Güncelleme Tarihi:
Tanımla başlayalım: Nedir bu şifa orucu?
- Bedenin kendi kendisine şifa vermenin keşfedilmesi diyebiliriz. Aslında bu şifa orucu insanlık tarihi kadar eski neredeyse. Modern tıppın alanına girişi Hipokrat’la başlıyor; O 3 günlük bir şifa orucundan yana. Ancak bunu daha uzun tutanlar var. Mesela İbn-i Sina üç hafta ve daha üzeri şifa orucu yaptırıyorduş. Modern tıpla birlikte bu yöntem tarihe karışmış ama 19’uncu yüzyıl sonunda tekrar ortaya çıktı. Ve çok yaygın kullanılan bir metod. Hastalık tedavisinde kullanıldığında minimum 3 hafta, sağlıklı insanların yaptığı ise 10 günlük bir süreç. Farklı metodları var.
Kitabın konusu olan ‘Buchinger’ şifa orucu nedir?
- 1920’den beri uygulanan, şu an da birçok ülkede oldukça yaygın şekilde yararlanılan bir metod. Toplamda 10 gün sürer. İlk gün şifa orucuna hazırlık günüdür. Meyve ve sebzelerle hafif bir beslenme programı uygulanır. Sonra beş gün tam oruç günü olarak geçer. Bu beş günde su, bitki çayları, meyve suları ve sebze suyu çorbaları içilir. Asla katı bir şey tüketilmez ve günlük 250 kalorinin üzerine çıkılmaz. Son dört gün ise orucu bozmak ve vücudu tekrar normal düzenine alıştırmakla geçer. Yani, toplamda tutulan oruç beş gün aslında.
Neden buna ihtiyacımız var?
- Bu kapsamlı bir şekilde sizi yenileyen bir şey. Organlarınızı dinlendirmek ve yenilemek istiyorsanız, bağışıklık sistemlerinizin yenilenmesini istiyorsanız, yaşlılığa karşı kendinizi korumak istiyorsanız, vücudunuzdaki toksinlerden arınmak istiyorsanız…Şifa orucu fiziksel, duygusal ve zihinsel olmak üzere üç boyutlu bir süreçtir. Demin saydıklarım işin bedensel boyutu. Beden ön planda olsa bile, bu işin psikolojik, sosyal ve spritiüel boyutu da var. Bedeninizin şifa gücünü görüp, bedeninizle tekrar ilişkinizin güçlenmesini sağlamak, belirli kısırdöngülere girmiş insanların, bunlara veda etmesini sağlıyor.
Nedir bu kısırdöngüler?
- Bu iyi kötü hepimizde olan şeyler: Az uyuyoruz, gereğinden fazla yiyoruz, fazla çalışıyoruz, insanlarla gereğinden fazla iletişim halindeyiz. Yani gereksiz şeyleri fazla, gerekli şeyleri de az yapıyoruz. Bu hayatın getirisi. Bu kısırdöngüler yeniden değerlendiriliyor bu süreçte. Bir de maddeden bağımsızlaşıyorsun. Maddeyi sorgulamaya başlıyor insanlar: “Ben yemek gibi en zaruri bir şeyi hayatımdan çıkardığıma göre, daha neleri çıkarabilirim”i sorgulamaya başlıyor insanlar. “Benim acaba bu kadar fazla ayakkabıya, elbiseye ihtiyacım var mı” nın tartışması başlıyor. Bu psikolojik boyutu. Spiritüel boyutta ise “ben kimim, niye geldim, yolculuk nereye gidiyor” gibi varoluşsal sorgulamalar oluyor. Bu, tabii herkes için geçerli değil.
ASLA AÇLIK YOK!
Günde 250 kalori alımına geri dönersek... Neden günde sadece 250 kalori alıyoruz?
- Öncelikle bu 250 rakamı, şehirde detoks yapan ve çok hareket etmeyenler için. Siz günde 3 saat doğa yürüyüşü yapıyorsanız, bunu rahatlıkla 400’e çıkarabilirsiniz. Vücudunuzun iki tane beslenme modu var. İlki dışarıdan beslenme, ikincisi içeriden beslenme. İçeriden beslenme modunu atalarımızda var: Fizyolojik olarak bu altyapı var. Peki, bu altyapı nasıl ortaya çıkar? Buna geçmemiz için aldığımız kaloriyi 250’ye düşürmemiz lazım. Bu işin yolu bu.
Açlıktan ölmez mi insan?
- Kesinlikle hayır. Ne açlık çekersiniz, ne de kendinizi mutsuz hissedersiniz. Bu oruç beyindeki seratonin hormonunu da inanılmaz yüksetiyor. Sindirim, beden enerjisinin yüzde 30’unu kullanan bir mekanizma. Onu devredışı bıraktığınızda kendinizi çok daha enerjik hissediyorsunuz. Diyetten farkı da şu: “Ben günde sadece bir öğün yiyeceğim” ya da “hafif bir diyet yapacağım” derseniz, o zaman açlık çekersiniz. Çünkü o zaman dıştan beslenme modundasınız. Ama oruç tuttuğunuzda ilk iki günden sonra vücut içten beslenme moduna geçiyor. Ve bu modda asla acıkma yok. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki diyet yapanların stres hormonu yüksekken, oruç tutanların normalden daha düşük. Dolayısıyla buradaki amaç vücudun kadim olan bilgisini tekrar günışığına çıkarmak.
Bu orucu ne kadarda bir uygulamamız gerek?
- Sağlıklı herkese bu metodu yılda iki kere uygulamalarını tavsiye ediyorum. Çünkü hepimizin vücudunda yediğimiz gıdalardan, kullandığımız ilaçlardan, soluduğumuz havadan dolayı toksik atıklar birikiyor. Bir haftalık bir şifa orucuyla kişinin hem iç organları hem de cildi toksinlerden arınıyor.
Kitapta iş sadece oruç tutmakla kalmıyor: Karaciğer detoksu, bağırsak detoksu, vücut fırçalamak gibi başka görevler de var. Bunları yapmak neden önemli?
- Çünkü vücudunuzda toplanmış asitleri yapmamış oluyorsunuz. Karaciğer detoksunu yapmadığınız zaman, karaciğerinize toksin atımında yardımcı olmuyorsunuz. Cildi tepeden tırnağa fırçalayarak gözenekleri açıp onun toksin atmasını sağlıyorsunuz. Doğa yürüyüşleri yapmanız gerekiyor, akciğerlerde oluşan asidi atmamış oluyorsunuz. İşte tüm bunları yapmazsanız şifa orucu değil, zarar orucu oluyor. 250 gram diyeti oluyor.
Peki, bu şifa orucu kent yaşamında yapmak ne kadar mümkün?
- Kişinin bunu bir grupla, doğada yaparak hem fiziksel hem de ruhsal arınma gerçekleştirip, spiritüel yanını da keşfetmesi tabii ki en ideali. Ama herkesin böyle bir imkânı yok. Bu yüzden kitapta detaylı bir şekilde yazdım. Kendinize zaman ayırıp bir saat deniz kenarında yürüyüş yaparsanız, oksijen alırsınız. Ve oksijen almak yağ yakım sürecinde çok önemli. Bağırsak ve ciğer detokslarını yapar, organlarınızı asitlerden arındırabilirsiniz. Sosyal ilişkilerinizi biraz azaltıp, akşam kendinize bir saat meditasyon için zaman ayırırsanız, neden olmasın? Ama Türkiye’de bu kültür henüz yeni olduğundan grup çalışmalarıyla yapmak daha sağlıklı. Ben, yakında Marmaris’te ilk grup çalışmama başlıyorum. Bunlar yedi günlük şifa kampları. Kamp programı her gün grup halinde uygulanan yoga, beden farkındalık meditasyonlarını, hipnoz seanslarını ve uzun yürüyüşleri içeriyor.
Şifa orucunu uygulamaması gereken kişiler kimler?
- Büyüme çağındaki çocuklar, aşırı zayıflık, beyin damar hastalıkları, karaciğer ve böbrek yetmezliği, hamilelik ve emzirme dönemi, madde bağımlılıkları, mide ve onikiparmak ülseri, koroner kalp rahatsızlıkları, psikoz, tip 1 diyabet gibi hastalıkları veya durumları olanlar tutmamalı.
İLKBAHAR ŞİFA ÇORBASI
Malzemeler
- 1 havuç
- 2 patates
- 1/2 pırasa veya
- 1 taze soğan
- 1 çay kaşığı kimyon
- 1 yemek kaşığı maydanoz
Hazırlanışı :
Sebzeler yıkanır ve kabuklarıyla birlikte küçük parçalar halinde doğranır. Yarım litre su ve kimyon eklenerek kısık ateşte 35-40 dakika arasında kaynatılır. Kaynamış sebzeler süzgeçten geçirilir. Elde edilen sebze suyuna doğranmış maydanoz eklenir ve içilir.