Güncelleme Tarihi:
Kalbin oksijen gereksinimini, gelen koroner akım miktarı karşılayamaz ise kalp kası beslenme bozukluğu (iskemi) ortaya çıkar. İskeminin en sık belirtilerinden biri ise; sessiz göğüs ağrısıdır ve çoğunlukla erken tanı konulamadığı için tedavisi de gecikmektedir. İskemik kalp hastalığını gösteren bulgular olmadığı halde iskeminin objektif bulguları saptanırsa sessiz iskemi yani; sessiz göğüs ağrısından bahsedilir. Yaşlı kişiler ve diyabeti olanlarda bulgular gizli olabilir. Yorgunluk, baygınlık veya halsizlik şikayetleri olabilir. Yaşlı kişilerde ve zeka problemi olanlarda bu klinik durum farklı olarak algılanabilir.
Yapılan çalışmalarda erişkin orta yaşlı hastalarda belirti vermeyen koroner arter hastalığı görülme sıklığı yüzde 3-4 olarak saptanmıştır. Miyokard enfarktüsü yani; kalbin koroner kan dolaşımının belli bir bölgede yetersiz kalması sonucu, o bölgedeki kalp kası dokusunun ölmesi sonrasında hastalarda yüzde 20-40 oranında sessiz iskemi saptanmıştır. Tüm kalp kası beslenme bozuklukları göz önüne alınırsa; bulgu vermeyen grup vakaların yaklaşık yüzde 75’ini, bulgu verenler ise yüzde 25’ini oluşturur. Sessiz iskemi, daha ağır koroner hastalığını ve daha kötü klinik beklentiyi (prognoz) gösterir. Ani ölüm riski bu hastalarda iki kat daha fazladır. Özellikle kalp nakillerinde tüm sinirsel yollar kesildiği için daha sonraki dönemde gelişen koroner bozukluklarında sessiz iskemi gelişmektedir. Sessiz iskemili hastalarda da diğer koroner problemi olan vakalardaki gibi benzer teşhis ve tedavi prensipleri kullanılır.
TİPİK GÖĞÜS AĞRISINA DİKKAT!
Tipik olarak göğüs ağrısı (anjina), artmış oksijen ihtiyacı sonucu ortaya çıkan kalp kası iskemisi bulgusudur. Kalp kası oksijen ihtiyacını artıran aktivite veya durumlarda oluşan; genellikle göğüs duvarına basınç hissi, göğüs ortasında baskı, ağırlık tarzında, sanki birisi göğüs üzerine çıkıp oturmuşçasına ağrı olarak tanımlanır. Bu ağrı; sol kol ve sol elin 4 ve 5. parmaklarına, boyuna, çeneye, sırta yayılım gösteren, zaman zaman soğuk terlemenin de eşlik ettiği tipte bir ağrıdır.
GÖĞÜS AĞRISI SESSİZ BİR ŞEKİLDE GELEBİLİR
Tüm hastalarda tipik göğüs ağrısı olmayabilir. Bazı vakalarda yalnızca boyun, çene, kulak, kol veya mide üzerinde ağrı olabilir. Nefes zorluğu, halsizlik gibi diğer bulgular da görülebilir. İlk kez oluşan göğüs ağrısını (anjina) tanımak zor olabilir; çünkü bulgular sıklıkla başka hastalıkları andırabilir. Hazımsızlık ve ruhsal durum bozukluğu görülebilir. Ağrısı olmayan, yalnızca nefes zorluğu, halsizlik, bulantı, kusma ve terlemesi olan hastalar da vardır.
Göğüs ağrısı belirtileri;
- Ağrı, genellikle göğüs üzerinde basınç ve yanma şeklinde tarif edilir. Boyun, omuz, çene, sırt, karnın üst bölgesi, kollar veya el parmaklarına yayılabilir.
- Çarpıntı
- Egzersizle oluşan solunum zorluğu, ağrı veya dinlenme ile 3-5 dk içerisinde geçebilir.
- Terleme
- Bulantı
- Azalmış efor toleransı ( eforun düşmesi)
- Şeker hastası olanlar ve yaşlı hastalarda halsizlik, solunum zorluğu, bulantı gibi belirtiler daha sık görülür
50 YAŞ ALTI KADINLAR VE SİGARA İÇENLERDE DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR
Damar spazmına bağlı göğüs ağrıları (variant anjina), ortaya çıkan klinik faktörler yokken oluşan göğüs ağrısı ve EKG bulguları ile ayırt edilmiş klinik bir durumdur. Çoğunlukla 50 yaş altındaki kadınlarda sabahın erken saatlerinde uyandıktan hemen sonra oluşması tipiktir. Dinlenirken ortaya çıkar. Tipik olarak göğüs ağrısı bulguları verir. Sigara bu durum için tetikleyici rol oynar. Kalp kasını besleyen koroner damarlarda geçici spazma bağlı olduğu düşünülmektedir.
Sessiz göğüs ağrısı riski taşıyan gruplar;
- Diyabet yani şeker hastaları
- Yaşlı hastalar
- Kalp nakli yapılan hastalar
- Zeka geriliği problemi olan hastalar
TEDAVİ ŞEKLİ
Bu hastalarda kalp damarlarında darlıklar olabileceği şüphesi ile EKG, ekokardiyografi yani kalp ultrasonu, efor testi, kalp sintigrafisi gibi incelemeler yapılır. Darlık tespit edilen hastalardan uygun olanlarda, kalp damarları balon ve stent gibi yöntemlerle açılır. Cerrahi işleme uygun olan hastalarda, kalp damarına bypass operasyonu yapılır. Kalp damarları problemli olup bu işlemleri gerektirecek oranda kalp damar darlığı olmayanlarda ise ilaç tedavisi tercih edilmelidir. Sessiz iskemi saptanan hastalarda, (özellikle efor testi veya kalp holter incelemesi ile) hastalığın derecesine göre ilaç, girişimsel (balon, stent) veya cerrahi yaklaşımlar tedavi açısından değerlendirilmelidir.