Güncelleme Tarihi:
Kimi zaman kişide ortaya çıkan semptomlarda geçici bir durgunluk olarak da tanımlanan remisyon ve türleri ciddi bir merak konusunu oluşturmaktadır. Bu yönüyle çok ciddi sayıda insanın araştırma konusunu oluşturan unsurların arasında kendisine yer bulmaktadır. Remisyon kronik bir hastalığın belirtilerinde ortaya çıkan azalma olarak bilinmektedir. Pek çok üzücü nitelikteki hastalıkta, hasta bireyin ve hasta yakınlarının duymak istediği remisyon süreci oldukça farklı biçimlerde görülebilmektedir.
Remisyon Nedir?
Remisyon tıbbi bir terim olarak karşımıza çıkmakta olup genellikle de kanser tedavisi gören hasta bireyler için kullanılmakta olup, hastalık bulgularında iyileşmeyi ifade eden bir kavramdır. Herhangi bir hasta bireyin, remisyon sürecine girmesi demek, kişideki hastalığın kötüye gitmediği ve etkili biçimde daha iyi hale gelebileceğini tanımlar. Fakat çok nadir de olsa hastalıktaki belirtilerin aniden artması öncesindeki durgunluk olarak da remisyon görülmesi söz konusudur.
Remisyon Ne Anlama Gelir?
“Remisyon ne anlama gelir sorusu çok fazla merak edilen bir başka konudur. Özellikle de bu kelimeyi ilk defa duyanların en sık merak ettiği konuların başında gelmektedir. Remisyon terimi en fazla onkolojik vakalarda kullanılmaktadır. Hastalığın bireyde var olmasına karşın halen kontrol edilebilir olması halinde remisyon varlığından söz edilebilir.
Onkolojik hastalar için kısmi remisyon, ortaya çıkan hastalık belirtilerinin bir ölçüde devam etmesi durumudur. Eğer standart laboratuar testleri esnasında bulguların tamamıyla yok olduğu görülürse bu durumda tam remisyondan bahsedilebilir. Bu sayede hasta birey sağlıklı yahut en azında risk bölgesi dışında kabul edilir.
Remisyon teriminin en çok kullanıldığı alan ise lösemi tedavileri olmaktadır. Lösemi hastalarının durumu iseüç şekilde karakterize edilmektedir:
Sitogenetik remisyon: Klinik hematolojik remisyon kapsamında kesin bir inceleme gerçekleştirilir ve tümör hücrelerinin saptanmadığı görülürse bu durumda sitogenetik remisyondan bahsedilebilir.
Hematolojik ve klinik remisyon durumunda: Kan bileşimin sahip olduğu değerler normale dönmüş haldedir. Böylece kemik iliği ve sınırları içinde herhangi bir hastalık belirtisi görülmez.
Moleküler remisyon: Oldukça hassas çalışmaların gerçekleştirildiği anlarda dahi vücut çoğunlukla tümör hücrelerinin varlığının tespit edilmediği durumlarda moleküler remisyondan bahsedilebilir.
Genel onkolojik vakalar için kanser remisyonundan bahsedilebilmesi için en az 1 aylık olan bir süre boyunca aktif hastalık belirtisine rastlanılmıyor olmasının gerekliliği söz konudur. Fakat hastalık belirtisinin ortadan kalktığı, kesinlikle kanserin tedavi edildiği yahut saptanabilen bir onkolojik belirti olmadığı manasına gelmez.
Tespit edilemeyen ya da tam remisyon durumlarında, uzman doktor tarafından CT taraması, MRI ya da PET taraması gibi önemli radyolojik testler uygulanır. Fiziki muayene ve test sonuçlarının karşılaştırılması neticesinde kanser bulgusuna rastlanmamış ise tam remisyondan bahsedilebilir.
Uygulanan testler neticesinde kanser hücrelerinin halen tespit edilebildiği fakat boyut olarak küçüldüğü hallerde ise kısmi remisyon durumu söz konudur. Bu türdeki onkolojik vakalara stabil veya kontrollü tümör vakaları da denilmektedir. Kısmi remisyon söz konusu olduğu durumlarda tümör boyutunda en az %50 oranında bir azalmayla birlikte en az 1 ay boyunca hastalığın ilerlemesinin gerekliliği söz konusudur.
Remisyon Türleri Nelerdir?
Remisyon ile alakalı olarak merak edilen konuların başında hiç şüphesiz remisyon türleri gelmektedir. Bu noktada genel olarak iki çeşit remisyond türünden bahsedilebilmektedir. Bunlardan biri kısmi remisyon olup, diğeri tam remisyon şeklinde ifade edilir. Kısmi remisyon durumunun söz konusu olduğu süreçte hasta, sahip durumda olduğu hastalığa karşı savaş verirken son derece önemli bir ilerleme kaydeder. Fakat hastalığın belirtileri halen kişide tamamıyla yok olmamıştır.
Bununla alakalı olarak bir örnek verilmesi gerekirse; kanserli bir tümöre sahip durumda olan bir hastanın tedavisi sürerken mevcut durumdaki tümörün küçülmeye başlaması, hastanın kısmı olarak nitelendirilen remisyona girmesini sağlar. Buna karşın hastalığın semptomlarının tamamıyla durduğu ve tümörün yok olduğu durumlarda tam remisyondan halinden bahsedilmesi mümkün olabilir.
Ancak tam remisyon süreci, hastalığın halen kişinin vücudunda gizleniyor olması nedeniyle tedavi edilemediği için riskli bir durum da oluşturabilir. Bundan dolayı doktorlar, tam remisyon konusunda her zaman temkinli bir tutum içinde olur. Bunun sebebi kronik hastalıkların tam manasıyla yönetimi çok zor olabilmektedir. Öyleki uzun süre vücutta gizlenip sonra yeniden ortaya çıkabilme durumu söz konusudur. Hasta, tam remisyon durumunu yaşadıktan sonra dahi hastalık belirtileri birkaç yıl sonra kendini yeniden gösterebilir. Bu durum için ise hastalık tekrar"nüks" ettiği ifadesi kullanılır.
Bazı nadir olarak karşılaşılan durumlarda, kansere yönelik olarak herhangi bir tedavi uygulanmasa bile hastalık remisyona girebilir. Bu tür kendiliğinden meydana gelebilen stabil durumlara spontan kanser remisyonu adı verilmektedir. Spontan remisyon türleri, çoğunlukla kanserli olan bir hasta enfeksiyon ile savaştığında ortaya çıkar. Bağışıklık sisteminin aynı azmanda kansere karşı da savaştığı tahmin edilir. Bu türdeki bir tedaviye "kanser immünoterapisi" adı da verilmektedir.