Güncelleme Tarihi:
Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen, tarafların avukatlarının katıldığı duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, bazı uluslararası hekim örgütlerinin gözlemcileri ile insan hakları ve meslek odaları yöneticileri izledi.
METİN FEYZİOĞLU TANIK OLARAK DİNLENDİ
Duruşmada tanık olarak dinlenen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, olaylar sırasında "Sağlık Bakanlığının göstermelik 1-2 ambulansı bulunduğunu" öne sürerek, "Olaylar asıl ara sokaklardaydı. Buradaki yaralılara kesinlikle yardım edilmiyordu. Doktor ve Bakanlığın sağlık görevlileri yoktu" dedi.
CANINI KURTARMAK İSTEYEN ANKARA BAROSUNA SIĞINDI
Kızılay'daki Ankara Barosu Eğitim Merkezi (ABEM) binasına "canını kurtarmak isteyenin sığındığını" söyleyen Feyzioğlu, "Binadaki kendi hekimimiz ve içeride bulunan hekim arkadaşlarımız yaralıları kurtarmaya çalışıyorlardı" ifadelerini kullandı.
Konur Sokak'taki Mülkiyeliler Birliğinde yaralıların, doktorların ve avukatların bulunduğunu öğrenmeleri üzerine buraya gittiklerini anlatan Feyzioğlu, "Gönüllü hekimler olmasaydı, ölü ve kalıcı sakat çok fazla olurdu. Bu gönüllü hekimleri ATO'nun yönlendirdiğine dair bilgim yok. Bu tür olaylarda mevzuata göre sadece 1-2 ambulans değil, birçok sağlık görevlisinin görevlendirilmesi ve gerekirse revir çadırlarının kurulması lazımdır. Bakanlık, olayların boyutuyla orantılı hizmet yapmamıştır" diye konuştu.
"YAŞAM HAKKI KUTSALDIR"
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka da olaylarda Sağlık Bakanlığının hizmeti yeterli olmadığı için gönüllü hekimlerin, ATO üyesi hekimlerin de yaralılara hizmet verdiğini kaydetti. Bazı yaralıların, fişlenme korkusundan hastanelere gitmek istemediğini, yolların kapalı olması dolayısıyla ambulansların yaralılara ulaşamadığını anlatan Nazlıaka, bireyin yaşam hakkının kutsal olduğunu, hekimlerin, hiçbir ayrım yapmaksızın herkese hizmet vermeye çalıştığını söyledi.
"SAĞLIK BAKANLIĞI AMBULANSINDAN BİBER GAZI ATILDI"
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ise Sağlık Bakanlığı ambulanslarından biber gazı atıldığına tanık olduğunu kaydederek, "Kesinlikle Bakanlık ambulanslarından hizmet verilmedi. Ambulanslar, şiddetin aracı olarak kullanıldılar" iddialarını dile getirdi.
Yaralılara gönüllü doktorlarca müdahalede bulunulduğunu ifade eden Gök, "Yaralanan birine yardımcı olmak insanlık ve yurttaşlık görevidir. Gönüllü hekimlerse, bu konuda bizden çok daha yetkindir. Dava açmak yerine bu doktorlara teşekkür etmek gerekir" dedi.
Dönemin Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık da biber gazından etkilenen birçok kişinin belediye binasında olduğunu, yaralılara belediyedeki revirde verildiğini belirtti. Belediyede doktor olan Fatma Aytuğ Balcıoğlu da belediye binasında sağlık hizmeti birimi bulunduğunu, zaten personele ve vatandaşa hizmet verdiklerini kaydederek, Gezi eylemlerinde sağlık hizmeti talebi çok olunca, birimi genişlettiklerini söyledi.
POLİS MÜDAHALESİYLE YARALANANLAR MİMARLAR ODASINA GİTTİ
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan ise polis müdahalesiyle yaralananların odalarına geldiklerini, Sağlık Bakanlığından yardıma gelen olmadığı için gönüllü hekimlerden yardım istediklerini ifade etti. Akın Can, Kazım Aslan ve Duran Eren Şahin de olay sırasında başlarından yaralandıklarını, Sağlık Bakanlığı ambulanslarının beklemelerine karşın gelmediğini ya da "telefonu kapattıklarını", bu sebeple gönüllü hekimlerin kendilerine yardım ettiğini anlattılar.
Tanıkların ardından söz alan Sağlık Bakanlığının avukatı davalarının kabul edilmesini istedi. ATO'nun avukatlarından Ziynet Özçelik ise "Bu tür büyük olaylarda sahada sağlık hizmeti verilmesi gerekir. Çünkü zamanında müdahale edilmediğinde kalıcı sakatlıklar ve ölümler oluşacaktır. Bakanlık bu hizmeti yerine getirmediği için gönüllü hekimler getirmiştir" dedi ve davanın reddini talep etti.
Beyanların ardından Hakim Zerrin Berke, davanın reddine karar verdiğini bildirdi.
BASIN AÇIKLAMASI
Duruşmadan önce ATO ve Türk Tabipleri Birliği adına hazırlanan basın açıklamasını okuyan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Atasoy, "davayla iyi hekimlik değerlerinin yargılandığını, hekim örgütlerinin toplumsal sorunlara duyarsız kılınmak istendiğini" kaydederek, "Ankara'nın, İstanbul'un, İzmir'in, Adana'nın meydanları kan ve gözyaşıyla yıkanırken, ambulanslar gösteri alanlarına gitmiyorken, hekimler eli kolu bağlı duracaklar mıydı?" diye sordu.
İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütü Gözlemcisi DeDe Dunevant ise hekimlere yönelik "bu faaliyetlerin" en kısa zamanda durdurulması gerektiğini kaydetti ve "Sağlık hakkı yargılanamaz" dedi.
DAVA DİLEKÇESİ
Dava dilekçesinde, tabip odalarının görevlerinin 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu'yla belirlendiği ve bu görevlerin içinde sağlık hizmet birimi açmak ve işletmek bulunmadığına işaret edilerek, ATO'nun, buna rağmen, Ankara'daki olaylara müdahil olmak üzere izin almadan ve hiçbir kamu otoritesi altında olmadan sağlık hizmet birimleri açıp işlettiği iddia ediliyordu.
Davayla, ATO'nun Yönetim Kurulu ile "kanunun kendisine yüklediği görevleri yerine getirmeyen" Haysiyet Divanı'nın görevlerinin sona erdirilerek, yerlerine yenilerinin seçilmesine karar verilmesi talep ediliyordu.