Güncelleme Tarihi:
Aslında bu sözler tıbbi bilgimiz bu kadar gelişmeden önce de acının ve yasın vücutta bazı etkilere neden olduğunu bize anlatır nitelikte. Şimdilerde yeni bilimsel araştırmalar da bunu destekler bilgiler ortaya koyuyor. Mesela ‘Aging and Immunity’ dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, yaşlılar arasında çok sevilen birinin ölümünün sonrasında bu yaşlı grup üyelerinin bulaşıcı hastalıklara karşı daha savunmasız olduğunu gösteriyor.
Bunun dışında yaşlı bir çiftten biri hayata gözlerini yumduktan sonra diğerinin hiçbir sağlık problemi olmamasına rağmen hastalanıp öldüğü hikâyelerini hepimiz duymuşuzdur. Hatta çoğumuz bunu gözlerimizle görmüşüzdür. İşte Birmingham Üniversitesi’nde davranışsal tıp profesörü Anna Phillips ölüm sonrasındaki psikolojinin yakınların bedenleri üzerindeki etkilerini araştırmak için bir çalışma ortaya koyuyor.
Yas dönemi bağışıklığı düşürüyor
Araştırmada yakın zaman önce sevdiği birini kaybetmiş ve yasını tutan; yaşları ortalama 32 olan bir grup ve yine ortalama yaşları 72 olan diğer bir grup insanı inceliyor. Araştırma sonucunda yaşı büyük olan grupta vücudun enfeksiyondan korunmak için kullandığı beyaz kan hücresi olan nötrofillerinde azalma olmadığı ancak işlevlerinin azaldığını saptıyor. Genç grupta ise –iki grup yastan aynı derecede etkilenmiş olmasına rağmen- nötrofillerin etkinliğini güçlendiren DHEA hormonunun azaldığı dolayısıyla bu kişilerin stres hormonu kortizole karşı daha güçsüz hale geldiğini buluyor. İki grup arasındaki bu farklılık ise yaşla ilgili hormonal dalgalanmalara bağlanıyor.
Dolayısıyla araştırmalar ortaya koyuyor ki; ölüm gibi ağır bir durumla karşı karşıya kalmak özellikle yaşlı bünyeleri enfeksiyona karşı daha savunmasız bırakabiliyor. Ancak uzmanlar, hormon takviyeleri ve benzer ilaç tedavileriyle stres riskini azaltmanın mümkün olduğunu söylüyor.
Yas dönemi aslında tüm vücudu etkiliyor
Ancak yas döneminde tek risk bağışıklığın düşmesi de değil. Araştırmacılar bir eşin ölümünün ardından insanların daha fazla ilaç aldığını ve genel sağlık durumlarını kötüleştirdiklerini söylüyor. Ayrıca kederin, fiziksel ağrıyı arttırdığı, kan basıncını, kan pıhtılarını ve iştah kaybını arttırdığı hatta insanların yiyeceklerden daha az zevk almasına neden olduğu tespit edilmiş.
Destek almak önemli
Bu dönemi daha hafif bir şekilde atlatmanın ise bazı çözümleri tabii ki bulunuyor. İnsanlarla iletişimi kopartmamak, duygularınız hakkında konuşmak, üzüntünüzün farkında olup onu yadsımadan yaşamak, hayatın devam ettiği gerçeğini kendinizi kötü hissetmeden kendinize hatırlatmaya çalışmak alınabilecek ilk önlemlerdendir. Eğer üstesinden gelemediğinizi düşündüğünüz noktada ise bir profesyonelden yardım almak size sandığınızdan çok daha iyi gelecektir.