Güncelleme Tarihi:
Bu sözler 18 yıldır madende işyeri hekimi olarak çalışan ve TTB ile TMMOB'nin Nisan ayında yayınlanan Soma raporunda
Devir işlemi gerçekleştikten sonra ise madendeki üretim kapasitesinin ve çalışan sayısının hızla arttığı görülüyor.
BİR ÖNCEKİ ŞİRKETİN ÜRETİM MİKTARI
Sadece 800 işçi çalıştırarak 50 bin ton kömür çıkaran Park Teknik A.Ş. ocakta 1 yılda en fazla 1.5 milyon ton kömür çıkarılabileceğini Türkiye Kömür İşletmeleri’ne (TKİ) rapor ediyor. Devir işlemi gerçekleştikten sonra Soma A.Ş. ise üretimi önce 2 milyon 600 bin tona sonra da yılda 5 milyon tona çıkardığı raporda vurgulanıyor. Soma A.Ş. ile birlikte çalışan işçi sayısı da 2 bin 400’e çıkıyor.
BENİM ÇALIŞAMAZ RAPORU VERDİĞİM MADENCİLER ZONGULDAK'TAN ÇIKIP SOMA'YA ÇALIŞMAYA GİTTİ
18 yıldır madende işyeri hekimi olarak görev yapan ve bu rapora da imza atan Dr. Atınç Kayınova, SOMA'daki madenlerde kazanın göz göre göre geldiğini ve kazadan 20 gün önce ilginç bir tesadüf yaşadığını anlattı: Kazadan 20 gün önce madenlerle ilgili bir sohbette, bir başmüfettiş bana Soma'daki madeni incelemem gerektiğini oradan bir şeyler öğrenmem gerektiğini söyledi. Ben ise 'Soma'daki madenin koşulları çok kötü, kısa zamanda orası patlar. Benim Zonguldak'taki madende pnömokonyoz teşhisi ile "çalışamaz raporu" verdiğim madenciler oraya gidip çalışıyor ve buna izin veriliyor.' dedim.
18 AY SONRA RAPOR İÇİN İNCELEME İZNİ MAHKEME KARARIYLA ALINDI
Raporun hazırlık sürecinde öncelikle Çalışma Bakanlığı'ndan izin istendi. Kazadan 10 gün sonra bir araya gelen ekip bakanlıktan izin alamayınca mahkemeye başvurdu. Ankara 12. İdare Mahkemesi "Meslek odalarının incelemelerde bulunmaya, belge ve bilgilere ulaşmaya, rapor hazırlama konusunda yetkili olduğuna" karar verildikten sonra, kazadan 18 ay sonra çalışmalar başlatıldı.
RAPORDAN ÇIKAN ÇARPICI SONUÇLAR
TTB ve TMMOB tarafından hazırlanan Nisan ayında yayınlanan raporda yer verilen en çarpıcı sonuçlar ise şöyle:
- Uzmanlara göre karbonmonoksit gazı zehirlenmesinin en önemli belirtilerinden biri baş ağrısı. Her gün çalışanlara baş ağrısı şikayeti nedeniyle günde 100-150 adet ağrı kesici dağıtıldığı, bunun nedeninin sorgulanmadığı ve bir önlem almaya gerek duyulmadığı tespit edildi.
- Ana nakliye galerisi taşta sürülmesi gerekirken birçok kez kömür damarına girildi. Bu da kömür yangınlarına neden oldu.
- Ocakta olması gereken ortalama sıcaklık 25 derece iken olaydan neredeyse 30 gün önce sıcaklık yükselmeye başladı ve olay günü 45 dereceye kadar çıktı. Ancak 1 ay boyunca bu sensör sonuçları dikkate alınarak hiçbir önlem alınmadı.
- Ölenlerin kan örneklerinde yüksek miktarda karboksihemoglobin ve karbonmonoksit gazı tespit edildi. Bu da büyük bir kömür yangınını ve yangın sonucu ortaya çıkan yüksek yoğunluklu karbonmonoksit gazını işaret ediyor. Kaçınılmaz bir şekilde işçilerin ani ölüm yaşadığını gösteriyor bu da böyle bir ocak içinde kurtarma odası yapılsa bile ölümlerin önüne geçmeyeceğin, bu kadar ani gaz yükselişine insan vücudunun hiçbir şekilde direnemeyeceğini ve hayatta kalamayacağını gösteriyor.
- 3 bin işçinin çalıştığı bir yerde ve meslek hastalıklarının en sık görüldüğü meslek kolu olan madencilikte, hiçbir madencinin bildirilmiş meslek hastalığı yaşamadığı, kronik hiçbir rahatsızlığının kaydedilmediği görüldü.
- Sağlık denetiminin yetersiz olduğu, kazadan sonra yüzde 30'lara varan pnömokonyoz hastalıklarının varlığı tespit edildiği, işyeri sağlık biriminin nitelikli olmadığı ve sadece sorunlara anlık çözümler, ilkyardım müdahalesi gibi sorunları çözdüğü saptandı.
- Kazadan önceki son 1 ayda 50 ppm karbonmonoksit ölçüldüğü ve dikkate alınmadığı,
- Hayatını yitiren madencilerin otopsilerinde alınan kanlarda yüzde 48 ile yüzde 98 arası bir oranda karboksihemoglobin olduğu görüldü. Normalde yüzde 0 olması gereken bu oran sigara içenlerde en fazla yüzde 10 olur. Bu da zehirlenmenin ne kadar yüksek düzeyde olduğunu gösteriyor.
"ÇİZMEMİ ÇIKARAYIM MI?"
Dr. Kayınova, raporu hazırlarken edindikleri şahsi görüşlerini de anlattı:
“- Çalışanlara insan gözüyle bakılmamış. Sadece kömür üretiminde kullanılan, her şeyleri sömürülen bir canlı olarak görülmüş.
- Madencilik sektöründe yapılması gereken fizik muayene ve sağlık gözetimi, tetkikler yapılmamış.
- İnsanlar bu şartlara alıştırılmış, tek sermayesi sağlığı olan inasnlar sağlığını kaybetme ve buna karşılık alacakları maaşla yokluk içinde çalıştırılmışlar ve buna alıştırılmışlar. Bunun en güzel örneği de "çizmemi çıkarayım mı?" cümlesidir. Bu, onlara "Etrafı kirletme, onu bunu yapma" baskıları sonucunda kazandırılmış öğrenilmiş değersizliktir.
“BİLİNÇLİ, SİSTEMLİ BİR KURALSIZLIK TESPİT ETTİK”
Türk Tabipler Birliği'nin avukatı olan Ziynet Özçelik de raporu hazırlarken birçok zorlukla karşılaştıklarının altını çizdi ve şunları söyledi:
"Ocak gezilemedi. Olması gereken hiçbir şeyin olmadığını, üstünün örtüldüğünü giden arkadaşlarımız da gördü. Bilinçli, sistemli bir kuralsızlık olduğunu tespit etmiş olduk. Denetim aygıtı, iş güvenliği hizmetleri bakımından bu personel işverenden kesinlikle bağımsız olmalıdır. Maaşını işveren ödememelidir, bağımsız olmalıdır, işe alımında, atanmasında da kurum dahil olmamalıdır." dedi.
İŞÇİLERİN MASKESİ MADENE UYGUN DEĞİL
Göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Peri Arbak Türk TORAKS Derneği adına Soma'da ve Soma'daki kazadan kurtulan işçilerin ne kadar etkilendiğine dair önemli bir çalışma yaptı. Prof. Dr. Arbak, bu çalışma sonucunda Soma'daki eksikleri ve yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
1- Madenlerde maske kullanımı güvenilir ve sağlığa uygun değildi.
2- Yaşam odaları yoktu.
3- Ülkemizde madenlerde acil bir kaza olduğu zaman işçiler o madenden nasıl kurtulacak, çıkacak ve kurtulana kadar nasıl önlemler alacak, ilk yardım önlemleri neler bilinmiyor. Bunun en iyi bilindiği yerler devlet madenleri. Ama ülkemizde özel sektör furyası nedeniyle devlet madenlerden çekilip, özel sektöre bırakınca, özel sektörde de rödovan çalışma, taşeron çalışma, dayıbaşı sistemlerine geçildiği için bu kadar çok sayıda işçinin öldüğünü gördük.
4- Acaba gerçekten kaza gecesi karbonmonoksit zehirlenmesi sırasında ne oldu? Bunları da inceledik. 90 kaydın incelenmesi sonucunda, maskelerin yeterince kullanılmadığını, kazada ölmeyip de kurtarmaya giden işçilerin de kazadan etkilenip, kendilerini koruyamadıkları için öldüklerini de çeşitli raporlardan çıkardık.
5- Maden kazalarının bol olduğu yerlerde altyapılarının yetersiz olduğunu gördük. Çoğu işyerinde karbonmonoksit ölçülemiyor. Halbuki maden kazalarının bol bulunacağı bölgelerde karbonmonoksit zehirlenmeleri ölçümle anlaşılabilmeli.
6- Bu tür kazalar yaşamış işçilerin beyin açısından en azından 2-3 yıl izlenmesi gerekiyor. Çünkü karbonmonoksit kazalarının ilk hasarı akciğer, kalp üzerinde olabiliyor ama uzun dönemli hasarı daha çok beyin üzerinde çıkıyor.
7- Madenlerde çalışan ve Soma'da bu kazaya uğramış 40 işçinin 3'te 1'inde akciğerde kalıcı tozlu akciğer bulguları gördük. Pnömokonyoz diyoruz. Uzun dönemde bu hastaların sağlık kontrolünün olmadığını gördük. Demek ki bu işçiler maden de çalışırken kontrol edilmesi gereken akciğer grafilerinde zaaflar var. El attığımız her bir konudan farklı bir sorun çıktı.
8- İşçilere karbonmonoksit verilen havada ölçüm yapabilirsek güzel önlem alınmasını sağlayabilir. Çok basit bir test çünkü. Bunu projelendirmek üzere niyetimiz var ama genel konjonktür buna izin vermediği için yapamadık. Eğer Çalışma Bakanlığı uygun bakarsa, Türk TORAKS Derneği paydaş olarak çalışmaya razı.
MADEN KAZALARINDA ÖLÜMLERİ ENGELLEMEK İÇİN NELER YAPILMALI?
Prof. Dr. Arbak, acil olarak alınması gereken ve hayat kurtaracak önlemleri de şöyle sıraladı:
1- Madenlerde yaşam odaları kurulmalı.
2- İşçilere alınacak maskeler maden tipine göre değişir. Mesela Soma'da takılması gereken kişisel oksijen havalandırma maskeleridir. Bu maskeler kişinin 30 dakika koşarak kaçmasına fırsat verirken, 100 dakikada bulunduğu yerde kurtarılmayı bekleme fırsatı sağlıyor insana. Ferdi tip maskeler ancak hareketsiz 40 dakika yetiyor.
3- Maske ve acil kazalarda işçilerin tahliyesinin eğitiminin verilmesi gerekiyor. İş sağlığı güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin eğitilmesi gerekiyor.
4- Maden kazalarının sık görüleceği bölgelerde sağlık kuruluşlarının yapılanmasının çok sayıda kazazedeyi aynı anda karşılayabilecek durumda olması gerekiyor.