Güncelleme Tarihi:
Kültür Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünde Salgın Hastalıklar Hemşireliği dersi veren Öğr. Gör. Dr. Sevda Türen “Bulaşıcı hastalıklarla ilgili eksik veya yanlış bilgi, hastalığı geçiren kişilerin başkalarına bulaştırma korkusu, ölüm korkusu, kendini çaresiz hissetme gibi duyguları daha yoğun yaşamasına neden olabilmektedir. Aynı zamanda, toplumdaki sağlıklı bireylerin de hastalığı geçiren kişilere karşı önyargılı olmasına ve damgalamaya (etiketlemeye) neden olabilmektedir. Bu nedenle halkın bulaşıcı hastalıklar konusunda bilgilendirilmesi hem bireylerin kendilerini koruması hem de hastalığı geçiren kişilere karşı daha duyarlı olması açısından önemlidir” ifadelerini kullandı.
“BANA BİR ŞEY OLMAZ DEMEYİN”
Bulaşıcı hastalıkların, aynı zamanda hasta bireylerin psiko-sosyal yönden de önemli derecede etkilenmesine neden olduğuna dikkati çeken Öğr. Gör. Dr. Türen, sözlerini şöyle devam etti:
“Hasta bireylere karşı empatinin, önyargılı davranışlardan kaçınmanın iyileşme sürecindeki belirleyici rolü var. Solunum yolu enfeksiyonlarının bulaşıcı hastalıklar alanında kontrolü zor enfeksiyonlar arasında yer alıyor. Hastalık etkeninin, ortamda canlı kalabilme özelliğine göre bulaş; öksürme, hapşırma veya konuşma esnasında doğrudan ya da kirli (enfekte) nesne, eller veya besin yoluyla dolaylı gerçekleşebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında bireylerin özellikle kapalı ve havalandırmanın iyi olmadığı alanlarla tören, maç, konser gibi kalabalık ortamlarda bulunmaması, hastalık etkenini taşıyıcı bireylerle yakın temas gibi durumlardan kaçınması gerekmektedir. Bulaşıcı hastalıkların yalnızca toplumsal değil aynı zamanda bireysel önlemlerin de alınmasını gerekiyor. Bana bir şey olmaz’ veya ‘Bu kadar insan içinde beni mi bulacak?’ düşüncesiyle hareket etmenin salgın hastalıkların yayılmasındaki temel faktörlerden biri olduğunu belirtti.”