Güncelleme Tarihi:
Şişmanlığın tedavisinde tıbbi tedavi yöntemleri belli. Diyet, egzersiz, psikolojik yardım ve davranış değişikliği, ilaç tedavisi ve cerrahi. Ancak bilimseliği kanıtlanmış bu yöntemler dışında sık sık başka denemeler de yapılıyor. Türkiye Diyetisyenler Derneği Bilim Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akman kilo vermek isteyenlerin doğru olmayan çok sayıda yöntem uygulandığını anlatıyor. Bunlar arasında kişiye özel olmayan, gazete ve dergi gibi yayınlarda yer bulunan diyetler, kısa sürede hızlı kilo kaybı sağlayan çok düşük enerjili şok diyetler, yeterli, dengeli ve doğru beslenme alışkanlığı kazandırmayan diyetler, tek tip besine dayalı diyetler, zayıflattığı öne sürülen ve pek çok yan etkisi bulunan ilaçlar, gerçek kilo kaybı yerine vücuttan sadece su kaybına neden olan diüretik(idrar söktürücü) ilaçlar, otlar, çaylar ve saunalar, akupunktur ile birlikte yapılan açlık diyetleri yer alıyor.
DOĞAL SANILIYOR
Kilo vermek isteyenler için alternatif tedavilerin iki çekici yanı var. İlki ürünün kullanıcı tarafından doğal sanılması ve ikincisi de ilaçlardan daha güvenli olduğu düşüncesi. Yrd. Doç. Dr. Akman, “Kilo derdi olanlar belki de yarar görmeyeceklerine inandıkları için, tıbbi tedavi konusunda istikrarlı davranmıyor. Obezite tedavisinde etkili, güvenilir, yan etkisi az ilaçların eksikliği eskiden beri tedavideki başarı oranının düşük kalmasında önemli rol oynadı. Bu da son yıllarda etkileri kanıtlanmış, güvenle kullanılabilen ilaçların kullanıma girmiş olmasına rağmen, hastaların obezitenin tedavisinde bitkisel ürünler, akupunktur tedavileri gibi alternatif tedavi yöntemlerine yönelmelerine neden oluyor” diyor.
İDRAR SÖKTÜRÜCÜ ZAYIFLATMAZ!
Alternatif bitkisel tedavilerin bilimsel kanıtları henüz yeterli olmasa da üreticiler bu bitkileri tablet haline getirdi. Obez hastalar, iştahı ve enerji metabolizmasını düzenlemek ve dolayısıyla kilo vermek amacıyla, sıklıkla destekleyici alternatif tedavi yöntemlerini kullanıyor. Ayrıca bunları sıklıkla kafalarına göre, başka kimyasal ilaçlarla beraber alıyorlar maalesef.
Piyasada kişiye kısa zamanda hızla kilo verdireceği iddia edilen birçok bitkisel zayıflama ürünü bulunuyor. Zayıflamak amacıyla kullanılan bitkiler genellikle mideyi güçlendirici, gaz ve şişkinliği önleyerek sindirim sistemini rahatlatıcı, spazm giderici, idrar söktürücü ve ishal yapıcı etkilere sahip. Zayıflama çaylarında en yaygın kullanılan bitkiler diüretik yani idrar söktürücü olanlar. Diüretik etki göstermelerine bileşenlerinde bulunan potasyum ve kalsiyum tuzları yol açıyor. Yrd. Doç. Dr. Akman, “Zayıflama çaylarının kullanılması sonucunda, vücuttan su ve yağ kaybedilmesi suretiyle iki şekilde ağırlık kaybı söz konusu. Vücuttan su atılmasıyla kilo kaybı sağlıklı bir yol değil. Metabolizmanın dengesini bozuyor. Çünkü organların sağlıklı çalışabilmesi için belli miktarda suya ihtiyaç var” diyor.
Yine besin(diyet) destekleri de benzer amaçla sık kullanılıyor. Ancak besin desteklerin güvenililik ve etkinliğiyle ilgili araştırmalara genel olarak bakıldığında bu konudaki veriler yetersiz. Çünkü güvenlik ve uzun süreli etkinlik için yapılması gereken araştırmalar çok pahalı. Yrd. Doç. Dr. Akman, “Türkiye’de zayıflamak için kullanılan besin desteklerinin başında krom, karnitin ve koenzim Q10 geliyor” diyor. Efedra yasak olmakla birlikte pek çok ürünün içinde halen kullanılıyor.
SİHİRLİ BİR ÜRÜN YOK
Yrd. Doç. Dr. Akman zayıflamak için ürün öneremiyor. “Otuz yıllık meslek yaşamımda danışanlarıma diyet, fiziksel aktivite ve davranış değişikliğinin yanında günde en fazla üç fincan yeşil çay içebilirsiniz diyebildim. Çünkü bazı kişilerde onun bile fazlasının zararları olabiliyor. Örneğin tarçın demek istiyorum... Ama tarçın bazı kişilerde sıkıntılı durumlara yol açabiliyor. Çünkü piyasada iki çeşit tarçın var. Beklediğimiz etkiyi gösteren türü ile diğerinin etkileri çok değişik” diyor.
İnternet veya başka kanallardan alınan ürünlerin bırakın zayıflatmayı, ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği uyarısı yapan Yrd. Doç. Dr. Akman, “Otuz yılda alınan kiloları otuz günde vermek isteyen kişi sayısı çok olduğu için bu ürünlere rağbet çok. Ama sihirli hiçbir ürün yok” diyor.
Daha da fenası bitkisel diye satılan ürünlerin birçoğunda yüksek dozda kimyasallar var. Bitkisel ürün aldığını sanan ve gönül rahatlığıyla içen pek çok kimse ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Yaşamını dahi kaybedebiliyor.
KAFALARINA GÖRE ALIYORLAR
Kilo vermek için başta bitkisel ürünler olmak üzere, alternatif tedavi yöntemlerini deneyenler hiç de az değil. Ayrıca bunları sıklıkla doktora ve beslenme uzmanına danışmadan, verilen kimyasal ilaçlarla beraber almaktan çekinmiyorlar. Yrd. Doç. Dr. AKman, “Şişman olmanın getirdiği medikal, psikososyal, diyet ve fiziksel aktivitenin getirdiği zorluklar düşünüldüğünde ağırlık kaybı için satılan diyetsel desteklerin popülerliği normal karşılanabilir. Ancak diyetsel desteklerin güvenilirliği ve etkinliği ile ilgili araştırmalara bakıldığında, genel olarak bu konudaki verilerin yetersiz olduğu görüyoruz. Çünkü güvenlik ve uzun süreli etkinlik için yapılması gereken araştırmalar çok pahalı” diyor.
Türkiye’de ağırlık kaybı için kullanılan besin desteklerinin başında krom, karnitin ve koenzim Q10 gelmektedir.
AKTARLARDAKİ ORTAM UYGUN DEĞİL
Bitkiler ve ürünlerinin temin edildiği yerlerden biri de aktarlar. Yrd. Doç. Dr. Akman, “Ancak aktarların ortamının çok uygun olduğunu söylemek zor. İçerik ve etki olarak birbirleriyle hiç ilgisi olmayan farklı bitkilere, aynı ismin verildiği dahi tespit edildi. Bu yüzden zayıflamak bir yana, çok ciddi yan etkilerin bile görülebilmesi söz konusu” diyor. Örneğin, aktarlarda en yaygın olarak bulunan zayıflama çayı, Cassia sp. (sinameki) bitkisi ile hazırlanıyor. Fakat bu bitkinin birçok Avrupa ülkesinde toksik etkileri nedeniyle çay seklinde kullanımı bulunmuyor. Hatta kronik kullanımda ölüm vakasıyla karşılaşıldığı biliniyor.
YARIN: Cinsellik ve deri hastalıklarında bitkisel ürün gerçeği
BUNLARI UNUTMAYIN!
Zayıflatma iddialı bitkilerin bilinçsiz kullanımının yol açabileceği sorunlar şöyle:
* Çay veya diğer formlarda hazırlanmış zayıflama ürünlerinin bilinçsizce kullanılması son derece tehlikeli. Özellikle “efedrin” içeren bitki çaylarının tüketilmesi, birçok istenmeyen etkiye neden olabiliyor.
* Bitkisel form çaylarının bileşenine esas olarak laksatif ve diüretik etkileri olan birden fazla bitkisel drog(ilaç) katılıyor. Birden fazla drogun bir arada kullanılması, içeriklerindeki kimyasal maddelerin farmakolojik etkilerini artırıyor ve toksik etkilerin ortaya çıkarıyor.
* Sürekli laksatif(ishal yapıcı) ve diüretik(idrar söktürücü) kullanımı, su ve elektrolit kaybına bağlı olarak kalp ve kas toksisitesi gelişimine ya da kişide daha önceden var olan kalp ve kas bozukluklarının şiddetlenmesine neden olabiliyor.
* Sürekli laksatif ve diüretik kullanımına bağlı olarak potasyum, kalsiyum, magnezyum, B1 gibi çok önemli mineral ve vitaminler vücuttan atılıyor. Bunların ciddi oranda yetersizliğine bağlı kas zayıflığı, solunum kasları felci, nabız düşüklüğü, kalp bloğu(tıkanması, bradikardi(nabız düşüklüğü), kas spazmları, kalbin kasılma gücünün zayıflaması, kalp yetmezliği, psikotik davranışlar, depresyon, kramplar, felç, ölüm gibi çok ciddi sonuçlara yol açabiliyor.
Masum değil hiçbiri!
* Turunç özü ekstresi: Çeşitli araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre turunç ağırlık kaybı için etkili değil. Bununla birlikte güvenliği konusundaki bilgiler sınırlı olduğu için önceden kalple ilgili problemleri ya da hipertansiyonu olanların turunç içeren, zayıflatıcı beslenme destekleri kullanmadan önce dikkatli olmalılar.
* Yeşil çay ekstresi: Obezite tedavisinde etkili olabileceği düşünülüyor. Obeziteden korunma ve verilen kiloların geri alınmasını önleme amacıyla kullanılabileceği belirtiliyor. Yine bazı çalışmalar, yeşil çay tüketiminin kardiyovasküler riskleri, dejeneratif hastalıkları ve kanseri azaltmayla ilişkili olduğunu gösteriyor.
* Meksika biberi: Klinik çalışmalarda, kırmızı biberli yemekler yenen bir öğünün hemen sonrasında kontrole kıyasla vücuttaki enerji tüketiminde belirgin artış görüldü. Ancak bitkinin etkinliği ve yan etkileriyle ilgili güvenilir bilgilerin elde edilebilmesi için kapsamlı klinik çalışmalara ihtiyaç duyuluyor.
* Deniz üzümü ve kafein: Deniz üzümü Orta Asya’da bulunan çalımsı bir bitki. Yapılan klinik çalışmalarda ağızdan alınan 40 mg efedrinin(içinde bulunan) bazal metabolizma hızını arttırdığı ve termojenezisi(ısı üretiminin artması) uyardığı kanıtlandı. İştah baskılayıcı olsa da kalp hızı, kan basıncı ve ısı üretimini de arttırıyor. Etkisini artırmak için bazen kafeinle kombine ediliyor. Yalnız başına deniz üzümü de kafein de belirgin olarak kilo verdirmiyor. Ancak 6 aydan fazla efedrin-kafein kombinasyonu kullanımı ile yüzde 16’ya varan oranda kilo kaybı görülebileceği bulundu. Yapılan çalışmalar efedra ve kafein karışımlarını birkaç açıdan göreceli olarak güvenilir bulsa da, diğer bir kısmı bu karışımların ciddi sağlık sorunlarıyla ilgili riskleri arttırdığını ortaya koyuyor.
* Kafein: Araştırmalar yüksek doz kafeinin etkili olduğunu gösterdi. Kafein, sempatik sinir sistemi aktivitesini arttırıyor. Obezite ise düşük sempatik aktiviteyle ilişkili. Hayvan ve insanlarda ayrı ayrı çalışıldı. Küçük çalışmalar kafeinin lipolizi, dolaşan serbest yağ asidi düzeyini ve oksijen kullanımını arttırdığı gösterildi.
* Guarana: Güney Amerika’daki bazı içeceklerde bulunan yoğun kafein kaynağı. Birçok diyetsel destekte, Epfedra veya diğer bitki ekstreleriyle karışık olarak bulunuyor. 45 gün süreyle kullanıldığında şişman bireylerde anlamlı bir şekilde gastrik boşalmayı geciktirdiği ve ağırlık kaybı sağladığı bir çalışmayla gösterildi. Bunun dışında güvenliği ve yan etkileri tam olarak bilinmiyor.
* Öte yandan Kanada’da 2002 yılında obezite tedavisi amacıyla pazarlanan Ephedra ürünlerinin toplatılmasına karar verildi. Amerikan İlaç ve Besin Dairesi (FDA) 2004 yılında toksik etkileri nedeniyle Ephedra içeren ürünlerin kullanımını yasakladı. Tüm yan etki ve tehlikelerine rağmen piyasada Ephedra, kafein içeren guarana, kola meyvası, mate, yeşil çay ve huş ağacı kabuğu ekstresi (veya aspirin) kombinasyonlarını içeren tablet ve kapsül formunda ürünler satılıyor. Ephedra ve efedrin içeren ürünlerin, koroner tromboz, diyabet, glokom, kalp hastalıkları, hipertansiyon, tiroid hastalıkları, prostat büyümesi ve böbrek yetmezliğinde kullanımı sakıncalı.
* Bladder wrack (Fucus vesiculosus): Bir deniz yosunu olan fucus vesiculosusun en önemli etken maddesi iyot. Deniz yosunları yüksek iyot içeriklerinden dolayı tiroid hormonu üretimini arttırıyor ve buna bağlı metabolizmayı hızlandırıp yağ yakımı sağlıyor. Preparatları zayıflamaya yardımcı olarak pazarlansa da bitkinin kilo verdirmede etkinliğini destekleyen bilimsel çalışma bulunmuyor. Ayrıca bitkinin yüksek miktarda kullanılması hipertiroidizme neden olabiliyor. Tiroid hastaları ve sodyumdan kaçınması gereken hastalar tarafından kesinlikle kullanmamalı.
* Spirulina: Yüzde 65-70 protein içeren değerli bir besin. Fenilalanın içeriği nedeniyle iştah baskılayıcı olduğu düşünülüyor. Ancak etkinliği ve güvenilirliğini gösteren bilimsel veriler yetersiz.
* Guarana: Son zamanlarda piyasaya çıkmış ürünlerin birçoğunda guarana tohumları bulunuyor. Danimarkalı bilim adamlarının 180 obezite hastası ile yapmış oldukları çift körlü bir çalışmada, 24 hafta süresince Ephedra ile kombine guarana verilen hastalarda belirgin kilo kaybı gördü. Yapılan çift körlü, çok merkezli diğer bir klinik çalışmada, Ephedra-guarana kombinasyonu kullanan hastaların yüzde 54’ünde santral sinir sistemi üzerinde başta huzursuzluk olmak üzere bazı yan etkiler görüldü. Bu yan etkiler tedavinin ilk ayından sonra belirgin olarak azaldı. Ancak “güvenilir” demek için çok erken, başka araştırmalara muhtaç.