatalık, soğan, maydonoz, biber, taze fasulye, mısır gibi mutfak ihtiyaçlarını hiçbir kimsayal ilaç, gübre kullanmadan yetiştirdi. Evini taşıyınca semt pazarından alışverişe başladı. Her perşembe, pazardan aldığı yeşillikleri ayrı ayrı yıkıyor, sirkeli sularda bekletiyor, iplere serip kurutuyor, paketleyerek saklıyor. Asla evi dışında yemek yemiyor. Davetlere evde hazırladığı yiyecekleriyle gidiyor. Eve kola, alkol, sucuk, salam, pastırma, mayonez, ketçap sokmuyor. Sigara içirmiyor, patates kızartması asla yapmıyor, bulaşıkları iyi durulamadığını düşündüğü bulaşık makinesini kullanmıyor. Meyve suyunu kendi sıkıyor. Sirkesini dahi kendi yapıyor. Halen evinde mantar yetiştirme hazırlıkları içinde.
Selahattin Dönmez (Uzman Diyetisyen)
BU MODA DEĞİLVAKALAR HER YIL ARTACAK
Ortoreksiya moda değil, algılamayla ilgili ciddi bir sağlık sorunu. Bu takıntı zayıflama diyetlerine başlayanlarda, hamilelerde, vejetaryenlerde ve beslenme haberlerini takip edip hassasiyet geliştirenlerde sık görülüyor. 5’inci Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi’ne, Türkiye’de sağlıklı beslenme takıntısının değerlendirildiği bir çalışmanın sonuçları sunuldu. Araştırma 318 kişi üzerinde yapılmıştı. Katılanların yüzde 45’inde ciddi takıntı bulundu. Kadınlarda daha fazlaydı. Bana başvuran her 100 kişiden 1-2’sinde ortoreksi saptıyorum. Saf, katıksız besin bulma arayışının yoğunluğu, ruh sağlıklarını bozuyor, zamanla aneroksiyaya dönüşebiliyor. Sağlıklı beslenmenin takıntıya dönüşmesi patalojik bir durum.
Treysi Kazmirci (Psikolog)
BELLİ YEMEKLERDEN NEFRET EDİLİYOR
Ortoreksiya sıkı diyetlerin doğal beslenme biçimine dönüştükten sonra kişinin sosyal hayatını ciddi şekilde, olumsuz etkileyecek boyuta ulaşması halidir. Temelinde belli yemeklere karşı nefret vardır. Anoreksiyada amaç zayıflama, ortoreksiyada sağlıklı beslenmektir. Tıpkı anoreksiya nervosa gibi aşırı kilo kaybı ve kalp yetmezliğine bağlı ölümle sonuçlanabilir. Ortoreksikler, kendilerini doğal, saf ve sağlıklı hissetmek ister. Çok sevdikleri halde, sağlıksız olduğunu düşündükleri bir şey yediklerinde suçluluk hissederler. Sağlıksız beslenenleri küçük görür, davranışlarını değiştirmeye çalışabilirler. Aralarında mükemmeliyetçilerin, obsesif-kompulsif bozukluklukları olanların sayısı yüksektir.
Aslıhan Kurt (Psikolog)
MÜKEMMELİYETÇİLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Ortoreksiyanın nedenleri tartışmalı. Kimilerine göre değişen dünya, yeme alışkanlıkları ve modernleşmenin bir sonucu. Kimilerine göre obsesif kişilik yapısına bağlı. Bu tip davranış gösterenler, sağlıklı olma gerekliliği ile ilgili inanç ve tutumlarını birleştirip, beslenme konusunda aşırı kaygılı olur. Gözlenen davranış, sağlıklı olmak adına yeme(me)dir. Kendi standartlarını belirlerler. Alacağı her ürünün içeriğine kafa yoran, besinlerdeki katkı maddelerinin kanserojen olup olmadığı konusunda aşırı saplantılı, sağlıklı beslenmek için çiğ sebze yiyen, et ve süt ürünlerinden kesinlikle uzak duranların bu takıntıya sahip olduğu düşünülmekte. Tedavi için kişi öncelikle sorunu kabul edip, harekete geçmeli.
Kendinizi test edin
İşte sorun tanımlayan Dr. Steven Bratman’ın ortoreksiya testi. Bunlardan en az 4 tanesine "evet" diyorsanız, beslenme kurallarınızı biraz gevşetin. Tüm sorulara "evet" yanıtını veriyorsanız, otoroksiksiniz.
4 Günde üç saatten fazla zamanınızı beslenmenizi düşünmeye ayırıyor musunuz?
4 Yemeklerinizi günler öncesinden planlıyor musunuz?
4 Beslenmenizin kalitesi artarken, yaşamınızın kalitesi azaldı mı?
4 Yediklerinizin besin değerleri, sizce beslenme zevkinden daha mı önemli?
4 Kendinize karşı hoşgörünüz yakınlarda azaldı mı?
4 Sağlıklı beslenme kararlılığı kendinizi daha çok beğenmenizi sağladı mı?
4 Sevdiğiniz, keyif aldığınız besinlerden vazgeçip yerine sağlıklı besinler koydunuz mu?
4 Beslenme düzeniniz, sizi aile ve arkadaşlarınızdan uzaklaştıracak derecede etkiliyor mu?
4 Sağlıklı beslenme düzeninizden biraz uzaklaşınca, suçluluk duyuyor musunuz?
4 Sağlıklı beslendiğinizde kendinizle barışık oluyor ve sağlığınızı iyi kontrol edebildiğinizi düşünüyor musunuz?