Güncelleme Tarihi:
Telomerler, ökaryotik kromozomların DNA ve protein içeren uç bölgeleri olup çok sayıda ‘’TTAGGG’’ (genellikle memelilerde görülen dizi) dizi tekrarı içeren heterokromatik yapılardır.Telomer sentezinden telomeraz (telomer terminal transferaz veya revers transkriptaz) enzimi sorumludur.
Telomer kavramını ilk defa 1938’de Hermann J. Muller Drosophila melanogaster kromozomu üzerinde çalışarak tanımlamıştır.Muller X radyasyonundan sonraki yapı değişiklikleri ve bu değişikliklerin görülme sıklığını incelemiştir.Çalışmalarının sonucunda, kromozomların uç bölgelerindeki delesyonların ve inversiyonların çok az görüldüğünü saptamıştır.Araştırmalar ilerledikçe kırık uçlu kromozomların daha kolay birleştiği ve normal kromozomların telomer yapılarının kararlı olduğu, ne kırık uçlu kromozomların uçları ile ne de diğer telomerler ile birleşmediği görülmüştür.Bu bilgilerden sonra kromozomların bütünlüğünü sağlayan özel terminal yapıların varlığı kabul edilmiştir
TELOMER NE İŞE YARAR?
Eksonükleazlara ve ligazlara dirençleri olan telomerlerin kromozom stabilitesinde, nükleer yapılaşmada, gen ekspresyonunda, kromozom
uçlarının replikasyonlarının tamamlanmasında ve bu uçların birbirleriyle karışmasını ya da kromozomların iç kısımlarıyla reaksiyon vermelerini önlemekte, tümör oluşumunda, yaşlanmada ve hücre bölünmesinde rol aldığı bilinmektedir.
Telomerleri kromozomların geri kalan kısımlarından ayıran özelliği; telomerik DNA’ nın hücre siklusuna bağlı olarak kaybı ve yeniden kazanılmasıdır ki bu işleme ‘’Telomer Dinamiği’’ denmektedir.İnsan somatik hücrelerinde telomer dinamiği negatif olup her hücre siklusunda kaybedilen telomerik DNA miktarı, yeniden sentezlenen telomerik DNA miktarından fazladır. Hücrelerin
her replikasyonunda terminal uçlarından yaklaşık 100 baz çifti (bp) kadar DNA kaybettiği ve hücresel yaşlanmaya yol açtığı ilk defa 1973’de Olovinikov tarafından ileri sürülmüştür.
Yaşlılardaki fibroblast, lökosit gibi somatik hücrelerin telomer uzunluklarının, gençlerinkine oranla daha kısa olması da bu hipotezi desteklemektedir. Telomerik tekrarlar her hücre döngüsünde kaybedilir; ancak bu tekrarlar telomeraz enziminin etkisiyle kazanılır.
TELOMER YAŞLANMADA ETKİLİ MİDİR?
Normal dokulardaki telomerin uzatılmasından sorumlu sistemler bölünme sırasında etkinliklerini sürdürmezler. Bu nedenle telomerler hücre bölünmesi sırasında kısalırlar. Telomer uzunluğu hücrelerin replikatif yaşama süresini belirler. Telomerler kritik uzunluğa kadar kısaldıklarında yaşlanma programı aktive olur. Bundan sonra hücre bölünmesi durur. Fakat yaşamaya ve fonksiyon görmeye devam ederler. Eşey hücrelerinde telomerlerin bakımı aktif olarak yapılmaktadır. Bunun sebebi, bir sonraki nesle kromozom transferi yapılma zorunluluğudur. Bu durum telomer replikasyonunda görevli olan telomeraz enzimi aktivitesi ile gerçekleşmektedir.
Yaşlanmanın önüne geçilmesi amacı ile bu konular ve nelerin yaşlanmaya yol açtığı sorusu bilimsel çevreleri meşgul eden ve üzerinde yoğun olarak çalışılan konulardan biridir. Bu bağlamda telomerlerin boylarının kısalmasına engel olmanın hatta telomer boylarının uzatılmasının sağlamanın insan ömrünü uzatabileceği konusu gündeme gelmeye başladı. 2015 tarihinde J. Ramunas, E. Yakubov ve arkadaşları FASEB adlı dergide telomerlerin uzatılabileceğini kendilerinin de bunu başardıklarını yayınladılar. Bu yaşlanmanın önüne geçilebileceği anlamı taşıyordu.
Dr. John Cooke konuya ilişkin olarak şu yorumda bulundu: "Bu çalışma, hücre terapilerini iyileştirmek ve insanlarda hızlanan yaşlanma bozukluklarını tedavi etmek için telomer uzunluğunun geliştirilmesine yönelik ilk adımdır". Diğer yandan Stanford'daki mikrobiyoloji ve immünoloji profesörü Helen Blau, "İnsanlardaki telomerleri uzatmanın bir yolunu bulduklarını, bu hücrelerdeki iç saati uzun yıllar insan hayatına eşdeğer olarak geri döndürdüklerini" söylemiştir. Tabii ki bu araştırmalarda mRNA'lar (haberci ribonükleikasitler) kullanılmıştır. Bunun gıda takviyesiyle sağlanması söz konusu değildir.
Telomerleri uzatıldığında hücrelerin artık sonsuza dek bölünmeye gitmeyecekleri anlamı çıkar. Bu durum kanser riskini artmaktadır ki insanlarda potansiyel bir tedavi olarak kullanılması çok tehlikeli hale gelir. Sonuçta kanser oluşturma potansiyellerinin varlığı nedeni ile insanlarda tedavi amaçlı kullanılmaları şimdilik düşünülmemelidir. Telomer - kanser ve telomer - yaşlanma ilişkisinin tam olarak açıklığa kavuşabilmesi için çok sayıda yeni araştırmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Geçtiğimiz Haziran ayında, California-San Francisco Üniversitesi tarafından yönetilen bir çalışmada söylenenlerin aksine, uzun telomerlerin beyin kanseri riskiyle ilişkili olduğunu iddia eden raporları yayınlanmıştır.
Diğer yandan gıda takviyelerinin telomer tedavisi gibi sunulması fevkalade yanlıştır. Daha laboratuvar aşamasında olan bu araştırmalar çok önemlidir. Dr. Blau bile potansiyel kullanım alanlarını sayarken "olabilir" ifadelerini kullanmıştır. Genetik hastalıklar, kas hastalıkları, diyabet ve kalp hastalıklarında kök hücre hedefli tedavilerde telomerlerin önemli yeri vardır.
Ölüm dediğimiz hadise zaten genetik olarak kodlanmış bir olaydır. Laboratuvar ortamında alınan sonuçlar pratik hayatta aynı neticeleri vermeyebilir. Bize düşen DNA'mızı, kromozomlarımızı dolayısı ile telomerlerimizi hasarlayıcılara karşı korumaktır. Bunun için sigara ve alkolden uzak durmak, stres oluşturan ortamlardan ve olaylardan uzaklaşmak, yediğimize içtiğimize dikkat etmek, genetiği değiştirilmiş gıdalardan ve hazır besinlerden, trans yani denatüre olmuş yağ kullanılan yiyecekleri almamak, bentonit kullanmak, ozon tedavisi almak, Omega 3 almak sağlıklı bir yaşlanmanın ve telomerleri korumanın gereklerindendir.