Güncelleme Tarihi:
Ankara Üniversitesi (AÜ) Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü Prof. Dr. Emine Özmete, Eurobarometer tarafından yapılan araştırma sonuçlarını değerlendirdi.
Araştırmada Türkiye'de binin üzerinde, Avrupa'da ise 26 binin üzerinde kişiyle yüzyüze mülakat yapıldığını ve Türkiye'de aktif yaşlanmaya ilişkin algının ortaya konulduğunu belirten Özmete, Türkiye'de Eylül–Ekim 2011 tarihlerinde verileri toplanan araştırmanın sonuç raporunun yayımlandığını belirtti.
Özmete, araştırmaya ilişkin şu bilgileri verdi:
“Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de yaşlı nüfusunun artışıyla ilgili endişeler bulunuyor. Araştırmaya katılanların yüzde 35'inin Türkiye'deki 65 yaş ve üzerindeki bireylerin artışı ile ilgili olarak endişeli oldukları belirlendi. Bu oran Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 42. Türkiye'de 55 yaş ve üzerindeki kişilerin genel olarak olumsuz algılanma oranı ise yüzde 30 olarak bulundu.
Türkiye'de resmi emeklilik yaşının yükseltilmesini kesinlikle istemeyenlerin oranı yüzde 47 olarak belirlendi. Araştırmaya katılanların yüzde 34'ü, emekli maaşı almaya hak kazanacak yaşa geldikten sonra çalışmaya devam etmek istediğini belirtiyor.”
TORUNA BAKARAK AİLEYE KATKI
Araştırmaya göre, Türkiye'de yaşlıların yüzde 49'unun torunlarına bakarak ve yüzde 40'ının ailelerine maddi destek olarak katkıda bulunduklarını bildiren Özmete, “55 ve üstü yaştaki bireylerin gönüllü çalışma oranı ise yalnızca yüzde 5 olarak belirlendi. Araştırmada, yaşlı aile bireylerine bakan kişilere yardım etmek için devletin yapacağı en faydalı şey konusunda bakım hizmeti için maddi karşılık verilmesi ve esnek çalışma saatlerine izin verilmesi gibi görüşler ağırlıklı olarak belirtildi” bilgilerini aktardı.
Araştırma sonunda, Türkiye'de 50 yaşında yaşlılığın başladığı görüşünün yaygın şekilde ortaya çıktığını bildiren Özmete, “Araştırmada 51-60 yıl arasında yaşlılığın başladığını düşünenlerin oranı yüzde 41 olarak belirtiliyor. 61-70 yaş arasında yaşlılığın başladığını düşünenlerin oranı ise yüzde 23'e düşüyor. Diğer Avrupa ülkelerde ise yaşlılığın başlama yaşı 61-70 yıl arasını seçenlerin oranı yüzde 33 olarak gösteriliyor. Ortalamaya bakıldığında ise yaşlanma yaşı Türkiye'de 58, Avrupa'da 64 yaş algısının bulunduğu ortaya çıkıyor” dedi.
Türkiye'de insanların yaşlılıktan endişe duyduklarını dile getiren Özmete, “Bu imajın değiştirilmesi için medyada özellikle üretken ve aktif yaşlı modellerinin yer alması gerekiyor. Aktif yaşlanmayı başarmış olan rol modellere sıklıkla yer verilmeli” görüşünü bildirdi.
Türkiye'de yaşlılığın, zor bir dönem olarak algılandığını, oysa yaşlılık döneminin üretkenliğin, aktifliğin devam ettiği bir süreç olması gerektiğini vurgulayan Özmete, şöyle konuştu:
“Aslında yaşlılık çocukluk, gençlik gibi bir yaşam dönemidir. Daha erken dönemlerde bireyler ne kadar aktif bir yaşam biçimi benimsiyorsa; üretken yaşıyorsa bu yaşlılık dönemine de yansıyacaktır. Böylece bireyler yaşlılığı bilgelikle karşılayacak ve bu döneme uyum düzeyleri de yüksek olacaktır.”
TÜRKİYE NÜFUSU HIZLA YAŞLANIYOR
Prof. Dr. Özmete, genç nüfusu yüksek Türkiye'de yaş ortalamasının 29,3 olduğunu belirterek,”Bilimsel açıdan bir ülkede yaşlı nüfus oranı yüzde 7-10 arasında ise o toplum yaşlı toplum olarak ifade edilmektedir. Türkiye'de yaşlı nüfus oranı yüzde 7,1” dedi.
Bu yüzdenin Türkiye'de yaşlı nüfus açısından bugüne kadar ulaşılmamış bir oran olduğuna dikkati çeken Özmete, “Bunun en önemli nedenlerinden biri olarak 1998-2008 yılları arasında doğum hızının yüzde 18 oranında azalması olarak gösterilmektedir. Bu oranlarla 'Türkiye hızla yaşlanan bir toplumdur' diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Emine Özmete, 20-21 Mart tarihlerinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile “Kuşaklararası Dayanışma ve Aktif Yaşlanma” konulu sempozyumu düzenleyeceklerini, iki gün boyunca yaşlılık konusunun tüm yönleriyle ele alınacağını sözlerine ekledi.