Güncelleme Tarihi:
Dilbaz, yaptığı yazılı açıklamada, hedefte olan gençlerin maddeye denemeyle başladığının altını çizdi.
İlk denemenin bir süre sonra sosyal kullanıma dönüştüğünü belirten Dilbaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Öyle ki sosyalleşme aracı oluyor adeta ve bir alt kültür oluşturuyor, kişiyi içine alıyor. Daha sonra orada başka maddelerle de tanışıyor. Sonrasında madde kaygı ve mutsuzluğu giderme aracı oluyor. Son aşamada yaşamak için kullanma halini alıyor. Aşama aşama buraya varıyor madde kullanımı. Yaşamın amacı oluyor bir süre sonra."
"SORUN ÇÖZEMEYENLER, MADDE KULLANIYOR"
Dilbaz, bağımlılığın kişilik zayıflığı değil, bir hastalık olduğunun altını çizdi.
Madde kullanımının beyni ciddi tahrip ettiğini hatırlatan Dilbaz, bağımlılığın şizofreniye neden olduğunu aktardı. Dilbaz, zamanında tedavi edilmeyen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu rahatsızlıklarının ilerleyen yaşlarda kişinin bağımlılığa yakalanma riskini artırdığına dikkati çekti.
Kaygı bozukluğu, başkalarının yanında sosyalleşememe, konuşamamanın alkolle aşılacağı algısının yanlışlığına vurgu yapan Dilbaz, şu bilgileri verdi:
"Utangaç, sosyal kaygısı olanlar kişilerde madde bağımlılığı normale oranla 13 kat daha fazla. 'Hayır' diyemeyen çocuk daha kolay bağımlı oluyor. Ne kadar baskı yaparsanız yapın öyle ya da böyle bu genç bir şekilde zararlı bir şeyle karşı karşıya gelecektir. Aile olarak eğitim verirken yapmaması gereken şeyler konusunda çocuğa hayır demeyi öğretmek gerekir. Ebeveyn olarak 'Sen düşünme ben senin yerine karar verir, düşünürüm' mesajı vermemek lazım. Çocuklara kendi kendini kontrol etmeyi öğretmeliyiz. Aksi halde onu başkaları kontrol edecektir."