Güncelleme Tarihi:
Hükümet, 2009 yılında kurulan aile hekimlikleriyle başlatmayı düşündüğü, ancak uygulamasını ertelediği “sevk zincirini” yeniden gündemine aldı.
ACİL DURUM VE KRONİK HASTALIKLAR HARİÇ SEVK ALINMADAN HASTANEYE GİDİLEMEYECEK
Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan taslakta, acil durumlar ve kronik hastalıklar hariç aile hekimlerinden sevk alınmadan doğrudan hastanelere gidilememesi, sağlık turizminin geliştirilmesi için bakanlık bünyesinde birim oluşturulması, çok başlılığa neden olduğu için eleştirilen halk sağlığı müdürlüğü ve kamu hastaneleri birliği sekreterliğinin sağlık müdürlüklerine bağlanması, sigara yasağı uygulamasının genişletilmesi hedefleniyor.
ACİL DURUMLAR DIŞINDA AİLE HEKİMİ SEVKİ GEREKECEK
Tasarıya göre, aile hekiminden sevk almadan hastanelere gidilemeyecek, hastaneler de sevksiz hasta kabul etmeyecek. Acil durumlar ve kronik hastalıklar bu uygulamanın dışında tutulacak. Hastanın hangi basamaktaki hastaneye sevkedileceğine aile hekimi karar verecek. Hükümet, bu düzenlemeyle hastanelerdeki yoğunluğu azaltmayı ve Sosyal Güvenlik Kurumunun yükünü hafifletmeyi hedefliyor.
AHEF: SEVK ZİNCİRİ GEREKLİDİR ANCAK...
“Sevk zinciri, aile hekimliği uygulamasının olmazsa olmazıdır" diyen Aile Hekimleri Federasyonu (AHEF) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer, sevk zincirinin önemine değindi: "Sağlık sunumundan faydalanmak isteyen tüm fertlerin, öncelikle aile hekimine başvurması gereklidir. Ancak, hastaların, ilk muayenelerinde % 60 oranında direkt hastanelere başvurduğu, % 40 oranında aile hekimlerine gittiği görülmektedir. Oysa hastalıkların %a90’ının teşhis ve tedavisi, aile hekimlerince gerçekleştirilebilmektedir. % 60 direkt hastane başvurusu, hastanelerde gereksiz yığılmalara ve asıl hastanede tedavi olması gereken hastaların mağduriyetine neden olmaktadır."
"ETKİN VE BİLİMSEL UYGULAMA BUDUR"
Hastanın hangi basamaktaki hastaneye gideceğine veya hastanede tedaviye gerek olup olmadığına aile hekiminin karar vermesi gerektiğini söyleyen Özer, aile hekimliğinin başarı ile uygulandığı ülkelerin tamamında "sevk zinciri" uygulamasının bulunduğunu aktardı.Ancak, "Etkin ve bilimsel uygulama budur" diyen Dr. Özer'in Türkiye'deki uygulamaya ilişkin eleştirileri de var. Türkiye'deki aile hekimlerinin görevlerine dikkat çeken Özer, şunları söyledi:
"AİLE HEKİMLERİNİN GÖREV TANIMINDAKİ ANGARYALAR KALDIRILMALI"
"Ülkemizde aile hekimi başına kayıtlı kişi sayısı ortalaması 3800 civarındadır. Sevk zincirinin uygulandığı ülkelerde ise bu sayı 1500-2000 arasındadır. 2010 yılında 3750 kayıtlı kişi ile aile hekimliğine başladım; ancak bugün kayıtlı kişi sayım 4535’e ulaştı. Bu yetmezmiş gibi, aile hekimliği görev tanımında olmayan; belediyelerce gerçekleştirilmesi gereken “defin nöbetleri”, adli makamlarca gerçekleştirilmesi gereken “adli tabiplik hizmetleri”, askeri hekimlerce gerçekleştirilmesi gereken “asker muayeneleri”, hatta işyeri hekimlerince gerçekleştirilmesi gereken “işe giriş muayeneleri”, hiçbir hukuki gerekçesi olmamasına rağmen, aile hekimlerine yıkılmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın hedefi, kayıtlı kişi sayısını 2500’lere çekmektir. Bu hedef gerçekleştirilir ve aile hekimlerinin görev tanımındaki angaryalar kaldırılırsa, “sevk zinciri” uygulaması, sağlık sunumunda kaliteyi arttıracaktır. Söz konusu uygulama, birinci basamak sağlık hizmetlerini istenen seviyeye getirdiği gibi, hastanelerdeki yığılmaları da önleyecektir."