Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2012 11:07
Trafik kazasında beli kırılan 79 yaşındaki hasta, Türkiye'de ilk defa Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sadece omurga ameliyatlarında kullanılan “rönesans robotu” ile tedavi edildi.
Hastanenin Beyin ve Sinir Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Sait Naderi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, omurganın kafatasından leğene kadar uzanan kemikten oluşan bir eksen olduğunu belirterek, birbirine bağlı omurlardan oluşan omurganın içindeki boşluklardan merkezi sinir sisteminin en önemli kısımlarından biri olan omuriliğin geçtiğini söyledi.
Bu nedenle omurilik ameliyatlarının hayati önem taşıdığını, bu ameliyatlarda en küçük bir hatanın kalıcı sakatlığa neden olabileceğini ifade eden Naderi, Türkiye'de her yıl yaklaşık 10 bin kişinin omurga hastalığından ameliyata ihtiyaç duyduğunu kaydetti.
Naderi, omurga cerrahisinde ameliyatların genel olarak açık cerrahi ile yapıldığını aktararak, artık bu ameliyatların, açık ve küçük kesili veya kapalı yöntemle de çok az radyasyon ve sıfır kalıcı sinir hasarıyla yapılmasına imkan veren “rönesans robotu”nun ilk defa Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü'nde kullanılmaya başlandığını bildirdi.
Beli kırılan 79 yaşındaki hastaya robotla müdahale
Robotla yaklaşık 1 aydır ameliyat yaptıklarını ve son ameliyat ettikleri hastanın ise bir süre önce geçirdiği
trafik kazasında beli kırılan 79 yaşındaki bir erkek olduğunu ifade eden Naderi, hastanın ameliyat sayesinde 6 saat sonra ayağa kalktığını vurguladı.
Hastanın omurgası kırıldığı için stabilizasyon sorunu bulunduğunu ve bu nedenle ayağa kalkamadığını belirten Naderi “Hasta ayağa kalktığı zaman şiddetli bel ağrısı nedeniyle hemen yatma ihtiyacı hissediyordu. Bu ameliyatla omurgayı onardık, omurganın gücünü desteğini arttırdık” dedi.
Robot sayesinde omurga ameliyatlarının artık küçük kesilerle yapılabileceğini, bel kırığı olan hastaya omurga stabilizasyon ameliyatını robot sayesinde kapalı yöntemle yaptıklarını kaydeden Naderi, “Normal şartlarda bu ameliyatlar açık bir şekilde yapılıyor. Yani orta hattan 10-15 santimetre kesilerle cildi açıyoruz. Kasları yarıyoruz, omurgaya ulaşıyoruz. Bu hasta için büyük yara ve uzun süreli bir ameliyat demek. Hastasına göre en uygun yerleri bulup tespit için kullandığımız vidaları yerleştirmek demek” diye konuştu.
Prof. Dr. Sait Naderi, “Rönesans robot, operasyon öncesinde cerrahın kendi bilgisayarına yüklenen program vasıtasıyla ameliyatı yapacağı uygulamayı sanal ortamda en ince noktasına kadar önceden planlamasına imkan tanıyor. Sanal olarak yerleştirilen bu vidalar, daha sonra robota aktarılıyor, robota aktarıldıktan sonra küçük delikler aracılığıyla hastaya operasyonda istediğimiz uygulamayı yapma şansımız oluyor. Cerrahi implantların (vida veya plaka) en az hata payıyla konumlandırılmasına imkan veriyoruz. Vidaların istenmeyen konumda olma riskini ortadan kaldırıyor. Bu başlı başına başarıdır. Yüzde 100'e yakın doğruluk payı var” ifadelerini kullandı.
Rönesans robotunun, skolyoz, kifoz, bel kayması, bel kırığı, omurgadan biyopsi alınması gibi büyük ameliyatların küçük kesilerle yapılmasını sağladığını anlatan Naderi, şunları kaydetti: “Küçük bir kesiyle istediğimiz vidayı ya da protezi yerleştirebiliyoruz. Robot yardımıyla 4-5 milimetrelik bir kesiyle biyopsi alabiliyoruz. Bunlar hepsi büyük kesilerle yapılan ameliyatlar. Yani küçük kesilerle çok büyük iş yapmak. Bunun önem nedir? Ameliyattan sonra hastaya konfor sağlıyor. Robotla yapılan ameliyatın en önemli avantajlarından biri, hem hastayı hem de hekimi radyasyondan kurtarması. Normal ameliyatlarda her vida için hastaya önden yandan röntgen çekiyoruz. Yani 8-10 vida koyduğunuz hasta için 15-20 defa ışın alınıyor. Ama bu yöntemde hastanın bir arka, bir yan grafiğini çekmek yeterli. Bu da hem hastanın hem de hekimin ameliyat sırasında daha az radyasyon alması ve kanser riskinin azalması demek.”