Güncelleme Tarihi:
Uzmanlar uyarıyor: meme kanseri riski taşıyanlar, yüzde 50 oranında yumurtalık kanseri riski de taşıyor. Testi kimlerin yaptırması gerektiğini ve meme kanserinin diğer kanserlerle ilişkisini konunun uzmanları hürriyet.com.tr'ye anlattı.
"ERKEN TEŞHİSTE MEMEYİ KURTARIYORUZ"
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Meme Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Vahit Özmen konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
Meme kanserlerinin dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde en sık görülen kanser olduğunu ve erken tanının yüzde 100 sağkalım ve memenin korunma şansı verdiğini söyleyelim.
Meme kanserlerinin yüzde 10'u genetik, yüzde 15'inde aile anamnezi (hikayesi) olduğu ve yüzde 75'inde ise hiçbir ilişki olmadan ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
Angelina Jolie'nin durumu genetik geçiş. Meme kanserinde iki tane hatalı gen var. Onunki BRCA-1 yani breast cancer antigen geni. Bunu taşıyan kadınlarda doğumdan itibaren 70 yaşına kadar meme kanseri, yüzde 50 oranında ise yumurtalık kanseri ortaya çıkaibliyor. Bu yüzden bu kadınlara her iki memesinin alınması tavsiye edilir. Ama yumurtalık kanseri oranı da yüksek olduğu için yumurtalıkların da alınması yapılır. Sanıyorum bir süre sonra Jolie'nin de yumurtalıklarının alınması yapılacaktır.
KANSER HABERİ PANİK YAPIYOR
Böyle güzel bir kadının memesini aldırması doğru bir şey mi diye soruluyor. Olayı kanser ile bağdaştırırsanız, kanser duyulduğunda kadınlar için inanılmaz bir korku, panik, stres yaratır. Bu yüzden kanser korkusunu yaşamadan memeyi aldırıp, bir süre sonra silikon yaptırıp estetik bir görünüme de kavuşabiliyorlar.
TÜRKİYE'DE DE YAPILIYOR
Prof. Dr. Vahit Özmen bu gen testlerinin Türkiye'de de yapıldığına dikkat çekti: Türkiye'de de bu testler yapılıyor ve pozitif çıkan kadınlarda benzer ameliyatları yapabiliyoruz. Kadınlara daha sonra protezler ile yerine silikon protez koyulabiliyor.
Aynı duyguları hissetmesi belki zor olabilir çünkü vücudun kendine ait bir parçası ama kozmetik olarak güzel bir görünüş oluyor. Bu nedenle de kadın organı yerinde görerek kendini iyi hissedebilir.
Dr. Özmen gen testi yaptırmanın koşulları ile ilgili olarak şunları söyledi: Gen testini yaptırması için ailesinde olanlar, hatta ailesinde birinci derecede akrabası olanlar yaptırmalıdır. Biz bunlardan zaten genetik test yaptırmasını istiyoruz ve ardından ameliyat olacaksa bunun için psikolojik destek almalarını öneriyoruz.
İLAÇLARIN YAN ETKİSİ OLABİLİR
Memorial Şişli Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah İğci de konuyla ilgili olarak hürriyet.com.tr'ye özel şu açıklamalarda bulundu: Ailesinde kanser hastası olan 50 yaşındaki bir kadının genetik miras olarak meme kanserine yakalanma riski yaklaşık %60 civarındadır. Bu durumu önceden belirleyip müdahale etmek gerekir. Bu müdahale için de; memenin içinin boşaltılması ve yeniden meme yapılması birinci seçenek olarak düşünülür. Hormon veya ilaç tedavileri de uygulanabilecek diğer yollar arasında yer almaktadır. Ancak bu yöntemlerin de karaciğerde yağlanma ve rahim duvarını kalınlaştırma gibi yan etkileri bulunmaktadır.
HER RİSKTE MEME ALINMAMALI
Her kadının meme kanseri olma ihtimaline karşı memesini almak doğru bir uygulama değildir. Her meme kanseri olan kadının da tek tedavi seçeneği memesinin alınması olamaz. Yaklaşık %60-70 oranında meme kanseri olan hastalarda dahi meme koruyucu cerrahi uygulanmaktadır. Ancak bazı durumlarda doğum yapmış, ileri yaştaki bir kadının memesinin alınmasından başka bir koruyucu seçenek bulunmayabilir. Bu durumun iyi analiz edilip, tedavinin en uygun şekilde planlanması gerekmektedir.
KALIN BAĞIRSAK KANSERİ RİSKİ DE VAR
Meme kanseri ile genler arasında bir ilişki olduğu tıp dünyasında da kanıtlanmış bir durumdur. Aile öyküsünde meme veya diğer kanserlerin varlığı durumunda P53 adı verilen genin araştırılması gerekmektedir. Bu gende meydana gelen herhangi bir mutasyon, sadece meme kanseri değil kolon veya pankreas kanseri olma riskini de artırmaktadır. Bu nedenle 50 yaşın üzerinde meme ameliyatı olan hastalarda genellikle kolonoskopi ile kalın bağırsak kanseri riskine de bakılmaktadır. Bu, tam tersi durumdaki vakalarda da geçerlidir. Kalın bağırsak kanseri olan bir kişinin belli bir dönem sonra meme kanserine yakalanma riski yüksektir. Bu riskleri en aza indirmek için kapsamlı araştırmalar ve genetik testler yapılmalıdır. Artık genelleştirilmiş bir tedavi yöntemi yerine, bireyselleştirilen tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
DÜZENLİ MAMOGRAFİDE SAPTANAN TÜMÖR YÜZDE 100 İYİLEŞİYOR
Hiçbir bulgu vermeden, düzenli mamografi taraması esnasında saptanmış ve henüz ele gelmeyen tümörlerde başarı şansı neredeyse %100’dür. Yaklaşık 1 cm civarındaki tümörlerde de kurtulma şansı %90 civarında. Meme kanseri olmaktan çok kanserin geç teşhis edilmesi tedavi şansını düşürmektedir.
NE YAPMALI
• 20 yaşından sonra kadınlar düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır.
• 35-40 yaşından sonra düzenli mamografi ve ultrasonografi ile memenin içyapısı kontrol ettirilmelidir. Mamografi yaptırırken çok yüksek bir oranda radyasyon alınmadığının bilinmesinde yarar vardır.
• Meme kanseri riski taşıyan bir kadının uzun süreli doğum kontrol hapı kullanması hastalığa yakalanma riskini artırmaktadır. Bu kadınların farklı doğum kontrol yöntemleri kullanmaları gerekir.