Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2008 11:22
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Dağlı, “Sigara nedeniyle ülkemizde yılda 50 bin kişi kansere yakalanıyor, 100 bin kişi hayatını kaybediyor” dedi.
Dağlı, Türkiye'nin 1986 yılında, pazarını çok uluslu sigara firmalarına açarak büyük bir hata yaptığını savundu.
Türkiye'nin 1996 yılına kadar sigara kullanımının ve satışının denetimine ilişkin bir yasaya sahip olmadığını kaydeden Dağlı, “Çok uluslu sigara firmaları Türkiye'de cirit attı. Bu 10 yılda sigara tüketimi yüzde 50 arttı. Böyle bir artış başka bir ülkede yaşanmadı” diye konuştu.
Prof. Dr. Elif Dağlı, sigara tüketimindeki artışın “daha çok hastalık” ve “daha çok ölüm” demek olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sokakta gezenler, çalışanlar bunu görmüyor, ama hastanelerde çalışan biz hekimlerin gördüğü inanılmaz sayıda kanser vakası var. Sigaradan ülkemizde yılda 50 bin kişi kansere yakalanıyor, 100 bin kişi ölüyor. Terörden 30 yılda 30 bin insan kaybettik, sigaradan yılda 100 bin insan kaybediyoruz. Teröre 30 yılda verdiğimiz kurbanın 3 katını sigaraya bir yılda veriyoruz.”
Sigara içen her iki kişiden biri sigara nedeniyle ölüyor. Öldüklerinde de hayatlarından ortalama 22 yıl kaybetmiş oluyorlar. 22 yaş erken ölmek demek insanın en olgun ve aktif olduğu bir dönemde hayatını kaybetmesi demek. İnsanlarımız en üretken oldukları bir yaşta, ülkesi ve milletine borcunu ödemeden, kendisine yapılan yatırımın karşılığını veremeden bu dünyadan göçüp gidiyor.”
“EKONOMİK SİLAH”
Prof. Dr. Dağlı, sigaranın ülkelerin kalkınmışlığına ciddi etkide bulunan önemli bir silaha dönüştüğünü kaydetti.
“Sigara kullanan bir kişinin her bakımdan en verimli olduğu bir yaşta hayatını kaybetmesi acı bir olay olma yanında elbette çok önemli bir iş gücü kaybıdır” diyen Dağlı, çok uluslu firmaların sigara ticaretinden “korkunç” denebilecek ticari kazançlar elde ettiklerini vurguladı.
Prof. Dr. Dağlı, Türkiye'de kapalı alanlarda sigara içilmesini yasaklama girişimlerine en fazla karşı çıkan çok uluslu sigara firmalarının, bu yasakların kendi ülkelerinde de uygulandığını hatırlamak istemediklerini ifade ederek, şunları anlattı:
“Hatırlamak istemiyorlar, çünkü çok önemli olan bu silahı ellerinden kaybetmek istemiyorlar. Onlar satıyorlar, siz rızanızla alıyorsunuz ve bağımlı oluyorsunuz, kansere yakalanıyorsunuz. Bu kez hastalığınızın tedavisi için o firmaların ülkelerinden ilaç satın alıyorsunuz. Erken ölüyorsunuz ülkeniz iş gücü kaybına uğruyor. Dolayısıyla çok uluslu firmalar hep 'kazan kazan' biz ise hep 'kaybet kaybet' konumunda oluyoruz.”