Güncelleme Tarihi:
Tadı şekerli olmasa da beyaz undan yapılan her türlü gıda, beyaz pirinç, beyaz makarna ve patates vücuda girdiği anda şekere dönüşerek kan şekerini hızla yükseltiyor. Aşırı meyve tüketimi de aynı olumsuz etkiyi yaratıyor.
GÖZLERE ZARAR VERİYOR
Kan şekerinin çok yüksek seyretmesi, vücutta kalp, böbrek ve göz gibi çeşitli organların hasarlanmasına yol açıyor. Diyabet 20-65 yaş arası körlüklerin en önemli sebebi. Bu nedenle dengeli beslenmek ve kan şekeri düzeylerini kontrol ettirmek çok önem taşıyor. Diyabet hastalığı, retina denilen ve görmede son derece önemli olan sinir tabakasındaki hasarlarla giden diyabetik retinopatiye, katarakt oluşumuna, göz tansiyonuna, hatta göz kaslarının felcine yol açarak şaşılıklara neden olabiliyor.
KONSANTRASYONU BOZUYOR
Yüksek şeker seviyesi dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu, hafıza kapasitesi düşüklüğü ve öğrenme güçlüğü yapabiliyor. İleri dönemlerde ise kandaki yüksek şeker oranı ile hücre içi ile dışı arasındaki geçiş bozularak yıpranma hızlanıyor. Bunu önce periferik sinirler, daha sonra beyin izliyor. Beyin damarlarındaki kan hacmi ile içerisindeki maddelerin (bunların en önemlisi şeker) bir dengede olması isteniyor. Kan şekerinin düşüklüğünde de beyin hızlı tepki gösteriyor. Şeker yüksekliğindeki belirtilerin yanı sıra bayılmalara da yol açabiliyor.
KALBİ KÖTÜ ETKİLİYOR
Günümüzde modern tıbbın ve teknolojinin sunduğu imkanlarla değişik yaş grubundaki insanlar üzerinde yapılan bilimsel karşılaştırmalarda fazla şeker kullanan grupların kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riski, az şeker kullananlara göre anlamlı derecede farklı bulunuyor. Fazla şeker kullanımının ileriki yaşlarda kalp ve damar hastalıklarına ve şeker hastalığına yakalanma riskini arttırıyor.
MUTSUZLUĞA SEBEP OLUYOR
Herkesin yediği zaman kendisini rahatlamış hissettiği yiyeceklerin başında tatlı gelir. Bunun birinci sebebi kimyasal olarak tatlının serotonin hormonunu yükseltici etkisi, ikincisi de sosyal açıdan kişinin çocukluktan itibaren tatlı yediği zaman rahatlayacağını veya kendisini ödüllendireceğini öğrenmesi. Tatlının hem biyolojik açıdan hem de davranışsal açıdan rahatlatıcı etkisi olduğu kesin fakat tatlının beyinde bağımlılık yaratan etkisi yenmediği zaman mutsuzluk da yaratabiliyor. Bunun yanı sıra kişi genellikle rahatlamak istediği zaman ihtiyacından çok daha fazla tatlı yiyor. Böylece en ufak bir moral bozukluğunda gerektiğinden fazla tatlı yeme, ardından kilo alımı ve pişmanlık geliyor.
NE KADAR ŞEKER TÜKETİLMELİ?
Şeker kaynağı olarak yediğimiz karbonhidratlar, günlük diyetimizin yüzde 55-60'ını oluşturmalı. Seçim yaparken 'kompleks karbonhidratlar' denilen, sindirimi ve emilimi daha yavaş olan sebze, meyve, kuru baklagil, kepekli ekmek gibi yiyecekleri seçilmeli. Birçok hastalık için risk faktörü olarak düşünülen şekeri günde en fazla sekiz kesme şeker kadar tüketebilir. Bu da üç tatlı kaşığı bal veya elma, portakal, şeftali, armut gibi orta şekerli meyvelerden 300 gram yemeye denk geliyor. Ekmek gibi başka karbonhidrat grubu tüketmediğimiz takdirde toplamda tükettiğimiz karbonhidrat bu miktarları geçmemeli. Kahvaltıda bir tatlı kaşığı saf bal çok iyi bir antioksidan olduğundan tüketilmeli. Mutlaka şekerli ürün tüketilecekse yemeklerin ardından küçük porsiyonlar olarak tüketilmesine özen gösterilmeli. Düzenli egzersiz yapmak da insülin gereksiniminin azalmasını sağlar.