Yeni yılda daha mutlu olmak için neler yapmalı?

- Zor bir yıl geçirdik, psikolojik olarak da zorlandık, bu yılı daha iyi geçirmek için neler yapalım?

Birey olarak yaşantımızı sürdürürken, büyük bir havuzun içinde kulaç atıyoruz. Havuz suyu kirliyse tabi ki hepimiz bundan etkileniyoruz, biz sağlıklı olsak bile toplumsal ve sosyal olaylar bizi etkiliyor. Bu noktada etkilenme derecemiz, olayın ne kadar merkezindeyiz, bedensel ve ruhsal bütünlüğümüzü sarsacak etkiler yaşadık mı, hassasiyetlerimiz ve bu istenmeyen olaylar karşısında nasıl bir pozisyon aldığımız önemli. En kötüsü hareket etmeyi bırakmak. Dayanamadığımız durumda hareket edecek gücü bulamayabiliriz. Durup biraz dinlenelim ama o sırada çıkış yolunu da göremeyebiliriz, çünkü ağır psikolojik zorlanmalar, gözümüzün önüne bir perde indirir ve böyle bir durumda donakalabiliriz. Oysa çıkış yolu çok yakınımızda olabilir. Bu ve benzeri durumlar yaşanıyorsa mutlaka psikolojik destek almalı, bir profesyonelle görüşmekten çekinmemeliyiz.

- Peki, sosyal ve toplumsal olaylardan az etkilenmek için ne yapmalıyız? Gerçekten uzak kalmak, bakmamak, okumamak çözüm mü? 

Duyarlılık, vicdan, adalet gibi bizi insan yapan kavramları, “Bana zarar veriyor”, “Hayata devam edemiyorum”, “Umutsuzluğa

sevkediyor” diye elden bırakmak, duyarsız kalmak pek mümkün değil. Travmalara, acı olaylara sırtını dönmek, istenmeyen olayları yaratan kaynar kazanın altına bizim de odun atmamız olur. Travmaya kör, sağır kalmak, sorunu çözmez karmaşıklaştırır. Buna karşılık bize yakın ya da uzak, felaketlere kilitlenir, tüm dikkatimizi oraya verirsek te günlük yaşantımıza devam etmemiz epey güçleşir. Burada ince bir çizgi var. Yanlışı söylemek, haksızlığa karşı koymak, doğru ve dürüst yaşamaya çalışmak, adil davranmak, işimizi iyi yapmak, bireysel aydınlamamızı sürdürmek, bilgi ve düşünceleri paylaşmak, kendi yaşam çemberimiz, etki alanımızda bunları sağlamaya çalışmak önemli bir eylem. Küçümsenmemeli. Dünya daha adil ve barışçı bir gezegen haline çok uzun zaman dilimi içinde, kişisel aydınlanmaların, farkındalıkların artması ve bunun toplumsal bir dönüşüm yaratması ile gelebilir. Yani önce biz kendi içimizde ve çevremizde, şartlar ne olursa olsun barışı sağlamaya çalışalım ve ilkelerimizde direnelim.

- Bazı insanlar kişilik özellikleri ya da büyürken öğrendiği düşünce kalıplarıyla depresyona daha yatkındır. Bunlar nelerdir ve nasıl üstesinden gelinebilir? 

HER OLUMSUZLUKTAN DERS ÇIKARIN AMA YARININIZI HARCAMAYIN

- Olumsuz pek çok kişisel olay yaşanmış olabilir, burada gidenler ve kayıplar için yas tutmak, bugünü ve yarını da bu karamsar ruh haliyle harcamak yerine, bu olaydan ne çıkardım, benim dışımdaki nedenlerle de gelişmiş olabilir mi, ne yaparsam bir daha yaşanmaz, bana bu olay ne kazandırabilir, benimle, bakış açımla, davranışımla ilgili değişmesi gerekenler neler diye düşünmeliyiz.

HAYAT SİYAH VE BEYAZ DEĞİL “GRİ”LERE DE YER AÇIN

Her olay ya hep siyah ya hep beyaz, mutlak olumlu ya da olumsuz değildir. Kişiler için de benzeri düşünmek gerekir. Kimse yüzde yüz melek ya da yüzde yüz şeytan değil. Herkesin hatası, eksik yanı, öfkeli ve kontrolsüz anı olabilir. Bu durum onlarla iletişimi kesmemiz için yeterli bir neden değildir. Bu tür radikal kararlarla çevremizi daraltır, zarar gören biz oluruz. Bazen de bir insanın olumsuz bir tepkisini kişiselleştirir ve bize yapılan hakaret, düşmanca bir tavır gibi düşünebiliriz. Oysa insanlar kendi iç malzemesi, o sıradaki duygudurumu ile dışarıdaki herkese benzer tepkiler verir. Bu tepki bizimle ilgili olmayıp tamamen karşımızdaki kişinin kişilik özellikleri ile ilgili olabilir.

KENDİ KENDİNİZİ ENGELLEMEYİN

Çoğu zaman kendi içimizde kendimize dönük yasakları, eleştiriyi topuma ve çevremize yansıtarak bizimle ilgili olumsuz düşünüyorlar diyerek acı çeker, geri çekilir, hareket kabiliyetimizi kendimiz sınırlarız. Oysaki çevremizdekiler bizim bu kuruntularımız ve güvensiz yanımızın çoğu zaman farkında değildir ve biz zaman akarken kenara çekilip oyundan çıkarız.

HER KÖTÜ OLAYI GENELLEMEYİN

Genelleme yapmaktan kaçınmak gerekir. Bir basamakta tökezlediniz diye sonrakiler de aynısı olacak diye bir kural yok. Birbiri ile bağlantısız olaylar arasında bağlantılar kurup hepsinin aynı olumsuz sona gideceği, bizim yazdığımız bir senaryo olabilir. Sürekli kötü senaryolar yazmak, felaket haberleri beklemek yine bizim hareket etmemizi engeller.

YARGILAMAYIN

Kendimize ve çevremize karşı yargılayıcı olmamak gerekir. Kişinin kendine yönelttiği ağır eleştiri, kendine güvenini, işlevselliği yani çalışma ve sosyal hayatı olumsuz etkiler.

- Zorlu, sıkıntılı süreçlerden geçen kişiler, yeni yılı nasıl karşılamalı, ne beklemeli, nasıl planlamalı?

Sonsuz ve sınırsızca akıyor görünen zamanın nasıl aktığını anlamak, tanımlamak, hatırlamak, beklentilerimizi planlamak için bazı tarihsel noktalar, yeni yıl, yıl dönümleri, doğum günleri kritik önem taşır. Örneğin fiziksel sağlıkla ilgili hedefler, daha dengeli bir yaşam kurmaya çalışmak, uykuyu düzenlemek, sigarayı bırakmak, kilo vermek, egzersiz yapmak, yeni alışkanlıklar, beceriler, hobiler kazanmayı hedeflemek için yeni yıl iyi bir başlangıç noktası olabilir. Yeni yılın umut veren beklentilerle gelmesi de işe yarayabilir. Hedeflerin gerçekçi ve ulaşılabilir olması ve kişideki yaşam tatminini, kendine güveni arttırması önemli. Herkese güzel bir yıl dilerken kendimiz için de dilekler ve hedefler oluşturmak, bunlardan korkmadan bahsetmek gerekir.