Güncelleme Tarihi:
Genellikle yaşlılık hastalığı olarak bilinen kataraktı ‘Göz bebeğinin arasında bulunan ve görmeyi sağlayan göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasına bağlı olarak görmenin azalması ile sonuçlanan bir hastalık’ olarak tanımlayan Göz Vakfı İdealtepe Göz Merkezi Op. Dr. Gülina Kargül, hastaların yüzde 90’ının 60 yaşın üzerinde olduğuna dikkat çekti. Yenidoğan bebeklerde, çocuklarda, gençlerde ve orta yaşlılarda da bu hastalığın görülebildiğini dile getiren Kargül, “Kataraktın erişkinlerde oluşmasının en önemli nedeni lensin yaşlanmasıdır. Çocuklarda ise metabolik hastalıklar, akraba evliliği, anne karnında geçirilen hastalıklarla, gebelikte ilaç kullanımı, mikrobik durumlar ve yaralanmalar etkili olur” diye konuştu.
“GİDEREK ARTAN BULANIK GÖRME, IŞIKTAN ŞİKAYET BELİRTİ OLABİLİR
Kataraktın tek tedavisinin ameliyat olduğunu ifade eden Op. Dr. Gülina Kargül, katarakt ameliyatı için kullanılan teknoloji ve göz içine konulan merceğin kalitesinin ameliyatın başarısını ve en önemlisi hastanın görme kalitesini belirlediğini söyledi.
Hastalığın belirtileri hakkında bilgi veren Kargül, “Giderek artan bulanık görme, ışıktan şikâyet ve kamaşma, güneşli günlerde görmenin bozulması, renklerin zor ve soluklaşması, gözlük numarasının sık değişmesi, göz yorgunluğu ve baş ağrısı, gece görüşünde azalma, tek gözle çift görme, belirtiler arasında olabilir” dedi.
Kargül, “Görme miktarı hastanın günlük ihtiyacını karşılayamıyorsa, katarakt hastanın göz tansiyonunu yükseltiyorsa, doğuştan kataraktlarda görme azlığı ve şaşılığa yol açabilecek durumlarda katarakt ameliyatı kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.
“GÜNLÜK HAYATA AMELİYATTAN SONRA HEMEN DÖNÜLEBİLİYOR”
Katarakt ameliyatında uygulanan fako yöntemi hakkında açıklamalarda bulunan Kargül, “Bu yöntemle yaklaşık 2 mm’lik küçük bir kesikle göz içerisine girilerek ultrason enerjisi kullanılarak bulanıklaşmış lens parçalanarak dışarı alınır ve yerine göz içi merceği yerleştirilir. Fako yöntemiyle ameliyat olan hastaların görme seviyeleri çok kısa sürede yükselmekte ve günlük hayatlarına ameliyattan neredeyse hemen sonra dönebilmektedirler” diye konuştu.
UYGUN MERCEĞİ GÖZ DOKTURU SEÇMELİDİR
Ameliyatta yerleştirilecek göz içi merceklerinin özellikleri hakkında konuşan Kargül, “Günümüzde tek odaklı yani uzak veya yakını net gösterebilecek şekilde üretilmiş merceklerin yanında son dönemlerde daha çok sözü edilen hastanın hem uzağı hem de yakını net görmesini sağlayan çok odaklı mercekler vardır. Hastanın beklentisini ve gözün yapısını değerlendirerek uygun mercek göz doktoru tarafından seçilmelidir” dedi.
Ameliyat esnasında genel anestezinin çoğunlukla çocuklarda tercih edildiğine vurgu yapan Kargül, “Damlalarla göz uyuşturulması (topikal anestezi) ile ameliyat mümkündür” ifadelerini kullandı.
AMELİYAT SONRASI NE YAPILMALI?
Ameliyat sonrası gözün genellikle bandajla kapatıldığını hatırlatan Kargül, “Göze baskı yapılmamalı ve ovuşturulmamalıdır. 2-3 hafta gibi bir süreyle damla kullanılır. Ameliyat sonrası 1. gün 1. hafta ve 1.ay kontroller yapılır. TV izlemek, okumak göze zarar vermez” dedi.
KATARAKT YENİDEN OLUŞMAZ
Kataraktın yeniden oluşmadığını vurgulayan Kargül, “Merceğin içine yerleştirildiği zar zamanla kesifleşebilir. Bu ikincil katarakt olarak isimlendirilse de aslında katarakt değildir. Yaglaser denilen bir tür laserle bu kesifleşme giderilebilir” açıklamasında bulundu.