UĞUR İLYAS CANBOLAT
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 02, 2008 12:52
Psikiyatrik şikayetler günümüz dünyasında giderek artıyor. Yaşanan sorunlara karşı tahammül eşiği giderek aşağıya düşüyor. Bu nedenle de strese bağlı olarak pek çok ruh sağlığı şikayetleri dile getiriliyor. İlişki sorunları en sık yaşanan problemlerden. Konuşmayı unutan, kendini ifade edemeyen, çok kolay kavga eden bir toplum olma yolunda hızla yol almaktayız. Türkiye acaba hangi sorunları yaşıyor? İnsanımızın en çok sorduğu ruh sağlığı soruları nelerdir? Psikiyatrik sorunlara çare aramak bakımından hangi seviyedeyiz? NP Grup Uzman Psikologlarından Necmettin Gürsoy bu konulara açıklık getirdi.
- Danışanlar psikolojik sorunlarını anlatırken çekinmiyorlar mı? Bir tedirginlik seziyor musunuz?
- Çekinmez olurlar mı? Tabiki çekiniyorlar. Bu tür sorunlarını telefonda anlatmalarını sağlamak onları uzmana yönlendirmek bence büyük bir hizmettir. İsimlerini söylemiyorlar, aradıkları yerleri söylemiyorlar. "Ne olursunuz, bunlar aramızda kalsın" diyorlar. İnanılmaz diyaloglar yaşanıyor.
- Sorunlarını size ileten danışanların bu hassasiyetlerine dikkat ediyor musunuz?
- Elbette… Bu çok önemli.. Sağlıkta özellikle psikiyatrik sorunlarda mahremiyet dediğimiz gizlilik ilkesi gerçekten çok önemlidir. Sorun sahibi kişiler bu güveni elde etmeden sorularını bütün detaylarıyla kesinlikle anlatmazlar. Soru sahibinin güvenmeye ihtiyacı vardır. Bu tedavinin önemli bir parçasıdır aynı zamanda. Bizde bunu çok önemsemekteyiz.
- Yurtdışından da sanırım sorular almaktasınız. Hem e-mail olarak hem de danışma hattı yoluyla. Yurtdışındaki psikolojik hizmetler size yansıdığı kadarıyla nasıl gidiyor?
- İnanılmaz bir boyutta. Yurt içinden daha büyük bir talep var. Çünkü orada kültür ve sosyal uyum sorunu var. Vatandaşlarımız çok güç şartlarda bu konudaki tedavilerini sürdürüyorlar. Telefonda dakikalarca bizlerle konuşuyorlar. Bazı danışanlarımız abone olmuş gibi 15 günde bir arıyorlar bizi. Özellikle yaz öncesi aylarda Türkiye'de tedavi planları yaptıklarından soru sayısında patlamalar yaşanıyor. Minnettar kalıyorlar biz buradaki psikolog ve psikiyatrsitlere gidiyoruz ama bizi anlamıyorlar şeklinde yakınmalarına sık rastlıyoruz. Hem dil sorunumuz hem de kültür sorunumuz var.
- Daha çok hangi ülkeden geliyor bilgi telefonları?
- Hollanda, Almanya, İsveç, Kanada, İtalya, Avustralya, Budapeşte, Viyana, Makedonya, Azerbaycan, Türkmenistan, Cezayir, Mekke, Kerkük vs.
-
Ağırlıklı olarak sorular hangi konulardan geliyor? - Her konudan soruyorlar. Kişi kendi rahatsızlığıyla ilgili sorduğu gibi o gün TV, internet ve basında hangi konular ağırlıkla işleniyorsa o konuyla ilgili sorular geliyor. Genelde ilişki ve iletişim konularında sorular alıyoruz. Çocuklar ve cinsellikle ilgili çok sorular geliyor. Aile ve cinsellik konusunda S.O.S veriyoruz diyebilirim. Bu konuda maalesef az şey biliniyor. Bu nedenle sorularda fazla elbette. Çok ciddi boyutta ilişki sorunları yaşanıyor. Aile çatışmaları önemli yer tutuyor. Bağımlılık konusu hiç eksilmeyen konular arasında. Özellikle aileler çok tedirgin. Uyuşturucuya başlama yaşının düşmesi anne babaları çok tedirgin ediyor. Bu konuda sorular yoğun. Panik soruları her dönemde yerini koruyor. Yaz aylarında yeme bozuklukları, estetik kaygılarında artış oluyor. Kış aylarında depresyon ve tükenmişlik sendromu önemli yer tutuyor. Çocuk depresyonu, hiperaktivite ve öğrenme güçlükleri konusundaki sorularda hiç azalma olmuyor. Takıntı soruları çok yoğun genelde. Burada bir fark var takıntı soruları kimi zaman aynı kişiler tarafından tekrar sorulabiliyor. Panik atak sorularının çok yoğun geldiğini söylemiştim. Bu konuda soruların geldiği yerler çok dikkatimi çekti. Adapazarı, İzmit, Yalova, Gölcük ve Bolu.. Döküm için notlarımı incelediğimde inanamadım, büyük bir şaşkınlık içerisindeydim. Asıl depremin ruhlarda yaşandığını gördüm.
-Yakınları konusunda sorular soranlarda oluyordur herhalde değil mi?
- Buda azımsanmayacak yoğunlukta sorular arasında. Hastamıza nasıl yaklaşacağız. Neler yapmalıyız? Bu hastalık kalıcı mı? Tedavi olur mu? Ne kadar sürer tedavisi vs gibi sorular sık soruluyor.
- Bilgi hattının işlevi nedir ?
- Bilgi hattı ile en ücra yerlere kadar gidilebiliyor. Şu anda köydeyim diyor, tarlada çalışıyorum diyor arayan kişi. Soran kişi görülmediğinden çok rahat anlatıyor. Özellikle cinsel konularda en detayına kadar girebiliyor. Başkasıyla paylaşamadığı, henüz hekime de çeşitli nedenlerle götüremediği konuları danışma hattı yoluyla veya e posta ile gönderiyor. Bu kişiler sordukları şeyin uzman yardımı gerektirdiğini gördüğünde de en yakınındaki uzmanından bunu almaya çalışıyor. Danışma hattı nedeniyle kronik hale gelmeden pek çok hastalığın tedavi edilmesini sağlayan bir işlevi oldu. Çoğu kişi "Ben hiç böyle düşünmemiştim, zamanla geçeceğine inanıyordum" diyerek durumun farkına vardığını gösteriyor ve teşekkür ediyor. Danışma hattı sorunlarını soruya dönüştürme fırsatı veriyor kişiye.
- Kişilerin sorunlarıyla yüzleşmesi zor oluyor mu?
- Evet özellikle bazı hastalıkla o kadar temkinli ve korkarak soruyorlarki; bir OKB (takıntı) li hasta ben şizofren miyim? Bu hastalığımın seyri nereye gider? Ço geç kaldım mı? Bunun sonu çok kötü mü? tarzında çok tedirgin edici sözler söyleyebiliyorlar. Bunu ses tonlarından kurdukları cümlelerden ve bizim konuşmalarımızı dikkatle takip ettiklerinden anlıyorum. Kimi zamanda eşine veya çocuğuna suçlayıcı ve öfkeli olduğu halde kısa bir bilgilendirme sonucunda kendisiyle yüzleşebiliyor ve bir farkındalık durumu ortaya çıkabiliyor. Kendi yanlış tutumlarının da bazı olumsuzluklara neden olduğunu veya pekiştirdiğini görebiliyor. Bunu yapmakta çok zorlanan ve sürekli savunmacı kişilere de rastlıyorum. Bu durumlarda da şu anda karar vermemesini, daha sakin bir zamanda üzerinde düşünerek tarafsız bir gözle bakmayı denerek olaylara yaklaşmalarını salık veriyoruz. Nevzat Tarhan hocanın tabiriyle avukat yada savcı gibi değil hakim gibi davranmalarını öneriyorum. Bunu önerdiğim bazı kişilerin daha sonra arayarak teşekkür etmiş olması da sevindirici… Evet yüzleşmek zor ama başaranlarda çok…
- Kişiler depresyon, anksiyete, panik konularındaki sorularını daha kolay sorduğu halde, aile sorunları ve cinsel sorunlarını aynı kolaylıkla soruyorlar mı?
- Benim gözlemim her konuyu soruyorlar. Kimi zaman direkt kimi zaman da dolaylı. Ama en çok sorarken tedirgin oldukları hastalık şizofreni… Hastalıklarının seyri konusunda çok panikler, tedirginler. Bunun sonucunu hep merak ediyorlar. Cinsellikle ilgili soruları da özellikle Doğu'dan arayan vatandaşlarımız zorlanarak soruyorlar. Ama Batı ve orta Anadolu'daki vatandaşlarımız rahat konuşabiliyor bu konuda.
- Acil imdat telefonu alıyor musunuz? Panik halinde arayanlarda oluyor mu?
- Özellikle ajite olmuş hastaların yakınları bu konuda nasıl yapacaklarını ve nereye başvuracaklarını bilemediklerinden bizden yardım istiyorlar. Ayrıca alkol madde bağımlısı hasta ve yakınları çaresiz bir durumda ne yapacaklarını ve hastalarının gözlerinin önünde yıkıma gittiklerini ifade ederek acil yardım talep etmektedirler.
- Siz psikologsunuz, yeterli olmadığınız durumlar oluyor mu? Örneğin ilaç bilgisi sorduğunda ne yapıyorsunuz?
- Elbette yeterli olmadığımız durumlar oluyor. İlaç bilgisi sorulduğunda ben psikoloğum bu konuyu yüzyüze uzman doktorumuzla görüşmelisiniz diyoruz. Birçok hasta ve danışan kimi haberlerden etkilenerek telefonda ilaçlarımı keseyim mi, veyahut şu dozda kullanayım mı şeklinde yaklaşımlar sergiliyorlar. Bizde katiyen hayır bu klinik tabloyu bir hekim veya hekiminiz görmeden yapmayın diyoruz.
- Bilgi hattının kişiye ulaşılması sorularına cevap alması, tedavi almasını kolaylaştırıyor. Erken teşhis imkanından da yararlanmasını sağlıyor diyebilir miyiz?
- Tabiatıyla evet. Herşeyin başı eğitim bilgili olmak hastalık işgörüsü sahibi olmak, nereye nasıl başvuracağını bilmek, doğru adres bulmak çok önemli.
- Cinsiyete göre sorular farklılık gösteriyor mu?
- Kadın daha ayrıntılı soruyor. Çünkü daha çok dert sahibi, daha duyarlı ve daha ısrarcı… Elini taşın altına koyuyor. Erkek her konuda olduğu gibi bu konuda da kadınlardan sonra geliyor diyebilirim. Ve şunu da rahatlıkla diyebilirimki danışanlarımızın %80i kadın. Bu da hayatımızın bir gerçeği değil mi zaten?.
- Bildiğiniz gibi insan yaşadığı sosyal çevreden de etkileniyor. Örneğin taşrada yaşayanlar ve kentte yaşayanların sorularında benzerlik veya farklılık var mı?
- Kentte yaşayan daha sistematik daha belirleyici ve net soruyor. Taşradaki daha şaşkın neyin nerde nasıl yapacağını bilmiyor. Telaş ve panik içerisinde adeta soruyor.
- Sanırım mevsimler de ruh sağlığını etkileyen faktörler arasında.Bu durum sorulara yansıyor olmalı..
- Evet mevsimler ruh sağlığını etkiliyor haliyle. Kışın depresif vakaların çoğaldığı bir gerçek. Yazın ve bahar mevsiminde psikiyatrik hastaların tablolarında bir hafifleme görülmektedir. Yalnız mevsim değil bölgelere hastalığın tablosu farklılık arz etmektedir.
- Aile içi sorunlar konusunda ağırlıkla hangi sorular gelmektedir?
- Aile içi sorunlar başta karı koca eşler arasındaki çatışmalar, ikinci olarak ebeveyn ve ergenler arasındaki çatışmalar çok büyük bir boyutta. Ergen ebeveyn çatışmasına yönelik sorular çoğunlukta…
- Kendi sorusunu başkasının üzerinden soranlar da oluyordur heralde.
- Evet, ilk önce arkadaşımın sorunu diyor. Biraz daha konuşup güven duygusu aldıktan sonra doktor bey bu şikayetler benim diyerek samimi duygularıyla ifade etmektedir. Tabiatıyla buradan bizden aldığı güven, cesaret rol almaktadır. İnsanın sesinde ses tonunda karşıyı etkileme güce vardır. Bu inkar edilemez. Bir danışanım "Doktor bey o kadar güzel konuştunuz ki sesiniz bana bir terapi gibi geldi" şeklinde ifade etmekteydi.
- Zaman zaman medyada ilaç karşıtı haberler de yer alıyor. Bu haberlerden hareketle gelen sorular da olmakta mıdır?
- Depresyonn ilaçları tedavi etmiyor diye gazetelerde bir
haber yayınlandı. Onlarca telefon geldi. "Biz ilacımızı bıraktık" veya "Bırakalım mı "şeklinde tepkiler verdiler. Bu konuda herkesin sorumlukla hareket etmesi gereklidir.