Güncelleme Tarihi:
Bahar kapıya dayandı, bu da evlerde mevsimsel temizliğin tüm hızıyla devam ettiği anlamına geliyor. Ancak asıl önemsenmesi gereken noktalardan biri olan buzdolapları çoğu zaman gözden kaçıyor.
Yapılan yeni bir araştırmaya göre, evlerdeki buzdolaplarında 1,8 milyondan fazla bakteri yaşıyor. Üstelik bu bakteriler solunumdan kemik ve kalp enfeksiyonlarına kadar pek çok hastalıkla bağlantılı.
Buzdolaplarında gelişen bakterilerin çoğu yıkanmamış sebzelerden ve çapraz kontaminasyondan kaynaklanıyor. Bu nedenle ABD Tarım Bakanlığı (USDA), yiyeceklerin bakteri üremesini önlemek için hava geçirmez kaplara yerleştirilmesi ve üst raflarda tutulması gerektiğini belirtiyor. Bakanlık yumurtaların dolabın kapısında değil de karton kutusunda rafta saklanması konusunda da uyarıyor.
BUZDOLABI SÜREKLİ TEMİZLENMELİ
Buzdolabını düzenli olarak temizlemek pek çok kişinin ihmal ettiği bir durum. Ancak evimizin en önemli eşyası, her santimetrekaresinde barındırdığı 2 bine yakın riskli bakteri sebebiyle ilk sıralarda olmayı hak ediyor.
Buzdolaplarında iki farklı mikrop ailesi yaşıyor: Patojen yani hastalık yapan bakteriler ve bozulmaya neden olan bakteriler. Hastalık yapan bakteriler, 4 derece ile 60 derece arasında gelişebiliyor, gıda kaynaklı hastalıklara neden oluyor, ancak çoğu zaman gıdanın tadı, kokusu veya görünümünü etkilemiyor.
Bozulmaya neden olan bakteriler ise buzdolabı gibi düşük sıcaklıklarda da üreyebiliyor ve gıdanın tadını, kokusunu ve görünümünü etkiliyor.
Mutfakların olmazsa olmazı buzdolabındaki tehlikeyi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanları Prof. Dr. Ayşe Sesin Kocagöz, Prof. Dr. Funda Timurkaynak ve Gıda Mühendisi Ebru Akdağ ile konuştuk.
MİKROORGANİZMALAR GIDALARDA HIZLA ÇOĞALIR VE HASTALIK YAPICI SEVİYEYE ULAŞIR
Mikroorganizmaların doğada her yerde bulunduğunu söyleyen Ebru Akdağ, “Toprakta, havada, suda ve gıdalarımızda mikroorganizmaların yer alması doğaldır. Bunlar nemli ve uygun sıcaklıklardaki ortamlarda besinlerin üzerinde hızla çoğalırlar ve hastalık yapıcı seviyeye ulaşırlar. Buzdolabının doğru sıcaklıkta olması bunları yok etmez, sadece gelişimlerini yavaşlatır veya durdurur. Dolayısıyla buzdolabını açtığınızda etraftan gelen mikroorganizmalara ek olarak buzdolabındaki başta çiğ hayvansal ürünler ve meyve sebze olmak üzere, gıdalardaki mikroorganizmalar zamanla yayılır” ifadelerini kullandı.
BUZDOLABINDA ÇİĞ ET SAKLARKEN DİKKAT!
Buzdolabında bulunan çiğ et, tavuk ve balığın yapıları gereği hayvanlarda bulunan mikroorganizmaları taşıdığını söyleyen Funda Timurkaynak, “Hayvan bağırsaklarında bulunan bakteriler, ağız yoluyla alındıklarında insanda ishale neden olabilir. En sık Salmonella türleri kamplibobakter ve Shigella, insan sağlığını tehdit eder” dedi.
Timurkaynak sözlerini sürdürdü:
“Çiğ et, tavuk ve balığın suları akmayacak şekilde paketlenmesi ve pişmiş gıdalarla yan yana bulundurulmaması, mümkünse ayrı raflara konulması gerekir. Buzdolabında çiğ etlerin suları aktığında ya da yumurta kırıldığında kontaminasyon oluşabileceği için bu alanlar mutlaka su ve sabunla detaylı bir şekilde temizlenmeli.”
ÇİĞ SEBZELER TAHMİN EDİLDİĞİ KADAR MASUM DEĞİL
Buzdolabındaki belki de en masum gözüken şey sebzeler…
Çiğ sebzelerin yetiştirildiği süreçte kanalizasyonun karıştığı kirli suyla yapılan sulamaların, sebze ve meyvelerde bağırsak bakterileriyle kolonizasyona yol açtığını ifade eden Timurkaynak, “Bu nedenle sebze ve meyvelerin tüketilmeden önce iyice yıkanması gerekir. İyi yıkanmamış sebze ve meyvelerin tüketilmesiyle kolera dahil birçok bakteri ile salgınlar ortaya çıkabilir” dedi.
2019 yılında yapılan bir araştırmada bilim insanları, 10 farklı buzdolabının her birinden sebze çekmecesinden, alt raftan, üst kapı rafından, arka duvardan ve dış kapı kolundan olmak üzere beşer numune aldı. 50 örnekten 19'unda Aeromonas bakterisi, Enterobactera clocae ve Klebsiella oxytoca bulundu.
MİKROPLARIN ÜREMESİ 5 DERECENİN ALTINDA DURUR
Buzdolabının işlevinin soğuk derecelerde gıdaların güvenli bir şekilde saklanmasını sağlamak olduğunu söyleyen Ayşe Kocagöz, “Buzdolabı, düşük sıcaklıkları sayesinde gıda üzerinde bulunan mikropların üremelerini yavaşlatıp, yayılmasını engelleyebilir. Ancak bir süre sonra mevcut tehlikenin yok edilemeyeceği bilinmelidir. Gıdalar mikroorganizmalar için besleyici ortam içerirler. Özellikle nemli ortamlarda 5 ila 60 derece arasında bakteriler hızla ürerler. Ancak 5 derece sıcaklığın altında üreme durur” açıklamalarında bulundu.
BUZDOLABININ KAPISINI AÇIK BIRAKMAK MİKROPLARIN HIZLI ÜREMESİNE SEBEP OLUR
Buzdolabının kapağının uzun süre açık tutulmaması gerektiğinin altını çizen Kocagöz, “Açık bırakmak içerideki sıcaklığın artmasına, bunun sonucunda da mikropların daha hızlı üremeye başlamasına sebep olur. Mikroplar buzdolabına, içine konan gıdalar ile girer. Bu nedenle tüketilebilecek kadar gıdanın buzdolabına konması, dolabın tıka basa doldurulmaması önemlidir. Çok doldurulan buzdolabında hava sirkülasyonu yeterli olamadığı için hedeflenen soğutma dereceleri eşit olarak tüm alanlara ulaşamaz” dedi.
KLEBSİLLA
Klebsiellanın pnömoni, kan dolaşımı enfeksiyonları, yara veya menenjit gibi farklı enfeksiyonlara neden olabilen bir bakteri türü olduğunu ifade eden Ebru Akdağ, “Bu bakteriye toz, su, hayvan dışkısı ve kümeslerde rastlanabilir. Klebsiella bakterilerinin, son zamanlarda bazı antibiyotiklere karşı direnç geliştirdiği gözlemlendi. Enfekte insanlar (hastalık semptomları olan veya olmayan), Klebsiella için birincil kaynaktır, yani insanlardan bulaşabilir. Ayrıca toprak, yüzey suyu ve bunlarla kirlenmiş kümes hayvanları veya bitkilerde bulunma ihtimali de göz ardı edilmemeli” dedi.
BASİL (BACILLUS)
Basil bakterisinin toprağın yanı sıra hayvanların bağırsaklarında ve bitkilerde de bulunabileceğini söyleyen Akdağ, “Bazı türleri patojenik olabilir ve özellikle gıda zehirlenmesine yol açabilir. En bilineni Bacillus cereus. Bu tür, kusma ve ishal sendromuna sebep olabilir. Bacillus cereus ile kontamine olmuş gıdaların yenilmesinin ardından bağırsakta toksinler üretildiğinde ortaya çıkar. Kusma semptomları genellikle kontamine gıdanın alınmasından yarım saat ila 5 saat sonra başlar. Genellikle de 6 ila 24 saat içinde kaybolur. İshal sendromunda ise ishal, bazen kan ve ayrıca karın ağrısı içerebilir. Semptomlar genellikle kontamine gıdanın alınmasından 8 ila 16 saat sonra başlar. Genellikle semptomlar 12 ila 24 saat içinde kaybolur” ifadelerini kullandı.
Akdağ, basilin büyümesini ve toksin oluşumunu önlemek için yapılacakları şöyle sıraladı:
-Yiyeceklerin 60 derece üzerinde bir sıcaklıkta veya 4 derece altında tutulduğundan emin olun.
-Pişmiş gıdaları 2 saat içerisinde buzdolabına kaldırın. Eğer kolayca soğuyamayacak kadar büyük hacimdeyse, gıdayı küçük porsiyonlara ayırıp buzdolabına yerleştirin.
-Yiyecekleri yeniden ısıtırken, sıcaklığın en az 74 dereceye ulaştığından emin olun.
-Basil toprakta doğal olarak bulunduğu için makarna, pirinç gibi ürünlerde de yer alması yüksek ihtimaldir. Bu nedenle mümkünse makarna, pilav gibi ürünleri bir kereden fazla ısıtmayın.
SERRATIA
Akdağ, Serratia bakterisinin toprakta, sucul ortamlarda, hayvan bağırsaklarında ve bitkilerde yaygın olarak bulunduğunu söyledi ve ekledi: “Bazı türleri patojeniktir ve insanlarda enfeksiyona neden olabilir.”
ENTEROBAKTER
Enterobakter familyası üyelerinin gıda mikrobiyolojisini en fazla ilgilendiren bakterilerden biri olduğunu söyleyen Akdağ, “Bu familya, pek çok farklı türden oluşur ve doğada toprak, su, bitki, hayvan bağırsakları ve diğer çevresel örneklerde bulunabilirler. Fmilya içindeki bazı türler, özellikle Salmonella, Escherichia coli ve Shigella gibi türler insanlarda enfeksiyonlara neden olabilirler. Bu ailenin üyeleri septisemi, pnömoni, menenjit ve idrar yolu enfeksiyonları dahil fırsatçı enfeksiyonların başlıca nedenleridir. Gastrointestinal sistemdeki birçok rahatsızlık için riskler de oluştururlar” ifadelerini kullandı.
AEROMONAS HYDROPHİLA
Bu mikroorganizmanın soğuğa dirençli olduğunu ve buzdolabındaki gıdalarda üreyebileceğini söyleyen Akdağ, “Aeromonas hydrophila enfeksiyonu, gastrointestinal veya gastrointestinal olmayan komplikasyonlara neden olabilir. Gastrointestinal enfeksiyonun belirtileri, sulu ishal ile kanlı ishal arasında değişir. Bu enfeksiyona bağlı oluşabilecek gastrointestinal olmayan komplikasyonlar arasında böbrek hastalığı, yara ve yumuşak doku enfeksiyonu, menenjit, solunum yolu enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonu bulunur” dedi.
LISTERIA
Diğerlerinin aksine, Listeria bakterisinin buzdolabı ve dondurucuda çoğalabildiğini söyleyen Akdağ, “Bu bakteri toprakta, suda ve bazı hayvanlarda, özellikle tavuk ve sığırlarda bulunabilir. Ayrıca, çiğ süt ve çiğ sütten yapılmış gıdalarda da bulunabilir. Bu bakteriler, uygun pişirme ve pastörizasyonla öldürülebilir. Kendimizi hastalık riskinden korumak için tüm meyve ve sebzeleri yemeden, kesmeden veya pişirmeden hemen önce akan su altında yıkamamız gerekir. Buna kabuğunu soyacağınız meyveler de dahildir” ifadelerini kullandı.
Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buzdolabı ve dondurucuları düzenli olarak temizlemek önemlidir. Listeria, özellikle et sularının dökülmesiyle diğer yiyeceklere ve buzdolabınıza bulaşabilir. Buzdolabınızın iç duvarlarını ve raflarını ılık su ve sıvı sabunla temizleyin, ardından durulayın. Listeria bakterisinin neden olduğu hastalık için en fazla risk taşıyan grup hamile kadınlardır. Gebe kadınlarda listeriyoz, düşük, ölü doğum ve yeni doğan bebeklerin ciddi şekilde hastalanmasına neden olabilir. Listeriyoz için risk altındaki diğer gruplar arasında yaşlı yetişkinler, bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler, kanser, diyabet, böbrek hastalığı ve organ nakli hastaları gibi belirli kronik tıbbi durumları olanlar yer alır. Enfeksiyonun semptomları ateş, halsizlik ve bazen ishalle devam eden kusmayı içerir. Kuluçka süresi 3 ila 70 gün arasında olabilir ve hastalık, kişinin hastalık başlamadan önceki sağlığına bağlı olarak günler veya haftalar sürebilir.”
GIDAYI KORUYABİLMEK İÇİN BOZULMAYA SEBEP OLAN ETKEN BİLİNMELİ
Gıda kalitesinin nasıl korunacağını ve bozulmanın nasıl önleneceğini anlamak için buna neyin sebep olabileceğinin bilinmesi gerektiğinin altını çizen Akdağ, “Gıda bozulmasını mikroorganizmalar, enzimler, hava, ışık, böcekler, kemirgenler, parazitler ve fiziksel hasar, sıcaklık, zaman gibi faktörler etkiler. Bakteriler gözle görülmez ve ayrıca her zaman da gıdanın görüntüsü ile kokusuna etki etmez. Dolayısıyla genellikle buzdolabımızda bulunduklarını anlamak kolay değildir. Elbette kötü koku, renk ve çiğ hayvansal üründen sızma, bulaşma olması durumunda beklemeden buzdolabınızı temizlemelisiniz. Öte yandan ortada hiçbir sinyal olmasa da buzdolabı kullanım alışkanlıklarınıza (açılma sıklığı, doluluk, içerisindekiler vb.) bağlı olarak periyodik temizlik yapılmalıdır” açıklamalarında bulundu.