Güncelleme Tarihi:
Aile hekimlerinin halkımızın en yakın ve en kolay ulaşabileceği sağlık danışmanları olduğunu belirten ANKAHED Yönetim
KRONİK HASTALIKLAR ARTIYOR
Türkiye'de son yıllarda yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte birçok dünya ülkesinde olduğu gibi hipertansiyon, diyabet (şeker hastalığı), obezite (şişmanlık), böbrek hastalıkları ve astım, KOAH gibi solunum yolu hastalıkları ile kalp-damar rahatsızlıkları gibi kronik hastalıkların görülme sıklığı ve ciddi bir sağlık problemi olarak önemi her geçen gün artmaktadır.
KRONİK HASTALIKLARI OLANLAR ORUÇ TUTMADAN DOKTORA DANIŞMALI
Bu yıl Ramazan ayı süresince, sıcak havalarda uzun süre ısı artışına, açlığa ve susuzluğa maruz kalacak olan kronik hastalığı olan vatandaşlarımız ani ve hayati sağlık sorunlarıyla karşılaşabileceklerine dikkat çekiyoruz. Ramazan ayı boyunca sık karşılaşılan sorun olan ilaç kullanımının planlanması için aile hekimlerinden mutlaka danışmanlık alınmasını gerektiğini öneriyoruz.
Hayata yayılan süreç de vatandaşlarımızın sağlık sorunlarıyla yakından ilgilenen, takip eden ve onların sağlık alanındaki savunucuları olan aile hekimleri bu riskleri görebilecek ve planlayacak en yakın sağlık danışmanlarıdır.
"KRONİK HASTALIĞI OLANLARDA BESLENME ÇOK ÖNEMLİDİR"
Düzenli ve sağlıklı beslenmenin kronik hastalığı bulunanlar için önemli olduğunun altını tekrar çiziyoruz. Bu nedenle Ramazan ayı içinde tutulacak oruç nedeniyle beslenme düzeni değişecek ve insan vücudunun buna adaptasyonu belli bir zaman alacaktır. İşte bu dönemde Şeker, Kalp, Tansiyon ve Böbrek hastaları çok dikkatli olmak zorunda ve hekim kontrolü olmadan beslenme değişikliklerine girmemelidirler.
"ŞEKER HASTALARI ÇOK DİKKAT ETMELİ!"
"Diyabet hastaları’’ için bu dönemde oruç tutmak konusunda karar verebilmek için öncelikle bu kişilerin değerlendirilmesinin ve kişi de var olan risklerin neler olduğunun aile hekimlerince iyi bir şekilde yapılması gerekmektedir. Genel bir karar almak, bu tip hastalar için riskli olabilir. Kişiye özel kararlar kişinin durumuna, kullandığı ilaçlara, taşıdığı risk faktörlerine göre verilmelidir. Oruç tutan bir şeker hastasının gün içerisinde çok uzun süreli yaşadığı açlığın ardından iftar ve sahurda yediği yemeklerle vücuduna fazla miktarda şeker girer. Bunun da beraberinde kandaki şeker düzeyinin normalin çok üstüne çıkmasına neden olabilir. Buda önemli risklere yol açar.
TOKLUK KAN ŞEKERİNİN YÜKSEK OLMASI KALP HASTALIKLARINI ARTTIRIR
Tokluk kan şekerinin bu kadar yüksek olması kalp hastalıkları riskini arttırır. Şeker hastalarının kanında çok miktarda bulunan şekerin damar sertliğine neden olması kalbe giden kan miktarını azaltır. Bu da beraberinde göğüs ağrısı ve kalp krizine neden olabilir. Şeker hastalığı olanlar, bu tür sağlık problemleri yaşamamak için ilaçlarının programı, iftar ve sahurda alınacak şekilde aile hekimince düzenlemelidir. Bu hastalar, iftar ve sahur arasında az ama sık yeme ilkesine dikkat etmeliler.
Yiyecek seçiminde, kan şekerini yükseltme potansiyeli yüksek basit karbonhidratlardan kaçınılmalı, bunun yerine proteinden zengin besinler, sebze ve meyve çeşitlerinin bulunduğu kahvaltı tarzı beslenme tercih edilmeli. Zeytinyağlı yemekler tüketilmeli. Protein içeren besinler, midede daha uzun süre kaldığından, uzun süreli tokluk sağlama açısından yaralıdır. İftardan sonra 2-3 litre kadar su içilmeli. Ani ve hızlı yemek yemekten kaçınılmalı. Sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tercih edilmeli."
"KAN BASINCI KONTROL ALTINDA OLANLARIN ORUÇ TUTMASINDA SAKINCA OLMAYABİLİR"
Kan basıncı kontrol altında bulunan ve günlük ilaç kullanımı ile bunu sağlayan kişilerin aile hekimine danışarak oruç tutmalarında bir sakınca olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Ancak ilaçlarını düzenli kullanmasına rağmen ve kan basıncı yüksek olanların ve eşlik eden başka risk faktörleri taşıyanların da oruç tutması mevsim itibariyle sakıncalı olabilir.
Tansiyondaki ani yükselme ve düşmeler çok tehlikelidir. Yüksek tansiyon hastaları, oruç tutmadan önce mevcut durumunu ortaya koymak amacıyla gerekli tetkikleri mutlaka yaptırmalı.
Yüksek tansiyon hastalarının, besinlerini iftardan sahura kadar 3-4 bölümde tüketmesi gerekir. "İftarda çok fazla yiyeceği tüketmek sakıncalıdır. Öncelikle bir miktar diyetlerine uygun gıdayı tüketip 15-20 dakika sonra bir kısmını daha tüketmeleri önemli. Bir anda çok fazla miktarda sıvı tüketilmemeli, sofralarından tuz kaldırılmalı ve salamura gıdalardan, hazır ve dondurulmuş gıdalardan, kızartma ve ağır yağlı yiyeceklerden ve ağır hamur işlerinden kesinlikle uzak durulmalı."
"BÖBREK HASTALARI İFTARLA SAHUR ARASINDA SU TÜKETİMİNİ İHMAL ETMEMELİ"
Ramazan ayında hava sıcaklığının fazla olması nedeniyle terleme ve uzun süre susuzluğun, böbrek hastalarında ve kalp damar hastalığı olanlarda istenmeyen durumların ortaya çıkmasına yol açabilir.
Böbrek hastalarının sık sık su içmesi gerekir. "İftarla sahur arasındaki geçen sürede böbrek hastaları bu süreyi yeteri kadar iyi değerlendiremezler ve yeteri kadar sıvı alamazlar’’ Bu da ramazan sonrasında ciddi yetmezlik tablolarına sebep olabilmektedir. Bu nedenle oruç tutulduğunda mutlaka iftarla sahur arasında 2-3 litre sıvı aralıklı olarak tüketilmelidir.
‘’KALP HASTALARI ORUÇ TUTABİLİR Mİ?’’
Bu kısım da kalp hastalarından kasıt, koroner kalp hastalığı olan vatandaşlarımız. Bu sağlık sorununa sahip vatandaşlarımız, Aile Hekimlerine müracaat edip onların belirleyeceği bazı kurallara uyulduğunda oruç tutmak, koroner kalp hastalığını olumsuz yönde etkilememekte ve ani krizlere yol açmamaktadır. Ancak, iftarda aşırı miktarda, yağlı, kalorili yemek tüketimi, bu hastalar için risk faktörüdür. Eğer, iftarda kısa sürede aşırı yemek alışkanlığı olmazsa, önceden var olan tedavileri planladığın da, ramazan ayı boyunca kalp krizleri büyük ölçüde azalacaktır.
Kalp Hastalarının uyması gereken diyeti, çok zorlayıcı ve bıktırıcı bir diyet değildir. Kalp hastalarına önerilen beslenme tarzı, sağlıklı kişilere de kaliteli yaşam sürmeleri için tavsiye edilen bir beslenme tarzıdır ve Ramazan ayında daha da önem kazanmaktadır.
Son olarak sağlıklı olan vatandaşlarımıza bu dönem de en önemli uyarımız; İftarda hızlı ve ağır yemekten kaçınmaları. Ve İftar ile Sahur arasın da gerektiği kadar sıvı almalarıdır.
İftarda kesinlikle hızlı yemek yememelidir. Öncelikle çorba ile veya aperatif peynir, zeytin, salata ve ramazan aylarında iftar sofraların da bulunan bir besin olan hurma gibi gıdalarla hafif bir kahvaltı yaparak, mümkün olduğunca bol sulu, kızartılmamış, aşırı yağlı olmayan gıdalar tercih edilmelidir.