Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin 3. yüz nakli operasyonuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında, Gazi Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Sacit Turanlı, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Selahattin Özmen ve Prof. Dr. Sühan Ayhan açıklamalarda bulundu.
Organ bağışında bulunan aileye teşekkür eden Turanlı, yüz nakli ameliyatının üniversite ve Türk tıbbı açısından büyük başarı olduğunu söyledi.
Hasta haklarına saygının önemine işaret eden Turanlı, vericinin kol ve bacaklarının ailesince bağışlanmadığını, bunda bununla ilgili önceki olayların etkili olduğunu düşüncesini taşıdığını dile getirdi.
Turanlı rızası olmadan hastayı basının önüne çıkarmayacaklarını bildirdi.
ÜÇ BOYUTLU NAKİL
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Selahattin Özmen de operasyonun çok uzun ve zor bir süreç olduğunu belirterek, Sağlık Bakanlığı'na desteğinden dolayı teşekkür etti.
Yüz nakli yapılan hastanın durumuyla ilgili de bilgi veren Özmen, 6 yıl önceki ateşli silahla yaralanma sonucu hastanın orta yüz bölgesinin tamamen parçalanmış durumda olduğunu, hasarlı üst çene, burun, yumuşak doku, damak ve dudağın yerine konmasının gerektiğini söyledi.
"ÜLKE OLARAK ÇOK ÇOK ÜST DÜZEYDEYİZ"
“Vericinin burun kökünden itibaren üst çene dahil alınan kemik yapısının, yumuşak dokular ve kıkırdakla beraber üç boyutlu olarak hastaya nakledildiğini” bildiren Özmen, “Tüm yüz nakline göre biraz daha ince damarlar kullanmak zorunda kaldık. Biraz daha üst seviyeden damarlar kullandık” dedi.
Her hastaya tüm yüz nakli yapılması gerekmediğini vurgulayan Özmen, şu bilgileri verdi:
“Çünkü bunlar kompleks işler ve reddedilme durumu har zaman olabilir. Biz normal olan diğer dokuları da alıp atsak onun yerine vericinin yüzünü koysak ve bu reddedilirse eldeki her şeyi kaybetmiş oluruz. Onun için ne gerekiyorsa onu nakletmek lazım. Hasta seçimini de çok dikkatli yapmak gerekiyor. Bu olayın tıbbi, cerrahi, etik olarak kompleks bir süreç olduğunu akılda tutmak lazım. Bir dokuyu bir yerden alıp diğer tarafa takmak zor bir şey değil. Mikrocerrahi yapan herkes bunu yapabilir. 4 hastane bu nakiller için izin aldı, ama Türkiye'de bunu yapabilecek en az 100 adam olduğunu biliyorum. Mikrocerrahi alanında Avrupa'nın en iyisiyiz diyebilirim. 'En iyilerden biriyim o açıdan sadece biz yapabiliriz' diye ön plana çıkmak istemiyoruz. Bir çok insan bunu yapabilir, ama bizim ruhsatımız var ve sıra bize geldiği için biz yaptık. İlk yapabilir miydik? Sağlık Bakanlığı ilk sırayı bize verseydi biz de ilk yapabilirdik. Kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye'de bir çok hastane ve cerrah bu işi yapabilir. Çok çok üst düzeydeyiz.”
"YARIŞ YAPMIYORUZ EN UYGUN ZAMAN BUYDU"
Üç boyutlu yapılan nakille ilgili de bilgi veren Özmen, “Kemiği, kıkırdağı, dişiyle ve yumuşak dokusuyla beraber bütün bu bölgeyi üç boyutlu olarak getirip yerleştirmek gerekti” diye konuştu.
“Herkes niye bu işi yapmaya başladı” diye sorulduğunu kaydeden Özmen, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kendi adıma 2007'de TÜBA'ya yüz nakli için proje vermiştim, o dönemde kabul edilmemişti. Çok eskilere dayanıyor. Yarış yapmıyoruz. En uygun zaman buydu, çünkü mevzuat yeni açıklandı. Bu yüzden yüz nakilleri yeni yapılmaya başlandı. Şunu da söyleyebilirim, 2 ay içinde 3 yüz nakli olması işin gerçeği bizi de şaşırttı. Bu kadar üst üste olacağını düşünmüyordum. Bu toprakların insani çok yardımsever, iyiliksever. Darda kalanı gördüklerinde hemen ona yardım etmeye çalışıyorlar.”
Böbrek ve karaciğer nakli bekleyen hastalar olduğunu hatırlatan Özmen, ne kadar çok verici çıkarsa o kadar insanın hayata döneceğini belirtti.
Hasta ve vericinin özel hayatına saygı gösterilmesini isteyen Özmen, kendilerinden kısa bir süre sonra ABD'de Baltimore'da da kompleks bir nakil yapıldığını, bu nakille ilgili de aynı konunun altının çizildiğini söyledi.
Özmen, bir soru üzerine bir vericiden alınan kol ve bacakların başka bir hastaya nakli için bekleme süresinin kısa olduğunu, deri ve kemik için ise 8-10 saat beklenebileceğini anlattı.
Nakil yapılan hastanın Kahramanmaraş'tan Ankara'ya 8 saatte ulaşabildiğini bildiren Özmen, bu tür hastaların nakil merkezlerine yakın yerlerde ikamet etmelerinin faydalı olacağını dile getirdi.
"YÜZÜ DONÖRE BENZEYECEK"
Başka bir soru üzerine Özmen, vericinin kemik yapısının nakledilmesi nedeniyle hastanın yüzünün orta kısmının donöre benzeyeceğini bildirdi. Banyo yaptırılan hastanın durumunun iyi olduğunu, sıvı alabildiğini, şişlerinin indiğini kaydeden Özmen, doku reddinin önlenmesi için bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar aldığını söyledi.
Doku reddi halinde hastanın eski görüntüsüne döneceğini bildiren Özmen, “Tüm dokuyu kaybetsek bile eski yerde oluruz. Hiç ameliyat olmamış gibi başa döneriz” dedi.
Başka bir soru üzerine hastanın uyanır uyanmaz baş parmağını kaldırarak “iyiyim” anlamına gelen işareti yaptığını belirten Özmen, hastanın kısa bir süre içinde gırtlağındaki tüpün çıkarılacağını, yeni yüzünü ise psikiyatri uzmanının onayı ile görebileceğini ifade etti.
Prof. Dr. Sühan Ayhan da, yüz nakli aşamasına uzun yıllar yapılan araştırmalar sonucunda gelindiğini anlatarak, bu konuda çalışma yapan 30'a yakın cerrahın katkılarının büyük olduğunu söyledi.