Güncelleme Tarihi:
KAYBEDENLER
* Seçimler öncesinde beklenti ne kadar yüksekse hayal kırıklığı o kadar fazla olur. Mesela her dersten 10 almayı bekleyen
öğrenci 9 almaktan mutsuz olabilir ama 9 da kötü bir not değildir. Asıl kaygı duyması gereken yöneticilerdir, bugüne kadar sergiledikleri uzlaşmadan uzak düşünce tarzını gözden geçirmeleri gerekir. Bu, tabanın psikolojisiyle, yukarının kendisini eleştirmesi ile düzelir. (TPD medya koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya)
* Yenildiğini düşünen grup dayanışma içinde olmalıdır. Yaralar birlikte sarılabilecek bir şeydir. Üzüntüyü yaşadıktan sonra da eleştiri ve özeleştiri yapıp, nerede yanlış yaptıklarını anlayıp çalışmaları lazım. Hatta bir sonraki seçime çalışmak için erken değil.
(TPD onur kurulu üyesi Doç. Dr. Haldun Soygür)
* Hüzün ya da üzüntü sevinçten çok daha güçlü bir duygudur ve insanlara bir şeyleri değiştirme gücü verir. Sizi üzen şeyi değiştirmek için daha çok mücadele edersiniz ve negatif gibi görünen üzüntünün gücü, sizi pozitife getirir. (Doç. Dr. Burhanettin Kaya)
SEÇİM DEMOKRATİK SÜREÇ Mİ YANILSAMA MI?
Bu tür olaylar doğru seçim yapmaktan alıkoyar. “Bizim köyden hiç oy çıkmazsa yol, elektrik, su getirmezler” gibi. Seçime olan inanç da kaybolabilir. Seçim yapmak gerçekten demokratik bir süreç mi yoksa yanılsama mı? Bu demokrasinin en büyük tartışmalarından bir tanesi bu.
KAZANANLAR
* Hani bir söz vardır "Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var" derler. Bunu hangi parti olduğu farketmez, kazanan taraftaki liderlerin akılda tutmaları gerekir. Kazananların dışlama yapmadan, ayrımcılık yapmadan çalışmaları gerekir. Bu ülkede hep birlikte yaşıyoruz ve birlikte yaşamayı "çağdaş ölçütlerde" becerebilecek miyiz beceremeyecek miyiz asıl nokta bu. (TPD onur kurulu üyesi Doç. Dr. Haldun Soygür)
* Eğer yeni yönetim herkesi kucaklayan, eşitlikçi, uzlaşı içinde bir yapıyı benimserse her şey çözülür. Aidiyet duygusu farklı taraflarda da olunsa devam eder. Ama çatışma sürer, ötekileştirme artar, cadı avları başlarsa, bütün muhalefet engellenmeye çalışırsa bu mutsuzluk sürecektir. Onun da iki yanlı etkisi olur bir taraf mutsuzluğunu sürdürürken, bir tarafta da karşı çıkma, dayanışma başlar. (Doç. Dr. Burhanettin Kaya)
ÜLKEYİ TERK ETMEK İSTEYENLER
* Kendi ülkesini, halkları, insanları sevenler böyle şeyleri hemen düşünmez. Hızlı rahatlama ihtiyacını gösteren bir şey. İnsanların hızla kendini rahatsız eden uyarandan kaçma isteği, kendini koruma tepkisidir. Bir şey beni rahatsız ediyorsa ilk yapacağım şey kaçmaktır. Ama uzun vadede onu kaçmaya iten sürecin devamına yol açar. Kalmak, üstüne gitmek, etik, estetik ve politik bir duruş sergileyerek süreci tersine çevirmek için kalması gerekir. İnsan ne zaman kaçar? Gerçekten hayatta kalamayacağını hissettiği zaman kaçabilir. Mültecilerin ölmemek için kaçmaları gibi. Ama bu noktada değilken, yük almamak, sorumluluk almamak için kaçmak çok bireyci bir duruştur. Her süreç kendi karşıtını doğurur. Karşıtlar da mutlaka diğer tarafı ehlileştirir. Mutlaka iktidarlar da süreçle çatıştıkça iyi ya da kötü yönde değişecektir. İktidarların da kendini geliştirmek için zıttına ihtiyacı vardır. Kaçmak değil kalıp, erdemli, onurlu bir şekilde muhalefet etmeyi sürdürmek gerekir." (Doç. Dr. Burhanettin Kaya)
* Kaybetmek bireysel yaşamda da başedilmesi zor bir olgu. O zaman insanların bir bölümünde çaresizlik duygusu gelişir ve bu ülkeden artık gidiyorum diyebilir. İnsan hayatında nasıl düşer kalkarsa, öyle bir umuda sahip olmak gerekir. Eğer umut da ortadan kalkarsa en ölümcül hastalık olan "umutsuzluk" hastalığı devreye girer. İşte o zaman baştan kaybederiz. (Doç. Dr. Haldun Soygür)
"YAŞANAN ACILARI UNUTMAMAK SORUMLULUĞUMUZ"
Seçim sonuçlarının üzüntüsünü ya da sevincini unutmak için gereken sürede keskin bir sınır çizilemez. Tabii ki önüne bakmalı insanlar ama yaşadığımız şeyleri unutmamak gibi bir sorumluluğumuz da var. Soma’yı unutan, Ankara’da yaşananları unutan bir toplumdan bahsediyoruz. Şu anda Ankara tren garına yolunuz düşse hiçbir şey olmamış gibi, kenarda 3-5 çiçeğin bırakıldığı bir yer. Dolayısıyla biz toplum olarak yüzleşmiyoruz. Bu dünyanın herhangi bir yerinde bir şey olsa yer yerinden oynardı ve bunun üstüne sayısız çalışmalar, araştırmalar yapılırdı. Acıyı ya da kayıp duygusunu bastırmamak ama olgun bir şekilde yaşamak gerekir. Yok saymamak gerekir. Mesela istifası beklenen bir muhalefet lideri vardı. Yok bir şey yola devam denildi. Bu akıl alır bir şey değil. Bizde birazcık duyarsızlaşma var "O acıyı görme, buna duyarsız kal." Çok da hayırlı bir şey değil. Yenilen tarafın dayanışarak acıyı yaşaması ve sonrasında oturup yeniden nasıl kazanacağına ilişkin çalışmaya başlaması gerekir. (Doç. Dr. Haldun Soygür)