Güncelleme Tarihi:
Fakat şeker hastalarının nerdeyse yarısından fazlasını etkileyen diyabete bağlı ayak rahatsızlıklarını toplumumuz maalesef çok da önemsenmemekteyiz. Her yıl her 10 şeker hastanın yarısında ayak problemleri nedeniyle ciddi ameliyatlar ve maliyetli tedaviler yapılmakta.
Nedir diyabetik ayak
Diyabet hastalığında sanıldığının aksine en sık etkilenen organlar ayaklardır. Diyabet, kontrol altında tutulmazsa yıllar içinde ayaklarda pek çok soruna yol açar. “Diyabetik ayak” olarak da adlandırılan bu durum ileri dönemlerde kangrene ve ayağın kesilmesine kadar gidebilir. Kanda uzun süren yüksek şeker seviyeleri sinir hasarlarına ve ayak damarlarının tıkanmasına yol açarak dolaşım sorunlarına neden olabilir.
İlk başlarda masum seyreden bu hastalık ilerledikçe tedavisi imkansız hale gelir. Bu nedenle erken aşamada yakaladığımız diyabetik ayaklarda gelişen tedavi imkanlarıyla bu hastalıktan tamamen kurtulmamız mümkündür.
Hangi kişilerde görülür
◊ Ayaklarda sinir hasarı veya zayıf kan akışı olanlar
◊ Uzun süredir diyabet hastası olan ve kan şekeri dengesi sağlanamayanlar (sık hiperglisemi atakları geçirenler)
◊ Kilo sorunu olanlar (obezite)
◊ 60 yaşın üzerinde olanlar
◊ Yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol sorunu olanlar
Hangi değişikliklerde doktora gitmelisiniz
◊ Ayaklarda cilt rengi değişiklikleri (morarma ve siyahlaşma)
◊ Ayak veya ayak bileğinde şişkinlik
◊ Ayaklardaki sıcaklık değişimleri (soğuma)
◊ Ayaklar veya ayak bileklerinde yürümekle veya istirahatte ağrı
◊ Ayaklardaki kalıcı yaralar
◊ Batık ayak tırnakları
◊ Ayak mantarları
◊ Topuklarda kuru ve çatlamış cilt
◊ Enfeksiyon belirtileri
Ayak bakımı nasıl yapılır
◊ Diyabet hastalarının ayakları kuru olma eğilimindedir. Kuru ayaklarda daha sık olarak topuk çatlaması gelişir. Gelişen bu çatlaklardan giren mikroplar, kan akımı bozulmuş ayaklarda daha kolay ve daha ciddi enfeksiyonlar oluşturur. Böylece diyabetik ayak enfeksiyonları başlar.
◊ Ayakta oluşan terleme de yara gelişimine yatkınlık oluşturur. Bu nedenle ayaklar günlük olarak ılık su ve sabunla yıkanmalı ve iyice kurulanmalıdır. Nemlendirici kremler uygulanarak gelişebilecek çatlaklar engellenmelidir.
◊ Parmak aralarına nemlendirici krem uygulamasından kaçınmak gerekir. Çünkü bu bölgeler nemli kalırsa mantar hastalığı gelişebilir ve bu da ilerleyici diyabetik ayak yarasına sebep olabilir. Tırnaklar uzun bırakılmamalı, et hizasında kesilmelidir.
◊ Ayaklar kesinlikle uzun süre suda beklememelidir, sıcak suda yıkanmamalıdır. Ayaklar ıslak yer kalmayacak şekilde pamuklu bir havlu yardımı ile kurulanmalıdır. Eklem sertliğini önlemek adına ayaklara masaj yapılmalıdır
◊ Çorap ve ayakkabı seçimine de dikkat etmek gereklidir. Dikişsiz yün ya da pamuklu çoraplar tercih edilmeli, içi yamalı ayağa büyük gelen çoraplar kullanılmamalıdır.
◊ Sivri burunlu, yüksek topuklu ayakkabılar, parmak arası terlikler kullanılmamalıdır.
◊ Diyabeti olan kişi, her akşam ayaklarını iyice muayene etmeli, en ufak bir renk değişikliği veya yaralanmanın varlığında diyabetik ayaktan şüphelenerek hemen bir hekime başvurmalıdır.
Kök hücre ve gen tedavileri
Diyabetik ayak yarası tedavisinde son yıllarda gen ve kök hücre tedavileri ön plana çıkıyor. Özellikle cilt yaraları doğrudan ulaşım kolaylığı nedeniyle gen tedavisi için çok uygundur. Büyüme faktörlerini içeren gen tedavilerinde çıplak DNA, viral transfeksiyon, yüksek basınçlı enjeksiyon yöntemleri kullanılabilir.
Ayrıca kişinin kendisinden ya da başka canlılardan alınarak kullanılabilen yağ dokusu, göbek bağı, kemik iliği gibi dokulardan elde edilerek kültür ortamında çoğaltılan bağ dokusu hücreleri olarak tanımlanabilecek mezenkimal kök hücrelerinin, kronik yaraların tedavisi ile ilgili uygulamalarında umut verici klinik sonuçlar rapor edilmektedir.
MKH’ler enflamasyonu azaltıcı, anjiyogenezi (yeni damar oluşumu) destekleyici ve nedbe dokusunu azaltıcı etki göstererek yara iyileşmesine katkı sağlayabilir.
Yara tedavileri için etkili bir alternatif ise izole olarak veya MKH ile kombine halde uygulanan amniyotik membran ürünüdür.
Bu tarz tedaviler artık yaygın olarak tarafımızca kullanılmakta ve çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu tedavileri uyguladıkça hem hastaların uzuvlarını korumakta hem de erken aşamalarda hastaları tamamen sağlıklı ayaklara kavuşturmaktayız.